Aba: Hasta tutsaklara yaklaşım, siyasilere yönelik politikanın bir parçası

TİHV Amed Şube Temsilcisi Av. Murat Aba, "Hasta mahkumlara yaklaşım, devletin siyasi tutsaklara yönelik politikasının bir parçası. Özellikle siyasal nedenlerle ceza alan kişilere yönelik ayrı cezalandırma metotları devreye konuluyor" dedi.

 Mahpuslara yönelik tedavi ve rehabilitasyon desteği veren sivil toplum örgütlerinin başında gelen Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) Amed Şube Temsilcisi Avukat Murat Aba’ya göre, hasta mahkumlara yaklaşım, devletin siyasi tutsaklara yönelik politikasının bir parçası.

Kürdistan ve Türkiye’deki hapishanelerde kalan siyasi tutsakların yaşamları her geçen daha çok tehlike altına giriyor. Neredeyse her gün bir tutsak ya “şüpheli ölüm” denilerek işkence ile katlediliyor, ya da ölüme terk edilerek yaşamlarını yitiriyor. Özellikle hasta tutsakların durumları ciddiyetini korumasına rağmen Türk devletine bağlı Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir” raporları, ilgili diğer bakanlık ve kurumların hukuka aykırı politikaları nedeniyle tahliye edilmiyorlar.

Tutsaklar cezaevindeyken ya kronik hastalıklardan ya da infazını doldurup dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra yaşamlarını yitiriyor.

BİN 605 HASTA CEZAEVİNDE TUTULUYOR

Cezaevlerindeki son duruma ilişkin bilgi veren Avukat Murat Aba, en az 605’i ağır olmak üzere bin 605 hasta mahpusun cezaevinde tutulduğunu hatırlattı. Türkiye için bu rakamların utanç verici olduğunu belirten Aba, cezaevlerinde mahpusların hastalıklarının ne olduğunu bile hemen öğrenemediklerini söyledi.

Tutsakların sağlık durumuna ilişkin verileri aileler, avukatlar veya bireysel çabalar üzerinden öğrenebildiklerini ifade eden Aba, devamla şu bilgileri verdi: “Uzunca bir süredir Türkiye’de veri akışı olmamaktadır. Son birkaç yılda bu arttı ama maalesef mesele mahpusların haklarına geldiği zaman ülke yönetimi sınıfta kalıyor. İktidarın temel derdi ve bakış açısı güvenlikçi politikalardır. Ama biz insan hakları savunucuları, insanların sağlığa erişim hakkını düşünerek hareket etmek zorundayız. Devletin ona uygun koşulları sağlaması, güvenliğini alması, hasta ise hastaneye sevklerinin sağlanması gerekiyor.”

ÖZGÜN BİR SİYASET YÜRÜTÜLÜYOR

Cezaevlerindeki mahpusların hastaneye erişiminde bile ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Murat Aba, Türkiye’de politikasızlıktan ziyade hasta tutsaklara yönelik özgün bir politikanın yürütüldüğünü vurguladı. Özellikle siyasal nedenlerle ceza alan kişilere yönelik ayrı cezalandırma metotların devreye konulduğunu belirten Aba “Kişi, özgürlüğünden alıkonulduğu için onun yemeğe erişimiyle başlayan ve hijyene, temiz suya erişimiyle devam eden cezalandırmalara gidiliyor. Tam da burada hasta mahpusların, sağlıklı yaşam sürme hakkı ihlal ediliyor. Bu politikaların sürekliliğini görüyoruz. Cezaevindeki kişilerin hayatından sorumlu olan, devletin erkanının kendisidir. Ama yine de bu kişilerin cezaevinden çıkması engellenmeye çalışılıyor” dedi.

