Botan: Avrupa tecrit sınavındadır

HDP’nin sürgündeki eski milletvekillerinden Lezgin Botan, Avrupa Konseyi ve AB ile bağlı kurumlarının, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve 21 aydır hiçbir haber alamama haliyle ilgili ciddi bir sınavla yüz yüze olduğunu söyledi.

HDP Van eski Milletvekili Lezgin Botan, devam eden tecride, Avrupa kurumlarının tavrına ve çıkış yoluna ilişkin ANF’ye konuştu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın durumunun bir turnusol görevi gördüğünü belirten Botan, ağır tecritten Avrupa’nın sorumluluğunun bulunduğunu söyledi. CPT’nin oluşturduğu muğlaklığı derhal açıklığa kavuşturması gerektiğini kaydeden Botan, “Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, CPT ve AİHM dahil olmak üzere ciddi bir sınavla yüz yüzeler. Avrupa hukuk değerlerini oluşturan bu kurumlar, Türk devletinin şantajlarına boyun eğerek kendi varlık gerekçelerine ihanet ediyor. AİHM sözleşmelerinin gereklerini yerine getirmeyen üye ülkelere yönelik yaptırımlar var. Belirli aşamalarda Konsey üyeliğinden çıkarılması süreci işletilebilir. Ne yazık ki Türkiye’deki faşist rejim hep tolere edildi. Ciddi yaptırımlar olabilirdi ama yapamadılar. Bundan dolayı Avrupa Konseyi saygınlığını hem de üzerine bina edildiği değerler silsilesini yerle bir etti. Gerekli şekilde hukuku işleterek Türk rejimini mahkum etmedikleri için ciddi şekilde önemsizleştiler” dedi.

ULUSLARARASI İŞKENCE SİSTEMİ

İmralı Cezaevi’nin bir işkence sistemi olduğunu vurgulayan Botan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve arkadaşlarına yönelik ‘psikolojik’, ‘fiziki’ ve ‘coğrafi’ işkence sisteminin sürekliliğine dikkat çekti. Botan, “Bu ada koşulları insan yaşamına ve sağlığına doğrudan etki ediyor. Bütün yaşam ile bağları kopuk bir yer. Bu ayrı bir işkence sistemi. Aynı zamanda yüksek güvenlikli bir askeri bölge. Aile ve avukatların direkt ulaşma şansları hiçbir şekilde yok. Aile için de başlı başına bir işkence. Bir bütün olarak işkence sistemi inşa edilmiş. Aynı zamanda Sayın Öcalan’a yönelik içeride de akıl almaz işkence yöntemleri devreye konulduğunu biliyoruz. Bu daha önce CPT raporlarına, avukat görüşmelerine yansıdı. Odası 24 saat kamerayla izleniyor. 24 yıldır bu böyle devam ediyor. İmralı sistemi, uluslararası bir işkence sistemidir. Dünyanın hiçbir yerinde uygulanmadı. Vahim bir durumla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

TECRİT, TÜM KÜRTLEREDİR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın konumu ve öneminin Kürt halkı açısından tarihsel ve stratejik olduğunu söyleyen Botan, “İmralı’da başlayan tecrit, daha sonra siyasi alanlara; Kürtlerin yaşadığı her alana dalga dalga yayılıyor. Biz bunu yaşadık. Bugün de aynısı yaşanıyor. Tecrit, tüm Kürtleredir. Bunu bugün en barbar haliyle yaşıyor Kürt siyaseti ve kurumları. Her tarafta Kürtlere saldırılması, İmralı işkence sisteminden bağımsız düşünülemez” dedi.

HALKLARLA BULUŞMASINI ENGELLİYOR

İmralı merkezli gelişen siyasetin, Türkiye ve Ortadoğu’ya barış kapılarını açtırdığını; toplumlara umut ve çözüm vaat ettiğini belirten Botan, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan, Ortadoğu dinamiklerini iyi bilen, çözüme yönelik düşünceleri kabul edilen, etki ve karizması olan bir liderdir. Türk devletin uyguladığı tecridin diğer bir boyutu, İmralı merkezli gelişen siyasetin halklarla buluşmasını engellemektir. Bu tecridin halklar açısından ağır sonuçları oldu. Avukat ve ailelerin görüşmesi için toplumsal baskının gelişmesi elzemdir. Bu, hem Kürt halkının hem de Türk halkının yararınadır. Savaşın geldiği boyut ortadadır. Türk devletinin de başka bir çıkış yolu yok. Türk devletinin 3-5 ayda PKK’yi bitiririz gibi saçma yılladır bildiğimiz o retoriğinin para etmediğini gördük. Bütün gücünü denedi. Kimyasal silahlar da kullanıyor, sonuç alamıyor, alamaz da. PKK bir halk hareketidir. Bir inanç hareketidir. Kurdistan’ın dört parçasında ve dünyanın birçok yerinde kabul görmüş bir harekettir. Yılların tecrübesine sahip ve halkın desteğine sahip.”

Botan, son olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan haber alınana kadar Kürt halkı ve dostlarının toplumsal baskı oluşturmalarının önemli olduğunu belirterek, İmralı'dan görüşmeler gerçekleşene kadar demokratik tepkilerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.