Uluslararası Komplo'nun 24. yıl dönümü nedeniyle Gever’deki protesto yürüyüşünde bacağı üç yerden kırılan HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik, saldırının planlı ve organize bir şekilde yapıldığının altını çizerek, “Bu zorbalık, şiddet ve vicdansızlık yeni değil. Canımız, halkımızın evlatlarının canından daha değerli değil” diye konuştu. 

Gever’deki polis saldırısının ardından ameliyat geçiren ve tedavisi devam eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Iğdır Milletvekili Habip Eksik, ANF’ye konuştu. 

Anayasaya göre, şiddet içermeyen her türlü eylem ve etkinliğin, izne tabi tutulmaksızın gerçekleştirebileceğini anımsatan Eksik, anayasal haklarını kullanmak istedikleri için işkence ve saldırıya maruz kaldıklarını söyledi. Eksik, şunları ifade etti: “Türkiye’de yetkililer, anayasayı dahi tanımıyor. Özellikle Kürt kentlerinde yaklaşık 4-5 yıldır, kademeli olarak 15 günde bir, bir tane kanuna dayanarak hukuksuz bir şekilde gösteri ve toplantı yapma yasağı konuluyor. Halkımızla beraber Gever’deki Zagros İş Merkezi’nin önünde toplandık ve engellemeyle karşılaşınca bu hakkımızı kullanmak istediğimizi yetkililere bildirdik. Maalesef en doğal, en demokratik, en insani olan hakkımızı kullandırtmadılar. Tam tersine, canice düşmanca adeta katletmek, sakat bırakmak istercesine saldırdılar. Görüntüleri çeken basın çalışanlarını da gözaltına aldılar, danışmanlarımızı da gözaltına aldılar. Hatta kitlemizi bizden kopardılar.”

ORGANİZE VE PLANLI SALDIRI

Eksik, polisin kitleyi kendilerinden uzaklaştıktan sonra Hakkari Milletvekili Sait Dede ile kendisini yalnız bırakarak saldırdığına dikkat çekti. Eksik, şöyle konuştu: “Hakkari milletvekilimize 15-20 kolluk görevlisi vahşice, insanlık dışı bir şekilde, düşmanca saldırdı. Tekme, cop, tokat; aklınıza gelebilecek her türlü şekilde saldırdılar. Ben bu durumu görünce abluka içinde telefonumu çıkarttım ve bunu kayıt alına almak için şifresini girdim. Tam kayıt alacaktım, ‘bunu da alın’ diyerek vekil olduğumuzu bile bile saldırdılar. HDP milletvekilleri söz konusu olunca zaten Türkiye’de, suç işlerine bağlı olan kolluk görevlileri herhangi bir hukuk tanımıyorlar. Biz zaten özel bir imtiyaz görmek istemiyoruz. Türkiye’nin belli yasaları var, kendi koydukları yasalara uymalarını bekliyoruz. Milletvekilimiz Sait Dede’ye saldırdıktan sonra oradaki bütün kolluk görevlileri, emniyet müdürleri ve amirlerinin emriyle bana da saldırdılar. Saldırı bilinçli, organize ve planlıydı. Nasıl yapılacağı önceden hesaplanmıştı. Danışmanlarımızın nasıl uzaklaştırılacağına kadar her şey belliydi. En sonda da zaten tekmeyle, postalla benim bacağıma vurup üç yerden kırdılar. Kırılmayı o anda zaten hissettim ve yere düştüm. Yere düştükten sonra da bacağımın üstünde tepindiler.”

BU ZORBALIK YENİ DEĞİL

Söz konusu Kürt halkı ve Türkiye devrimcileri olduğunda demokrasinin askıya alındığını ifade eden Eksik, şunları söyledi: “Bu zorbalık, şiddet ve vicdansızlık yeni değil. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Osman Şiban’ı hepimiz biliriz. Bu ülkede, bu bakanlığın bünyesinde bulunan kolluk görevlileri, iki yurttaşı helikopterden attılar. Deniz Poyraz, İzmir İl binamızda katledildi. Dedeoğlu Ailesi katliamı eski değil. 90’lı yıllarda ben çocuktum, 90’lı yıllarda da bu şekilde şiddet, zorbalık ve faili meçhuller, katletmeler vardı. Hala değişen bir şey yok.”

HUKUKEN DE PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIM

Yapılan bu vahşi saldırının hukuki çerçevede takipçisi olacaklarını söyleyen Eksik, “Ben Türkiye’nin barışına, demokrasisine inanan ve mücadele eden, Kürt sorunun demokratik bir ortamda çözülüp, Ortadoğu coğrafyasının ve özelde Türkiye halklarının barış içinde ortak yaşaması gerektiğine inanan ve bunun mücadelesini eden bir siyasetçiyim. Tekerrür etmemesi için bunu gerçekleştirenlerin hak ettiği cezayı, hukuk karşısında almaları için mücadele yürüteceğim. Avukatlarım gerekli başvuruları yapacaklardır” dedi. 

MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Hastanede olduğu sürece kendisini arayan soran herkese teşekkür eden Eksik, şunları ekledi: “Çok büyük bir aileyiz ve mücadeleyle başaracağız. Bütün halkımıza, bu konuda dayanışmaları için de teşekkür ediyorum. Başarma dışında bizim hiçbir yolumuz yok. Bunun için de mücadele etmeye devam edeceğiz. Canını veren, yaşamını yitiren ve katledilenlerden hiçbir farkımız yok. Canımız ne halkımızın canından ne de yaşamını yitirenlerin canından daha değerli değildir.”