SAĞLIĞA ERİŞİM TEMEL HAKTIR

Türkiye’deki özellikle infaz kanununda kişinin dışarıda olup olmaması üzerinden değerlendirme yapıldığına dikkat çeken Aba, bu konuda ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Böyle de olunca, ATK dahil olmak üzere kişinin cezaevinde yaşamını idame ettirebilir gibi, kati bir rapora dönüşen bir sürece dönüşüyor. Ama bizim derdimiz, burada kişinin dışarıda yaşayıp yaşamamasından ziyade, sağlığa erişim hakkının temel insan hakkı olduğunu belirtmektir. Buradan baktığımız zaman, bu insanların son birkaç ay kala tahliye edilip, çıktıktan bir süre sonra hayatlarını kaybetmeleri de bunun örneğidir. Türkiye, politikasızlıktan ziyade politikasını bunun üzerinden örgütlediği için böyle oluyor.”

Türkiye’de özellikle son birkaç yıldır, otoriterleşme eğiliminin çok arttığı, baskıcı ve güvenlikçi sistemin derinleştiğini söyleyen Aba hasta mahpusların durumlarının görmezlikten gelindiğini ve bunun insanların hayatına mal olduğunu kaydetti. Bu nedenle hasta mahpusların derhal tam teşekküllü hastanelere gönderilmesi gerektiğini ifade eden Aba “Hasta tutsak sayısı Türkiye’nin çok hızlı çözebileceği bir sayıdır. Bizim de bu soruna ilişkin çalışmalarımızın yeterli olmadığını çok rahatlıkla söylemek mümkündür. Çünkü yeterli olsa, bu hasta mahpuslar şu an uygun ortamda, sağlık kuruluşlarına ulaşmış olurlardı” dedi.

KAMUOYUNU DAHA FAZLA BİLGİLENDİRMELİYİZ

STÖ’ler olarak temel dertlerinin hasta tutsakların sağlıklı bir ortama erişmelerini sağlamak olduğunu ifade eden Aba, eskiden Adalet Bakanı’nı rahatlıkla arayabildiklerini, fakat şu an en alt kademeden bir devlet yetkilisiyle bile görüşemediklerini söyledi.

Sivil toplumu kriminalize etmeye ve ötekileştirmeye çalıştığını söyleyen TİHV Amed Şube Temsilcisi Avukat Aba, hasta mahpuslara yönelik bu politika ortadan kalkana kadar çalışmalar yürütmek zorunda olduklarını kaydetti.

Hasta mahpuslar konusunda kamuoyunu daha çok bilgilendirmelerini ifade eden Aba, devamla bu konuda yapılması gerekenleri şöyle özetledi: “STÖ’lerle iletişim kurup, hasta mahpuslara özgülenmiş çalışmalar yapmak lazım. Elimizde başka bir güç yok. Bunu çözmesi gereken iktidardır. Bir şeye gözlerinizi kapatarak o sorunu yok edemezsiniz. İktidarın, buna bakmasını, bu sorunu görmesini sağlamak zorundayız. Bugün ya da yarın ama bir gün bile geç kalmadan, bir gün daha erken olacak şekilde seslenmek zorundayız.”

ATK’NİN KARARLARI TIP ETİĞİNE UYGUN DEĞİL

Uzun bir süredir Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) verdiği kararların tıp etiğine, bilimine uygun olmadığını hatırlatan Aba, devlet kurumlarının bağımsız, insan haklarına dayalı, bilimsel ve uluslararası kurumlara uygun olması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’de çoğu kurumun bağımsızlığını yitirdiğini belirten Avukat Aba, hasta mahkumlar konusunda en büyük engelin ATK’nin verdiği raporlar olduğunu kaydetti.

ATK’nin verdiği raporlar doğrultusunda mahkemelerin hasta mahkumun cezaevinde kalabileceği şeklinde karar aldığını bildiren avukat Aba devamla şöyle konuştu: “Ama görüyoruz ki ya cezaevinde hayatını kaybediyor ya da çıktıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybediyorlar. En azından sağlık kurumlarına gönderip bunu belirleyebilirler. Biz STÖ’lerin, elimizdeki listede olan hasta mahpuslarla, sağlık ekipleriyle birlikte görüşüp onların durumlarını tespit etmemiz gerekiyor. Bu sorun hepimiz için yakıcı. İnsan hayata bir kez geliyor, her insanın hayatı da bizim için değerlidir.”