‘Bu tablo ile hükümet ülkeyi erken seçime değil uçuruma götürür’

Çalışma Ekonomisi Uzmanı Erkan Aydoğanoğlu ne yapılan asgari ücret zammının ne de kur korumalı TL mevduat açıklamasının yüksek enflasyonu durduramayacağını ifade etti. Yükselen enflasyonla birlikte işsizliğin de artacağını kaydetti.

Asgari ücret tartışmaları geçen haftaya damgasını vurdu. Son olarak 4 bin 253 lira olarak belirlenen asgari ücret vergiden muaf tutuldu. Tartışmanın asıl odağı ise yükselen döviz kurları ve enflasyon karşısında asgari ücretin günbegün erimesiydi.

Çok da geçmeden AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kur korumalı TL mevduat hesabını açıklamasıyla birlikte dolar kuru bir gecede 18 TL’den 12 TL’nin altına indi. Kurlar inse de gıdadan giyime, elektrikten doğal gaza birçok temel ihtiyaca gelen devasa zamlar geri çekilmedi. Hayat pahalılığı devam ediyor. Devrimmiş gibi sunulan önlem paketinin Merkez Bankası’na bir haftada toplamda 9 milyar dolara mal edildiği de gelen bilgiler arasında.

Peki, geçen hafta asgari ücretin tabana yayılması, enflasyon altında ezilmesi ya da asgari ücret ödemek istemeyen işletmelerin işçi çıkarması, bu yeni ‘mevduat’ stratejisiyle aşılabilecek bir durum mu?

Çalışma Ekonomisi Doktoru ve Eğitim-Sen Eğitim Uzmanı Erkan Aydoğanoğlu’na sorduk.

VERGİ ÇIKARILDIĞI İÇİN YÜKSEK

Erkan Aydoğanoğlu’ya ortaya çıkan tabloya dair değerlendirmesini sorduğumuzda, öncelikle Marksist kuramın teorisyeni Karl Marks’tan bir alıntı yaparak cevaplıyor: “Marks’ın bir sözü var; ‘Her şey göründüğü gibi olsaydı bilime gerek kalmazdı.’ Hem bu yeni para modelinde hem de asgari ücret meselesinde Türkiye'de hiçbir şey göründüğü gibi değil. Asgari ücret AGİ (Asgari geçim indirimi) dahil 2 bin 825 liraydı. Uzun süredir muhalefetin de sendikaların da asgari ücretin vergiden muaf tutulmasına dair bir talebi vardı. Örneğin, bu yeni asgari ücrette hem gelir hem de damga vergisi 638 lira. Asgari ücret bu vergilerden muaf olunca devletin vermesi gereken pay işçinin cebine kaldı. Aslında asgari ücrete yapılan zammın yüksekliğinin sebebi devletin vatandaştan vergi almaması. Ayrıca bütün ücretlilerde asgari ücret kısmına kadarki tutara kadar vergiyi çıkardılar bu da olumlu bir gelişme. Eskiden AGİ vardı evli, 3 çocuklu olanlar vergi ödemiyordu. Şimdiki düzenlemede bekarlar da ödemiyor vergiyi. Aslında baktığımızda bu yüzde 50, kişinin medeni durumuna göre değişecek.

Öte yandan işveren açısından esasında buradaki 4 bin 253 lira çevresindeki maliyet 3 bin 500 küsur. TİSK zaten 3 bin 500 verebiliriz diyordu. Bir de bütçeye birçok vergi istisnası konuldu. Rakam küçük mü değil, yüzde 50 artış var ama burada işverenin aleyhine değil, lehine bir durum var.”

