‘Büyük bir adaletsizliğin içindeyiz’

Amed Adalet Nöbeti’nden İnci Güler Altındağ, aylardır sürdürdükleri eylemin ana amacının yakınlarının cenazesini almamak olduğunu söylüyor.

Tutuklu ve mahpus aileleri yaklaşık 6 aydır Amed, Van ve İzmir’de Adalet Nöbeti tutuyor. Özellikle Covid-19 salgını sonrası cezaevlerinde görüşlerin kısıtlanması, hasta mahpusların infaz ertelemesinin yapılmaması, cezaevlerinde yaşanan işkence ve art arda gelen ölümler ailelerin hala süren nöbetinin temelini oluşturuyor.

Amed’de nöbet tutan mahpus yakınlarından biri olan İnci Güler Altındağ’ın müebbet hapis cezası alan ve 28 yıldır içeride olan ağabeyi Abdülselam Güler de bir kalp hastası. O da hem ağabeyi hem de içeride tedavisi görülmeyen, infaz ertelemenin uygulanmadığı diğer ailelerin talepleri için nöbete katılıyor. İnci Güler Altındağ, aileler olarak taleplerinin karşılanmasını istiyor.

ÖLÜMLERİNİ GÖRMEK İSTEMİYORUZ

İlk olarak hasta tutsaklar için eylemlere başladıklarını anlatan İnci Güler Altındağ, şunları kaydetti: “Hasta tutsaklarımızın ölümlerini görmemek için eylem kararı verdik. İlk olarak Baro’da bir oturma eylemi yaptık. 101’nci günümüzden sonra haftanın üç günü eylemlerimize dışarıda devam ettik. Cezaevinin, Adli Tıp Kurumu’nun önüne, yine adliyenin önüne giderek... Haftanın üç günü eylemlerimizi sürdürüyoruz. Cezaevinin önüne gitmemizin başlıca sebebi, yakınlarımızın ölümlerini görmek istemiyoruz. Cezaevlerindeki zulüm, işkence yüzünden evlatlarımızı gözümüzün önünde bitirmelerine izin vermemek için cezaevinin önüne gidiyoruz.

Adlı Tıp Kurumu’nun önüne gitmemiz de insani bir talepten ibaret. Biz diyoruz ki yakınlarımız hastaneye geldikleri zaman, ettiğiniz yemini göz önünde bulundurarak, doğrular neyse o şekilde raporlarınızı verin. Herkes biliyor ki ağır hastalara bile cezaevinden kalabilir raporları veriliyor. Cezaevinde kalabilir raporu verilenlerin birkaç gün sonra cenazelerini alıyoruz. Biz bunu istemediğimiz için adalet nöbetine başladık.”

YASALAR ONLARA UYGULANMADI

Yasaların da herkese eşit uygulanmadığını söyleyen İnci Güler Altındağ şunları anlatıyor: “Büyük bir adaletsizliğin içindeyiz. Cezaevlerine ilişkin çıkan kanun ve yasalar siyasi tutsaklara hiçbir zaman uygulanmadı. Cezalarının 30 yılını çekmelerine rağmen yakınlarımızın infazları yakıldı. Denetimli serbestliği birçok mahpusa verdiler ama yine bizimkilere uygulanmadı.

Adalet Bakanlığı’ndan talebimiz, yasaları ikiye bölmesinler. Eğer biz de bu devlette yaşıyorsak ve devlet nasıl tekse kanunlar da tektir. Kanunları bizim evlatlarımıza da uygulayın. Bizim hastalara da uygulayın. Örneğin cezaevleri kanser hastaları için müsait bir yer değil. Denetimli serbestlik bizim çocuklara da verilmiş olsaydı, aileler onları tedavi eder, gereken neyse onu yapardık.”

SESİMİZE SES OLUN

İnci Güler Altındağ hem tutuklu ve hükümlü ailelerine seslendi hem de siyasi partilere sesimize ses olun çağrısı yaptı: “Bugün asıl sorumluluk siyasi partilerin üzerinde. Bu yüzden onların da bir an önce taleplerimizi meclise sunmaları gerekiyor. Çünkü büyük bir adaletsizlik var. Biz adalet istiyoruz. Adalet peşindeyiz. Tutuklu ailelerine de çağrımız bu. Ben hasta bir tutsağın yakınıyım. Bizim evlatlarımızın da yaşamaya hakkı var. Gözümüzün önünden ölmelerine razı değiliz ve bize destek versinler. Tüm siyasi partiler, kamuoyu ve diğer mahpus yakınları yanımızda olsun. Yarın onların da evlatları bu durumda olabilir. Hatta kendileri de olabilir. Tüm tutuklu aileleri ve tüm siyasi partiler sesimize ses olsun.

Tutuklunun suçu ya da hükmü ne olursa olsun adaletsizlik olmamalı. Önümüz bayram, herkes sevdikleriyle kutluyor. Ama biz sevdiklerimizden uzağız. İçerideki evlatlarımıza, yakınlarımıza sarılıp onların kokularını içimize çekmek istiyoruz biz de. İsterdim ki abimin elini tutayım ve onun yanında durayım, kokusunu içime çekeyim. Çünkü yıllardır cezaevinde…”

 

YARIN : Avukat Özgür Erol, İmralı Ada hapishanesinde uygulanan tecridin zamanla tüm topluma ve cezaevlerine nasıl yayıldığını anlattı.