HDP’den ‘insanlar ekmek yiyemez hale gelecek’ uyarısı

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, ekonomik çöküşe dikkat çekerek, "İnsanlar ekmek yiyemez hale gelecek" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, ekonomik çöküşe ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.

Oluç'un değerlendirmelerinin öne çıkan bölümleri şöyle:

"Şu anda yağ, benzin ve ucuz ekmek kuyrukları ile bu ülkenin fotoğrafı ortaya çıkıyor. Türkiye ekonomisi her gün biraz daha fazla eriyor. Kan kaybı, organ yetmezliği ile birleşiyor. İktidarın yaşadığı bir akıl tutulması var ve bunun faturası her gün bu toplumdaki dar gelirlilere, orta sınıfa, işçiye, emekçiye, emekliye, engelliye, kadına, gence, çiftçiye, köylüye kesiliyor. Faturayı halk ödüyor.

Rusya-Ukrayna savaşı ekonomiyi vuruyor, sepetler dolmuyor. Peki, iktidar hangi önlemleri alıyor? Ortada bir şey yok. Kuyruklar oluşuyor, insanlar ekmek ve kuru soğana muhtaç hale geliyor. Mum yakarak akşamı geçirmeye çalışan insanlar ortaya çıkmaya başladı. İktidar ne yapıyor? Ortada bir önlem yok. Bütün mirası yedikleri için alabilecekleri önlem de kalmadı. O nedenle Türkiye ekonomisi gün be gün daha kötü duruma gidiyor. O kadar çaresiz hale geldi ki iktidar; zamlara müdahale edemeyince bu sefer 'stokçuları bitireceğiz', 'dış mihrakları ezeceğiz', 'domates patates teröristlerini yakalayacağız', 'tam ekmek alamıyorsanız yarım ekmek alın' söylemleri ile bu dönemi geçirmeye çalışıyor. Algılarla hakikatin önüne geçmeye çalışıyorlar. Kabul edilebilir bir durum değil.

Erdoğan’ın 'ekonomide en güçlü durumdayız' dediği dönemde elektrik lüks haline geldi.

Döviz ihtiyacı ortada iken kur yükselmesin diye arka kapıdan döviz satıyorlar.

Ortaya çıkan verilere göre 27 bin civarında. Toplam büyüklük -kişi ve tüzel kişiden bahsediyorum- 539 milyar liraya ulaşmış. Kurlar yükseldi, bunu bağladıkları zaman 13 civarındaydı şimdi oldu 14,30. Ne olacak şimdi, bütçe delinecek. Bu farkı nereden ödeyeceksiniz? Daha fazla para basacaksınız ve enflasyonist baskı çok şiddetli biçimde artacak. Kur korumalı mevduatla ilgili verilen bu sayılara göre “çok vatansever” birileri çok büyük karlar elde edecek. Kimler onlar çok, kimdir bu 27 bin kişi çok merak ediyoruz. Çünkü onlar hazine garantisi ile zenginleşirken o hazinedeki paranın sahibi olan halk ise yoksullacak, toplum daha fazla yoksullacak. İşte kur korumalı mevduat bu.

Çiftçiye acil gelir desteğine ihtiyaç var, üretimin artırılmasına ihtiyaç var. Gümbür gümbür bir gıda krizi geliyor, bunu görüyoruz. Özellikle müstafi affedilmiş olan Tarım Bakanına hatırlatmak istiyorum; bu iktidarın Türkiye’yi getirmiş olduğu yerden dönmesinin yolu tarımda ithalatı artırmak değil kendisine yeten ithalata bağımlı olmayan bir tarım ve hayvancılık politikasının gerçekleşmesidir. Bunun önünün açılması gerekiyor. Çiftçi ve köylü ivedilikle desteklenmelidir. Bu konuda geçenlerde bir kanun teklifi verdik, özellikle çiftçinin temel girdisi olan mazot ve gübrede KDV ve ÖTV’nin kaldırılması gerekir. Tarımsal üretimin desteklenmesi ve artması için çiftçilerin tohum gübre giderlerinin en az yarısının karşılanması gerektiğini söyledik, kanun teklifimiz geçerlidir. Acilen eğer bir gıda krizi yaşamak istemiyorsak, ekmeklerde kuyrukların artmasını istemiyorsak, insanlar ekmek yiyemez hale gelmesin istemiyorsak yapılması gereken budur.

'DEMEK Kİ DOĞRU OLAN MÜZAKEREYMİŞ...'

Şimdi Ukrayna-Rusya savaşı ve Ukrayna'nın işgali meselesi ile ilgili bu iktidarın bazı sözcülerinin barış konusunu çok öne çıkardıklarını görüyoruz. Mesela Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar demiş ki 'Biz sorunların diyalog, iyi komşuluk çerçevesinde, barışçıl yol ve yöntemlerle çözülmesinden yanayız'. Bu cümleyi ben söylemiş olsaydım hiç yadırgamazdınız ama Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar söylüyor. Konuşmasının içinde çokça geçen kelimeler nelerdir diye saydım. Bakın hangi kelimeler; ateşkes, istikrar, huzur ortamı, sorunlar görüşmeler yoluyla çözülmeli, sağduyu hakim olsun, karşılıklı diyalog. Demek buraya geldiniz. E, biz bu cümleleri sizlerin Suriye politikalarınız gündemdeyken, Suriye'de savaşı destekleyen ve savaşın bir parçası olan politikalarınız gündemdeyken hep söylüyorduk. Karşılıklı diyalog, müzakere lazım, bu iş silahlarla olmaz diyorduk. Bize karşı çıkıyordunuz. Irak politikalarınız hakkında bunları söylerken bize karşı çıkıyordunuz. Libya, Doğu Akdeniz için bunları söylerken bize karşı çıkıyordunuz. Bizim yerli ve milli olmadığımızı iddia ediyordunuz. Ne oldu şimdi? Demek ki bizim dış politika yaklaşımımız doğru olanmış. Dış politikada özellikle bölgede komşularla ilişkileri ve varsa sorunları konuşarak, diyalogla müzakere ederek huzurla istikrarın artması, barışın artması için adım atılması gerekir. Demek ki bizim söylediklerimiz doğru olanmış, sizin bize yönelttiğiniz suçlamalar değil.

Sadece Ukrayna-Rusya savaşında değil bütün dünyada barış politikası geliştirmek gerekiyor."