Cumartesi Anneleri, Kırbayır'ın akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, Türk devlet güçlerince gözaltında 42 yıl önce 'kaybedilen' Cemil Kırbayır için açıklama yaptı, "Vazgeçmeyeceğiz" mesajını verdi.

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 915’incisi haftasında online açıklama yaptı. Bu haftaki açıklamada, 13 Eylül 1980 tarihinde Ardahan’ın Okçu köyündeki evinden gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın akıbeti soruldu.

Basın açıklamasını okuyan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Kırbayır Ailesi'nin 25 gün boyunca Cemil Kırbayır’ın gözaltında olduğu süreçte ihtiyaçlarını karşıladıklarını ve ondan yazılı olarak “gönderdikleriniz bana ulaştı” şeklinde mesajlar aldığını hatırlattı. Yoleri, “Ancak 8 Ekim tarihinden sonra gözaltı merkezine giden aileye ‘oğlunuz firar etti, bir daha onu sormaya gelmeyin’ denildi. Baba İsmail Kırbayır ve Türkiye Barolar Birliği’nin ilgili kurumlara yaptığı suç duyuruları sonuçsuz kaldı. Cemil’den bir daha haber alınamadı” dedi.

Mecliste kurulan komisyon raporlarına değinen Yoleri, “Cemil Kırbayır’ı sorguda gören çok sayıda tanıkla, sorgulamayı yapan emniyet ve MİT mensuplarıyla görüştü. Titiz bir çalışma sonucunda 350 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporda; Cemil Kırbayır’ın gözaltındayken işkence ile hayatını kaybettiği ve bedeninin ölümüne sebebiyet veren kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığı kayıt altına alındı. Böylece Cemil’in gözaltında kaybedildiği resmiyet kazandı. Komisyon ayrıca düzenlediği raporla birlikte Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ancak iktidar, bu insanlığa karşı suçla yüzleşme, hesaplaşma cesaretini gösteremedi” dedi.

Yoleri, şunları söyledi:

“Cemil Kırbayır’ın akıbetini açıklayacak, TBMM Raporu’nda da isimleri geçen fail ve sorumluların yargılanmasını sağlayacak adli ve siyasi iradeyi göstermelerini istiyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Cemil Kırbayır için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 216 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."

KIRBAYIR'IN HİKÂYESİ

Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır, kardeşi Cemil Kırbayır’ın 12 Eylül 1980 askeri darbesinde “cuntacı generallerin” ülke yönetimine el koyması sonucu ellerinden alındığını belirtti. Kırbayır, “Cemil önce bir hafta Göle’de 247’inci Piyade Alayı’nda bekletildi 17 arkadaşı ile birlikte. Bir hafta sonra Kars 9’uncu Kolordu’ya bağlı askeri gözetim evine götürüldü. 7 Ekim’e kadar ziyaretine gittik. O dönemde yüz yüze görüşme olanağımız yoktu ancak pusula ile ihtiyaçlarını temin edebiliyorduk. 7 Ekim’de elbiselerini gönderdiğinde pusula yazmıştı, ‘Ben iyiyim, herhangi bir sıkıntı yok’ diye. 8 Ekim’de ben Göle’de memurdum, babam Cemil’in firar ettiğini, evimizin arandığını söyledi. Babama dedim ki, ‘Dün oradaydı, Cemil sağdı. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdeydi. Desene ki Cemil’i öldürdüler. Belli ki öldürmüşlerdi” dedi.

Kırbayır, şöyle devam etti:

“Günlerden Çarşambaydı. Hemen rapor alıp, Kars’a gittim. Önce gözetim evine onu gördüğüm yere gittim. Cemil’in emniyette olduğunu söylediler. Emniyete gittim, Cemil’in orada olmadığını söylediler. Tekrar geldim gözetim evine kardeşimin akıbetini sormak için. Endişe ettiğimi ve kardeşim ile görüşmek istediğimi belirttim. Yetkili rütbeli biri defteri açtı Cemil Kırbayır’ın karşısına kırmızı kalemle ‘getirilmedi’ diye şerh düşmüşler. Bana da  ‘kardeşin burada yok’ dediler. Emniyete gittiğimde ‘o anarşist firar etti’ dediler. Bunun üzerine ilgili yerlere müracaatımızı yaptık. Ben akıbetini sorarken sürgün edildim. Bu ne demekti, benden başka akıbetini takip edecek kimse olmayacağı için önceden planlanmış bir biçimde beni sürgüne gönderdiler.

Mecliste komisyon kuruldu. Yapılan araştırmalar sonucu 30 yıldan bu yana Cemil Kırbayır’ın 8 ekim 1980’de devletin resmi görevlileri tarafından sorgulandığı, ağır işkence yapılarak öldürüldüğü ve cenazesinin de bu resmi görevliler tarafından yok edildiği rapora geçti. Rapor Meclis Genel Kurulu’nda da geçti."

Davaya müdahil olduklarını belirten Kırbayır, dosyanın zamanaşımına uğramasına tepki gösterdi, "Berfo Anne’nin musalla taşı olan Galatasaray Meydanı’ndan asla vazgeçmeyeceğiz. Mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.