Hasta tutsak eylemine polis saldırısı: 17 gözaltı

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nin "Hasta tutsaklara özgürlük" talebiyle Yenibosna’daki ATK önünde yapmak istediği açıklamaya polis saldırdı. 17 kişi şiddete maruz kalarak gözaltına aldı.

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nin, "Hasta tutsaklara özgürlük" talebiyle Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu (ATK) önünde yapmak istediği açıklamaya polis saldırdı. Açıklamadan önce ATK’nin önünü ve çevresini abluka altına alan polisler, HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Zeynel Özen eşliğinde alana gelip, açıklama yapmak isteyen inisiyatif üyelerini, kaymakam yasağını gerekçe göstererek engellemeye çalıştı. Polisler, ATK önündeki eylemlerin kaymakam tarafından 1 aylığına yasaklandığını söyledi.

Bu keyfi engellemeye itiraz eden milletvekili Gülüm’e polis amirinin, “Burası demokratik bir ülke” demesi ise dikkat çekti. Tutsak yakınlarından Kumru Aygül’ün, “Biz anneyiz, çocuklarımız ölüyor. Cezaevlerinden cenaze çıkmasını istemiyoruz. Kim olursa olsun annenin gözyaşlarının rengi yok, anne annedir. Yeter artık biz evlatlarımızı istiyoruz” diye feryat etmesi üzerine kitlenin etrafı çevik kuvvet ekipleri tarafından çevrildi. Görüntü çekmek isteyen basın mensupları da zorla alan dışına çıkartıldı. HDP milletvekillerinin de tutulduğu abluka içerisinden 17 kişi şiddete maruz kalarak gözaltına alındı.

‘ATK ÖLÜMLERİN SUÇ ORTAĞI!’

Gözaltı sonrası açıklama yapan HDP Milletvekilleri Gülüm ve Özen, yaşananlara tepki gösterdi. İlk konuşma Zeynel Özen tarafından yapıldı. Ceberut iktidarın, bir basın açıklamasına dahi tahammül edemediğini belirten Özen, idamları kaldıran bu aynı ceberut iktidarın cezaevindeki uyguladığı pratikle idamların devam ettirdiğine işaret etti.

Daha geçen ay cezaevlerinden 7 cenaze çıktığını hatırlatan Özen, “Yine ölümler devam ediyor ve ATK bu ölümlere suç ortağı oluyor. Biliyorsun Aysel Tuğluk için verilen hastane raporu ATK tarafından yok sayıldı. Yine buraya getirilip, 3 hafta gözetim altında tutulacak. Biz buradan doktorlara sesleniyoruz; bu cinayetlere ortak olmayın, siz Hipokrat yemini ettiniz, yemininize sadık kalın, onurunuzu koruyun, ölümlere sebebiyet vermeyin” dedi.

KATLİAM YAPANLAR SERBEST, DÜŞÜNENLER İÇERİDE

Tek bir damın dudağı arasında çıkan sözle mahkemelerin karar verdiğini, tek adamın emirlerinden çıkmadığını kaydeden Özen, ama özellikle doktorların kendi onurlarını ve yapmış oldukları yemini koruması gerektiğinin altını çizdi.

Bu ülkede Sivas katliamında insanları diri diri yakan katilin yaş nedeniyle affedildiğini hatırlatan Özen, “Bir insanlık suçu işleyen, bir katliam işleyen insanları bırakıyorlar. Ama düşüncelerinden dolayı ve Kürt olduğu için Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen bırakılmıyor. Bu ülke artık uluslararası platformda da demokratik bir ülke statüsünde değil. Tek adam yönetiminin olduğu anti demokratik bir ülke olarak tescillendi. Türkiye bunu hak etmiyor” dedi.

Bu ölümlerin karşısında direneceklerini vurgulayan Özen, her zaman da bu durumu dile getireceklerini söyledi. Gün gelecek bu ölümlerin hesabının demokratik mahkemelerde verileceğini kaydeden Özen, bugün bu kanunsuz emirlere uyan güvenlik kuvvetlerin de tıpkı geçmişte her türlü usulsüzlük ve arsızlığı yapan FETÖ polisleri gibi yargılanacağının uyarısında bulundu.

