Grevdeki Bekaert işçileri: Çoban ateşini yaktık, durdurabilene aşk olsun!

Cumhurbaşkanlığı kararıyla getirilen grev yasağını tanımayan ve 5 gündür kararlılıkla direnen Kocaeli’deki Bekaert metal işçileri, “Çoban ateşini yaktık, durdurabilene aşk olsun” mesajını verdi.

Belçika merkezli Bekaert’in Kocaeli’deki Çelik Kord Fabrikası’ndaki grev kararlılıkla devam ediyor. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gece yarısı çıkardığı kararnameyle, "Milli Güvenliği Bozucu Nitelikte Görüldüğü" gerekçesiyle getirdiği grevi durdurma kararını tanımayan Bekaert işçileri 5 gündür direniyor. Temmuz ayında başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 13 Aralık günü greve çıkan DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü 400 işçi, saat ücretinin 100 TL yapılması talebi kabul edilene kadar direneceklerini söyledi. ANF’ye konuşan işçiler, “Çoban ateşini yaktık, durdurabilene aşk olsun” vurgusunda bulundu.

‘DÜNYANIN EN BÜYÜK FABRİKASI AMA SAATTE 100 TL’Yİ BİZE FAZLA GÖRDÜLER’

İsminin yazılmasını istemeyen grevdeki işçi, giderek derinleşen ekonomik krizle birlikte maaşlarının da düştüğünü ve geçinemez hale geldiklerini belirtti. Haftanın 6 günü 8 saat çalıştıklarını anlatan işçi, ortalama 8 bin-10 bin TL civarında maaş aldıklarını ama bunun yetmediğini kaydetti. Bu nedenle saat ücretlerinin 100 TL yapılması talebiyle greve başladıklarını hatırlatan işçi, ancak patronun buna yanaşmadığını, en son yapılan görüşmelerde işverenin saatte 65 TL teklif ettiğini aktardı.

Yaptıkları işin ustalık gerektirdiğini belirten işçi, şöyle konuştu: “Yaptığımız iş basit değil. Otomobil lastiklerinde bulunan çelik kortları üretiyoruz ve buradan dünyadaki bütün lastik fabrikalarına yolluyoruz. Ancak 3 sene fabrikada çalıştıktan sonra bu işte ustalaşabiliyorsunuz. Yani dışarıdan alıp gel, işe başla denilecek bir iş değil. İzmit’te çalıştığımız bu fabrika dünyanın en büyük çelik kort üreticisi; ama gelin görün ki bize saatte 100 TL’yi fazla görüyor. Ben iki çocuk babasıyım ve onları yaşatmakla mükellefim, hakkımı da kimseye yedirmeyeceğim.”

‘YASAKLARA EN BÜYÜK CEVABI HEM BURADA HEM DE SANDIKTA VERECEĞİZ’

Greve getirilen yasağı duydukları zaman şaşırdıklarını ifade eden işçi, sendikalarının bu yasağa gereken cevabı verdiğini ve greve çıktıklarını hatırlattı. Aslında direnişin yeni başlamadığını dile getiren işçi, TİS görüşmeleri sürecinde eylemlilikleri minimum seviyede tuttuklarını ancak sonuç alınamaması üzerine greve çıktıklarını belirtti. Grevin en yasal hakları olduğunun altını çizen işçi, bu hakkı da sonuna kadar kullanacaklarını kaydetti. 400 işçinin hepsinin bu konuda kararlı olduğunu vurgulayan işçi, “Biz kararlılıkla direnişimizi sürdüreceğiz ve yasaklara gereken cevabı hem buradaki direnişle hem de sandıkta vereceğiz” diye konuştu.

‘SALGINDA HERKES EVDEYKEN BİZ DURMAKSIZIN ÇALIŞTIK’

İsminin açık yazılmasını istemeyen bir başka işçi ise, pandemi döneminde üretime hiç ara vermediklerini, herkes evlerinde otururken çalıştıklarını anlattı. Salgın döneminde üretimde rekor kırmış bir fabrika olduklarına dikkat çeken işçi, “Biz pandemide durmaksızın çalıştık ve bu 3 sene boyunca hiçbir şekilde müşteri şikayeti almamışız. Biz bunu hak etmedik” diye tepki gösterdi.

‘İŞVEREN İTİNAYLA SULADIĞIMIZ FİDANI SÖKÜP ATMAK İSTİYOR’

Fabrikada 6 yıldır işçi temsilciliği yapan Gökhan Taşyürek, fabrikayı bu hale işçilerin getirdiğini ancak bugün taleplerinin ısrarla karşılanmadığını söyledi. “Yıllardır özenle verdiğimiz bir emek var, itinayla diktiğimiz ve suladığımız bir fidan var ama işveren bu fidanı söküp atmak istiyor” diyen Taşyürek, “Verimliliğimizi yüzde 70’ten 85’lere çıkarmamıza, yani üretimi 17 bin tondan 46 tona çıkarmamıza rağmen saatlik ücretlerimize talep ettiğimiz 100 TL’yi bize çok gördüler. Sonuçta Türkiye’de TÜİK’in verdiği enflasyon rakamlarını ve gerçek rakamları herkes biliyor ve biz de insanca yaşamak için bir rakam talep ediyoruz ama buna karşı Belçika Bekeart yönetimi kulaklarını tamamen kapatmış durumda” dedi.

Belçika’da kendileriyle aynı işi yapan işçilerin çok daha yüksek ücretler aldığını hatırlatan Taşyürek, bu eşitsizliği kabul etmediklerini kaydetti. “Bizim talep ettiğimiz ücret Belçika’daki asgari ücretin dörtte biri” diyen Taşyürek, orada da reel bir enflasyon olduğunu hatırlattı.

‘SONUNA KADAR TALEPLERİMİZİN ARKASINDAYIZ’

Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle getirilen grev yasağının kendilerini daha da hırslandırdığını ifade eden Taşyürek, bunun ilk grevleri olmadığını, 2011 yılında fabrikayı işgal direnişi başlattıklarını, 2016’da ise yine greve çıktıklarını söyledi. Greve karşı “millilik“ gibi gerçek dışı bir bahane öne sürülmesinin de işçilerde büyük tepkiye neden olduğunu anlatan Taşyürek, “Kaldı ki bu fabrikada AKP’ye oy vermiş işçiler de çalışıyor. Bu durum onları da rencide etti ve büyük tepki gösterdiler” diye konuştu.

Grevin sonuçta en temel hakları olduğunun altını çizen Taşyürek, “Biz taleplerimizin sonuna kadar arkasındayız. Saat ücretimizin 100 TL olmasını ve sosyal haklarımıza da gereken zammın yapılmasını istiyoruz. Biz bunları hak ettik; çoban ateşimizi yaktık, durdurabilene aşk olsun” vurgusunda bulundu.