Güleryüz: Savunmamızı halkımızla yapıyoruz

HDP’ye yönelik kapatma davasını değerlendiren MYK Üyesi Mahfuz Güleryüz, parti olarak mahkeme salonlarında değil, sokaklarda halkla birlikte savunma yaptıklarını söyledi.

HDP MYK Üyesi Mahfuz Güleryüz, HDP’nin hukuken kapatılmasının mümkün olmadığını kaydeden Güleryüz; kapatma davasının siyasi saiklerle açıldığını ve sonuçlarının ağır olacağını ifade etti.

Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik geçen yıl açılan kapatma davası sürüyor. Anayasa Mahkemesi son olarak DEP’nin kapatılma davasında kullanılan delilleri, HDP’nin kapatılma davası dosyasısına ekledi. HDP MYK Üyesi Mahfuz Güleryüz, ANF'nin sorularını yanıtladı.

Kapatma davasına 1994 DEP zamanından bile delil getirmeye başladılar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, kapatmak için delil mi bulamıyorlar?

Esasen parti kapatma meselesi AKP döneminde yapılan düzenlemeyle imkânsız hale getirildi. Bu süreçte yasal olarak parti kapatmak mümkün değil. Bunu AKP de biliyor. Bu dava hukuki değil, kapatma delili olarak ortaya koyacak bir şeyleri yok. Mevcut partiler yasası ve anayasal olarak bu mümkün değil. Bu dava siyasi bir davadır. Davaya konulan deliller siyasal argümanlardır. 1990’lı yıllarda iç hukuka göre böyle bir yol vardı ve bunu denediler; bu yolla birçok partimizi kapattılar. HEP, DEP, DEHAP, HADEP, DTP o yasal mevzuata göre kapatıldı. Türkiye bu nedenle çok ağır yaptırımlara maruz bırakıldı. Şimdi yeni hesaplar üzerinden yeni bir siyasi partiler kanunu yapıldı. Bu kanunla parti kapatma imkânsız hale getirildi. Bu mesele çok kolay bir mesele değil. Hem iç hukuka göre hem uluslararası hukuka göre çok ciddi problemler yaratacak bir mesele. Dosyaya konulan kanıt ve olayların hepsi siyasi saiklerledir. Bunun yaratacağı ciddi problemler var. Hukuksal açıdan öte siyaseten ciddi sorunlar yaratacaktır. Bu davanın kapatmayla sonuçlanması halinde Türkiye’de demokratik siyaset imkânsız hale gelecek ve bumerang gibi herkesi vuracak bir sürecin başlangıcı olacaktır, herkes bundan nasibini alacak. Alınacak karar emsal oluşturacak, önümüzdeki dönem Türkiye demokratik siyasetini yakından ilgilendiren bir dava.

Genel seçimler, erkene alınmazsa 8 ay gibi kısa bir süre kaldı. Kapatma davasında verilen kararın seçimlere etkisi ne olacak?

AKP, esasen bu bumerang etkisinin zaman içinde kendisini vurma ihtimalini düşünüyor. Özellikle 'diyalog süreci' yargılanıyor. Parti ve tek tek şahıs olarak görev alan herkesi ilgilendirebilecek bir dava. Bu onları da vurabilir. O yüzden hem hukuken hem siyaseten sonuçları ağır olacak. Demokratik siyaset yürütücüleri olan ve bugün davada yargılanan arkadaşlarımızın hepsi o zaman devlet yetkilileri ile birlikte çözüm sürecinin aktörleri olan kişilerdir. Bu çalışmalar tek taraflı değildi ve devletin bütün görevlileri, adeta gövdesi, Başbakan, İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı dâhil bu sürecin içindeydi. Kapatma davasına çözüm süreci kanıt olarak kullanılmıştır. Bu dava sadece HDP’yi ilgilendiren bir dava değil, aynı zamanda o dönemde bu faaliyetlerin içinde yer alan siyasi ve askeri bürokrasiyi de ilgilendiriyor. Önümüzdeki dönemde demokratik siyaseti nefessiz bırakabilecek olan bir durum. Bu yüzden yankıları çok olacaktır. AKP bu yüzden bu süreci her yönlü değerlendirmeye tabi tutuyor. Bütün göstergeler şunu kanıtlıyor: Bu davanın hukuksuz olduğunu kendileri de biliyor, siyaseten onların lehine sonuç çıkarmayacağını görüyorlar. Bu kadar sürümceme de bırakmalarının nedeni de bu. MHP ve onun temsil ettiği çizgi, HDP geleneğini, felsefesini, siyasetini bütünü ile denklem dışında bırakma konusunda iknadır. İktidarın diğer kanadına müthiş bir baskı yapmaktadır. AKP, MHP zihniyetine teslim olmuştur ve bunu düşündüğümüzde kapatılma riski var. Normal demokratik normlar, siyaseten var olan gerçeklere göre HDP’nin kapatılmaması gerekiyor. Belirsiz bir süreç yaşıyoruz.

