Hasta tutsaklar için ATK önünde eylem

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, hapishanelerde giderek artan hak gasplarını İstanbul Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu önünde protesto etti.

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, hasta tutsakların serbest bırakılması ve cezaevlerinde giderek artan hak ihlallerine ilişkin Yenisbosna’daki Adli Tıp Kurumu ( ATK) önünde eylem düzenledi. HDP Milletvekili Musa Piroğlu’nun destek verdiği eylemde, “İnfaz yakmalarına son, hasta tutsaklar serbest bırakılsın” yazılı pankart açıldı, "Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır” dövizleri taşındı.

PİROĞLU: HAPİSHANELERDEKİ HER ÖLÜM CİNAYETTİR!

Sık sık, “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük”, “İnfaz yakmalara son”, “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” sloganlarının atıldığı eylemde, HDP Milletvekili Musa Piroğlu bir konuşma yaptı. İktidarın hapishaneleri bir cehenneme çevirdiğini söyleyerek sözlerine başlayan Piroğlu, hapishanelerde kazanılmış tüm hakların gasp edildiğini, hapishane idarelerinin kendilerini mahkeme yerine koyarak infazları yaktığını, insanların tahliye koşullarını ortadan kaldığını belirtti. Hapishanelerden hemen hemen her gün yeni bir saldırı haberi geldiğine işaret eden Piroğlu, şunları kaydetti:

"Mafya baronlarını, uyuşturucu kaçakçılarını, kadın katillerini ve halka karşı suç işleyenleri serbest bırakanlar, hasta tutsakları ölüme terk ediyor ve hapishanelerde zulmü arttırıyor. Adli Tıp Kurumları yüzde 80, yüzde 90 engeli olan ve kendine bakma durumu olmayan hasta tutsakların serbest bırakılmasının önüne engel oluyor. Adli Tıp Kurumları ettikleri Hipokrat yeminine bağlı çalışmıyor. Siyasallaşmış kurumlar gibi, siyasi ve hasta tutsaklara eziyet ediyorlar. İkinci bir durum ise Adalet Bakanlığı ile ilgili. Kimi Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporları da tanımıyorlar. Hasta tutsaklar hapishanelerde ölüme terk edilmiş durumunda. Biz buna seyirci kalmayacağız. Biz hapishanelerin bu ülkeye bir cehennem gibi sunulmasına izin vermeyeceğiz.”

Bir ülkenin iktidar şeklinin özetlendiği yer hapishaneler olduğuna işaret eden Piroğlu, hapishanelerde zulmün artmasının, ülkede baskının artması anlamına geldiğini vurguladı. Adli Tıp Kurumu çalışanlarını kendi yeminlerine uymaya davet eden Piroğlu, Adalet Bakanlığı’na hasta tutsakları bir an önce serbest bırakması konusunda çağrıda bulundu. Piroğlu, hapishanelerden gelecek her kötü haberin sorumlusunun bu iki kurum olacağını kaydederek, “Bilsinler ki hapishanelerde her ölüm cinayettir. Ve bu cinayete yol açanların, bu cinayeti işleyenlerin, bu cinayeti azmettirenlerin hepsi bu halkın huzurunda hesap verecektir” dedi.

YENİ TEHDİT S TİPİ HAPİSHANELER

Açıklamayı Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi sözcüsü Ertan Çita okudu. Hapishanelerde hak gaspları ve tecrit koşullarının salgın bahanesiyle tırmandırıldığını hatırlatan Çita, tutsakların dışarıyla olan tüm bağları koparılarak kimliksizleştirilmeye, hiçsizleştirilmeye çalışıldığına dikkat çekti. Kendilerini mahkeme yerine koyan hapishane idarelerinin  tutsakların tahliyeleri engellediğini belirten Çita, mahkemelerin verdiği hapis cezaları yeterli görülmeyerek tutsaklara ceza içerisinde ceza uygulandığına işaret etti.

Salgınla birlikte tutsaklara yönelik saldırılara yenilerinin eklendiğini dile getiren Çita, görüş haklarının tamamen ortadan kaldırıldığını, devrimci-yurtsever gazete ve dergilerin “BİK yasası” gerekçesiyle engellendiğini, bir nevi “tecrit ve ölüm” sarmalı içerisine hapsedildiklerini söyledi. Çita, bu süreçte birçok hasta tutsağın yaşamını yitirdiğini, tedavi olamayan birçok tutsağın ise sağlık durumunun kötüleştiğini anımsattı. Tüm bu saldırılara rağmen üretmeye, direnmeye ve devrimci faaliyete devam eden tutsakların, şimdi S Tipi hapishaneler tehdidiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Çita, “Hapishanelerin mimari yapısıyla (tekli hücrelerle, tel örgülerle) tecride maruz bırakılan tutsaklar, egemenlerin yeni saldırı politikalarının ilk hedefi oluyor. Egemenlerin, F Tiplerinde, 'yüksek güvenlikli' hapishanelerde uygulayamadığı ya da uygulamakta zorlandığı saldırıları S Tipi hapishanelerde dayatacağını öngörmek zor değil” dedi.

'ÖLÜME TERK EDİLMELERİNE İZİN VERMEYECEĞİZ!

Çita, zaten ağır olan hapishane koşullarının daha da ağırlaştırıldığını, tek başına yaşamını idame ettiremeyen, “hapishanede kalamaz” raporu verilen politik tutsakların tahliye edilmeyip, ölümle baş başa bırakıldığını söyledi. Bu devlet politikası nedeniyle Nebi İlhan, İsa Gültekin, Hayrettin Yılmaz, Sıtkı Pektaş, Mehmet Ali Çelebi ve çok sayıda hasta tutsağın yaşamını yitirdiğini belirten Çita, tecrit içerisinde tecrit yaşayan tutsakların düzenli kontrol ve tedavilerinin ise engellendiğini söyledi.

Hasta tutsakların tahliyelerinin ya hastane ya Adli Tıp Kurumu (ATK) ya da savcılık engeline takıldığını hatırlatan Çita, “Yaşadığımız coğrafyanın açık hapishaneye çevrilmesi yetmezmiş gibi toplumun her kesiminden en ufak karşı çıkış elektronik kelepçe, ev hapsi, imza dayatması, alan sınırlaması gibi uygulamalarla karşılanırken tutsaklığın hiçbirimiz için uzak bir olgu olmadığının farkındayız. Biz tutsak yakını ve aileleri olarak, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için burada toplandık. Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi olarak 19 Aralık’a kadar her an ve alanda ‘infaz yakmalara son!’, ‘hasta tutsaklar serbest bırakılsın' diyeceğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz. Tutsak aileleri, yakınları, yoldaşları olarak bir kez daha söylüyoruz: Tutsakların tecrit duvarlarının arkasına gömülmesine ve tüm yaşamın hücreleştirilmesine izin vermeyeceğiz! Hapishanelerdeki baskı, saldırı ve işkenceye karşı toplumun her kesimini içerideki tutsakların dışarıdaki sesi olmaya, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Bugün hapishanelere yönelik her saldırının aynı zamanda halka yönelik olduğunu bilerek, tutsakları yalnızlaştırma politikalarına karşı daha gür ses çıkaralım. Tutsakların ortaya koyduğu iradeyi sahiplenelim, saldırıları beraber göğüsleyip, beraber karşı koyalım” dedi.