OCAK İLE HER ŞEY FARKLI OLACAK

Aydoğanoğlu, hükümetin mevduat hesabı açıklamasıyla ‘operasyon’ yaptıktan sonra asgari ücretin dolar bazında yükseldiğini fakat ocak ayından sonra durumun çok da parlak olmadığını söylüyor: “Ocak ayının üçünden sonra TÜİK enflasyon açıkladığında Türkiye'de her şey çok farklı olacak. TÜİK'in bir sepeti var. Bu sepetteki fiyat artışı minimum yüzde 10 ve 15 arası. Yanlış bir şey söylememek için makası geniş tutuyorum. Eğer Aralık ayı enflasyonu yüzde 10 gelirse yıllık enflasyon yüzde 30’a çıkıyor. yüzde 15 gelirse yüzde 36 ya da 37'ye çıkıyor. Asgari ücret zammı yüzde 50 deniyor ama aslında o bekar işçi için yüzde 50. Şunu da ekleyeyim; ben TÜİK'in resmi enflasyonundan bahsediyorum; yoksa halkın enflasyonu zaten yüzde 100'ü buldu. Onun üzerinden de yükselerek gidecek ve bu sürdürülebilir bir şey değil.”

BİRÇOK İŞLETME BATACAK

Bir gecede kurun düşürülüp mevduat sahiplerine kamudan ödeme teminatı veren düzenlemeyi de eleştiren Erkan Aydoğanoğlu şunları söylüyor: “Bunlar olurken hükümet bir de milyonerlere ve mevduat hesabı sahiplerine bir garanti getirdi. Buna talep olacağını düşünmüyorum; çünkü Türkiye'de kimse böyle bir ortamda parasını 3 aylık vadeye bağlamaz. Mevduat hesaplarının zaten yüzde 93'ü 1 aylık vadede.

Birçok firma iflas edecektir. Bakın, bu kur operasyonu zaten ihracatçıları çok büyük şekilde etkiledi. Yükselirken iyiydi onlar için, çünkü hükümetin de stratejisi bu yöndeydi. Bakıyoruz, kur 18'den 11-12 civarına düştü. Elbette 18'den dolar alan, hele ki vadeli olarak alanlar bunu karşılayamayacak. Milyon dolarlar üzerinden bunu düşündüğümüzde ciddi bir kayıp var. Başta da dediğim gibi ocak ayından sonra ciddi bir enflasyon göreceğiz. TÜİK'in açıkladığının iki katı halka yansıyacaktır. Küçük işletmeler de batacak.”

İŞSİZLİK KAÇINILMAZ OLARAK ARTACAK

Tüm bu tabloyla birlikte çok daha büyük bir finansal kriz olacağını öngördüğünü belirten Aydoğanoğlu, aynı zamanda işsizliğin de artacağını vurguluyor: “Türkiye'deki birçok işletme küçük ölçekli, 10 kişinin altında çalışılan yerler. Bu zamla işveren, asgari ücreti bankaya yatırır. Daha sonra bin ya da bin 500 lirasını işçinin elinden geri alır. Özellikle bölge illerinde zaten yaşanıyor, ki bunu ben kendim de gözlemledim. İkinci olarak da kayıt dışı istihdamı artıracaktır, ki zaten hali hazırda Suriyeliler, Afganlar ve birçok göçmen kayıt dışı çalıştırılıyor.

İnsanlar artık o kadar umutsuz ki, işsiz kalıp gidip TÜİK'e kayıt yaptırmıyor. Böylelikle işsizlik de düşük görünüyor. Sonuçta TÜİK'in yönteminde bir şey yok; zaten uluslararası standartları uyguluyor. Kayıt yaptırmazsanız ya da öğrenciyseniz sizi işsiz saymıyor. TÜİK'in bile gizleyemeyeceği işsizlik ve enflasyon rakamları ile karşı karşıya kalacağız. Herkes hükümet erken seçime gidecek diyor, fakat ben hiç sanmıyorum. Bu tablo ile hükümet ülkeyi erken seçime değil uçuruma götürür. Ayçiçek yağı 160 liradan 80 liraya, ekmek de 3,5 liradan 2 liraya düşmediği sürece hükümet lehine olumlu hiçbir şey yok, kimse kendini kandırmasın.

Hükümet bugün ak dediğine yarın kara diyor, bir hafta içinde politika değiştiriyor ve bu son derece tehlikeli bir durum. Türkiye'nin kredi geri ödeme risk primi zaten 600'ün üzerine çıktı. 2018'de Arjantin yaşadı bu durumu ve biz acaba ‘Türkiye de Arjantin olur mu?’ diyorduk; şimdi ‘İnşallah Venezuela olmaz’ diyoruz.”