Berlin’deki ‘Demokrasi ve Özgürlük Konferansı’ devam ediyor

Almanya’nın başkenti Berlin’de cumartesi başlayan “Demokrasi ve Özgürlük Konferansı” ikinci gününde “Toplumsal Muhalefet” isimli oturum ile devam ediyor.

Hak ve adalet arayışı mücadelesini sürdüren 17 dernek ve inisiyatifin katılımıyla gerçekleşecek olan oturum akademisyen Dr. Nil Mutluer’in moderatörlüğünde başladı.

Mutluer, toplumsal muhalefeti temsil eden bu ‘’son derece zengin’’ panelin temsilcilerinin ‘’İçerideki Yabancıların Direnişçileri’’ olarak tanımlandığını söyledi.

İlk sözü alan Barış Anneleri’nden Nafiye Yiğit, Kürtçe yaptığı çevrimiçi konuşmasında, Kürt annelerinin yıllardır barış için mücadele ettiğini, buna karşılık çocuklarının cenazelerini buzdolabında saklamak zorunda kaldığını söyledi.

Yiğit, ‘’Çocuklarımızın cenazelerini bize kargoyla gönderdiler’’’ dedi ve Avrupa’da yaşayan insan hakları savunucularına barışa destek vermesi için çağrıda bulundu.

Gezi Aileleri inisiyatifinden Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan; mevcut siyasi iktidarın barış, huzur ve adalet getirmesinin imkansız olduğunu, bu nedenle mevcut ittifakların güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Kaz Dağları İnsiyatifinden Onur Kır, tüm dünya üzerinde aynı oksijeni soluyan herkesin eşit haklarla yaşadığı, hak hukuk ve adaleti gözeten, lidersiz bir dünya kurulması gerektiğini belirtti ve “lider seçmeyi bırakmamız gerekiyor” dedi

2018 yılından bu yana Urfa’da annesi Emine Şenyaşar ile birlikte Adalet Nöbeti eyleminde bulunan Ferit Şenyaşar, Suruç Devlet Hastanesi katliamından sonra açılan  davada hala tek bir tutuklu olmadığını hatırlatarak, “Biz de bu hukuksuzluğa dur demek için annemle birlikte adliye önünde bir direnişe başladık” dedi.

20 Temmuz 2015’te yaşanan Suruç katliamında oğlu Hogir Uğur Özkan’ı kaybeden Mehmet Özkan, Suruç Aileleri İnisiyatifi adına konferansı selamlarken, demokrasi ittifakının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

İktidarın demokrasi mücadelesi verenleri yok etme adına kullandığı şiddete vurgu yapan Boğaziçi Dayanışması’ndan Emine Nur Güler “Kayyumlar yalnızdır bizler değiliz” dedi. Güler, “Türkiye’de göz yumulan kayyum gerçeği, Boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin direnişi ile görünür oldu” diye ekledi.

Cumartesi Anneleri İnisiyatifi adına konuşan Maside Ocak, “Unutmak rıza gösteremeye dairdir, hatırlamak ise yüzleşmeye hesaplaşmaya ve adalete” ifadelerini kullandı.  Ocak, Şenyaşar ailesinin Adalet Nöbeti’nin birinci yılını dolduracağı 9 Mart günü Urfa Adliyesi önünde yapılacak eyleme destek çağrısında bulundu.

Tutsaklarla Dayanışma İniyatifine adına konuşan Uğur Karataş, "Türkiye tarihi aynı zamanda bir hapishaneler tarihidir" şeklinde başladığı konuşmasında, bin altıyüze yakın tutsağın altıyüze yakınının ağır hasta olduğunu hatırlattı.

Karataş, devletin her saldırı ve baskısına karşı, tutsakların bunu yıkabileceğini ifade ederken, Türkiye’deki hapishaneler sorununun dışarıdaki direniş ve tutsak ailelerin kararlılığı ile aşılabileceğini belirtti.

Demokratik Alevi Dernekleri Federasyonu adına söz alan Mehmet Bayrak, Aleviliğin bir inanç grubu olmasının yanında ilkeleri gereği demokratik oluşumların yanında olmasının elzem olduğunu belirtti.

Alevilere yönelik sistematik ayrımcılıkla sonuna kadar mücadele edileceğini söyleyen Bayrak, “Alevileri yönetilen bir toplum olarak değil yönetmeye ortak bir toplum olarak görmek istiyoruz” dedi

Kürdistan İslam Toplumu Genel Başkanı Hafız Ahmet Turhallı konuşmasına Kürdistan’daki şiddete vurgu yaparak başladı. Acıları yarıştırmaktan çok acıları iyileştirmeyi düşünmek gerektiğini söyleyen Turhallı, “Sorun islamdan değil iktidardan kaynaklanıyor” dedi.