Sizce kapatılmama gibi bir karar çıkabilir mi?

AKP her zaman hesap kitap içinde. Bu davanın kendisine getirecekleri götürecekleri konusunda hesaplar yapıyorlar. Dolayısıyla ülkenin çıkarına ve yararına bir süreç işletilmekten çok pragmatist hesapları, tek adam hesapları üzerine kurulmuş bir süreci yaşıyoruz. Kendileri açısından kar ve zararı hesabı yaptıklarını söylemek mümkün. Bu hesaptan karlı çıkarlarsa büyük bir ihtimalle kapatacaklardır. Yok, eğer kendilerine faydası olmayacaksa, buna ikna olmayacaklarsa kapatmama ihtimalleri büyüktür.

Parti'nin kapatılması halinde nasıl bir yol haritanız var, alternatif çalışmalarınız var mı?

Bu sürecin hukuki bir süreç olmadığını başından söylüyoruz. Biz partimizi kapattırmayacağımızı söyledik. Biz savunmamızı mahkeme salonlarında değil, halkımızla birlikte sokakta yapacağız. En güçlü şekliyle HDP’yi sokakta savunmak, haklılığımızı dünyaya göstermektir amacımız. Siz partimizin kapısına kilit vurabilirsiniz ama bu fikriyatın, bu ruhun, bu felsefenin süreceğini söyledik. HDP ya da HDP’siz bunu yapacağız. Mücadelenin geleceğini alternatifsiz bırakmayacağız. Her türlü olasılığına karşı her türlü hazırlığımızı aldık. Yarın seçim olsa bu halk alternatifsiz değil. Türkiye halkları Kürtler, Aleviler, samimi Müslümanlar, kadınlar, ekolojistler, AKP’nin insafına bırakılmayacaktır. Bunun için her türlü seçim organizasyonuna hazırız.

Kapatma davasıyla birlikte partinize yönelik baskı ve tutuklamalar da devam ediyor. Kapatma davası ile yaşanan baskıları göz önüne aldığımızda AKP-MHP ne yapmaya çalışıyor?

Amaçları partimize demokratik kanalları kapatmaktır. Türkiye muhalefetini sessizliğe boğmaktır. Bu yüzden HDP’ye saldırıyorlar. AKP-MHP faşizminin ortaya koyduğu politikalara karşı çıkan tek örgütlü güç HDP’dir. Diğer partiler devletin dinamiklerinin tahrip edilmesine muhalefet etmedi ve en önemlisi savaş siyasetine destek verdi. Bunlara karşı tek muhalefet HDP’dir. Bu yüzden HDP yöneticileri bu kadar büyük saldırılara maruz kalıyor. Gerçekten Türkiye’nin tek muhalif sesini bastırmak istiyorlar. Kendilerine en büyük muhalefeti, itirazı HDP’de görüyorlar. Gençler, inanç özgürlüğünü isteyenler, ekolojistler ve bütün bir toplum için itiraz ortaya koyan tek örgütlü yapı HDP’dir. Türkiye’nin kendi içinde yüzyıldır çözemediği Kürt meselesi konusunda söz söyleyen, çözüm üreten tek yapı HDP’dir. Bu yüzden her türlü yol ve yöntemi uyguluyorlar. Şu anda içinde bulunduğumuz süreçte, ‘tek adam’ rejimi olarak tarif ettiğimiz rejim, sadece Kürtlere ve Alevilere değil toplumun bütün kesimlerine bu baskı politikaların dayatıyor. Tüm bu itirazların odak noktası olarak HDP’yi görüyorlar.