Cezaevindeki ölümleri kabul etmediklerini vurgulayan Özen, vicdanlı olan insanların bu ölümlere izin vermemesi gerektiğini ifade ederek , gözaltıların derhal serbest bırakılmasını istedi.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ise, siyasi iktidarın cezaevleri meselesine nasıl bir katliamcı çizgi izlediğini sonucuyla bugün karşı karşıya kaldıklarını vurguladı. Bugün ATK önünde açıklama yapmak isteyen ailelerin gözaltına alındığını hatırlatan Gülüm, “Bugün aileler, ‘Çocuklarımız ölüyor, ölümleri durdurun’ demek istedi. ATK önünde bu açıklamayı yapmaların gerekçeleri ise, bu kurumun hasta mahpusları için sürekli, ‘Cezaevinde kalabilir’ raporları vermesinden dolayı” şeklinde konuştu.

‘CEZAEVLERİ BİRER KATLİAM EVİNE DÖNÜŞTÜ!’

ATK’nin, ölüme yaklaşmış ve tedavisi mümkün olmayan hasta mahpuslar hakkında dahi ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu vererek onları ölüme sürükleyen ve aslında idam kararlarını veren kurumlardan bir tanesi olduğun hatırlatan Gülüm, şunları kaydetti:

“ATK, kurum olmaktan çıkmış, bu iktidarın siyasi zeminde hareket eden ve tıpkı dışarda muhalefete yapıldığı gibi, cezaevlerinde hasta mahpuslara ölümü ve her türlü işkenceyi dayatan bir yer haline gelmiştir. ATK’nin verdiği raporlar nedeniyle binlerce hasta tutsak, cezaevlerinden tahliye edilemiyor. En son bir hasta mahpus, hastaneye kaldırılmış ama hiçbir şekilde ailesine haber verilmemiş. Arkasında entübe olmuş ve en son artık ölüm sınırına yaklaşmış olduğu bir noktada, tahliye kararı verilmiş. Ama bu tahliye kararı bile ailesine bildirilmemiş. Aile, çocuklarının hastaneye kaldırılıp, entübe olduğunu kendi imkanlarıyla öğrenmek zorunda kaldı. Hasta mahpus da tahliyeden iki gün sonra hastanede yaşamını yitirdi. Şimdi biz bunlara normal ölüm mü diyeceğiz? Normal bir hastalık mı diyeceğiz? Elbette ki hayır, cezaevleri birer katliam evine dönüştü.

‘ÖLMÜŞSEK BİLİN Kİ BU BİR CİNAYET!’

 ATK, siyasi iktidar ve ona bağımlı olan mahkemeler nedeniyle maalesef insanlar ölüme götürülüyorlar. Bu da yetmiyormuş gibi, cezaevinde uygulanan baskılarla insanlar intihara sürüklenmeye çalışılıyor. Cezaevlerinden şu ses yükseliyor; ‘ Bizim hakkımızda intihar etti diye haberler gelirse inanmayın, biz hiçbir şekilde intihar etmeyeceğiz, biz ölmüşsek bilin ki bu bir cinayettir’ diyorlar. İşte cezaevleri böyle bir durumdayken, insanlar çocukları için feryat ederken, aileler her gün ‘çocuklarımıza ne oldu?’ diye merak ederken, bizim bir açıklama yapmamız dahi bu iktidar tarafından yasaklanıyor. Bu yasaklama hiçbir şekilde hukuka uygun değil. Burada yasaklama değil açıklama yapılmasının önünün açılması gerekirken, demokratik bir ülke olmadığı ve faşizm koşullarıyla yönetildiği için saldırıya uğruyoruz.”

‘HESAP VERMEYECEKLER!’

Gözaltıların derhal serbest bırakılması isteyen Gülüm, “Bu ülkede gözaltına alınması gereken birileri varsa, suç işleyen ATK görevleri, suç işleyen cezaevi kurumu görevleri, suç işleyen yargı kurumu görevlileri ve bunlara talimatı veren iktidardır. Bugün tutuklanması gereken onlardır. Zannetmesinler ki o koltuklarda rahat oturacaklar, yarın ölümlerin de hasta tutsakların da tüm topluma uyguladıkları baskının hesabını da yargı önünde verecekler” vurgusunda bulundu.