HDP: Kürdistan'da zırhlı araçlar katliam sembolleridir

HDP Çocuk Komisyonu, zırhlı araç katliamlarına dikkat çekerek, "Kürdistan'da zırhlı araçlar katliamın sembolleridir" dedi. Komisyon, son yıllarda onlarca çocuğun katledildiğini vurguladı.

HDP Çocuk Komisyonu eş sözcüleri Nuray Türkmen ve Hüseyin Kaçmaz ile KESK, Eğitim Sen ve İHD gibi kurumların temsilcileri, 11 Eylül’de zırhlı araçla katledilen Efe Tektekin'in babasının asli kusurlu bulunmasına ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.

 'ZIRHLI ARAÇ ÖLÜMLERİNİN TAMAMI KÜRDİSTAN'DA YAŞANIYOR'

Hüseyin Kaçmaz, şu açıklamalarda bulundu:

"HDP Çocuk Komisyonu olarak özellikle Kürdistan’da zırhlı araç çarpması sonucu katledilen çocuklara yönelik bir açıklama yapmak üzere toplanmış bulunmaktayız. KESK’ten, Eğitim Sen’den, İHD Çocuk Hakları Komisyonundan arkadaşlarımız aramızda.  
Basına yansıyan bilgilere göre, zırhlı araçlarla yaşanan ve 'kaza' diye tabir edilen çok sayıda olay yaşanıyor.  Bunların bir tanesi hariç neredeyse tamamı Kürt coğrafyasında, Kürdistan coğrafyasında yaşanıyor. Şöyle bir liste paylaşmak istiyorum. Bu yine Çocuk Komisyonu Eşsözcümüz Nuray Türkmen’in hazırladığı bir liste. Bu listede gördüğünüz her bir satır kaza sonrası hayatını kaybeden ya da yaralanan çocuklara ait listeler. Sadece Kürdistan’da rastlanan bu tablo, ölüm makinelerinin nasıl bir felakete sahip olduğunu gösteriyor. Bu listeler maalesef bununla sınırlı kalmıyor ve söz konusu zırhlı araç yaralanmaları ve ölümleri tüm hızıyla devam ediyor.

24'Ü ÇOCUK 56 KİŞİ KATLEDİLDİ

Bu gösterdiğimiz liste sadece 2008-2022 yılları arasında Kürdistan’daki vakalara ilişkindi. Bu vakalardan toplamda 94 vaka yaşanmış, 24'ü çocuk olmak üzere 56 kişi hayatını kaybetmiş. Yine en az 22’si çocuk olmak üzere 141 kişi de yaralanmıştır. Son aylarda yine Şırnak’ın İdil ilçesinde Mihraç Miroğlu isimli 7 yaşındaki çocuk evinin önünde bisikletiyle oynarken hayatını kaybetmişti. Yine yakın zamanda Abdulgafar Dayan isimli yurttaş da polis aracısının çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Bu kadar sıklıkta bu kazaların yaşanıyor olması ve aynı coğrafyada yaşanması aslında net bir durumu gösteriyor. Türkiye’deki Kürt Sorunu ve Kürt Sorununun savaş politikalarıyla nasıl bir sebep sonuç ilişkisi içinde olduğunu da gösteriyor.

 'CEZASIZLIK UYGULANIYOR'

Zırhlı araç ölümlerini dışında da Kürt çocukları bu savaş ve çözümsüzlük politikalarında ısrar sonucu hayatını kaybediyor. Bilindiği üzere Diyarbakır'da 2019’da 5 yaşındaki zırhlı araç çarpması sonucu Efe  Tektekin hayatını kaybetmişti. Söz konusu kazadan 3 yıl sonra yeni bir keşif yapıldı ve hazırlanan raporda da Efe Tektekin’in babası asli kusurlu bulundu. Neredeyse bütün vakalarda aynı yöntemlerin uygulandığını biliyoruz. Muhammed ve Furkan kardeşler, kendi yataklarında uyurken 16 tonluk panzerin evin duvarını yıkarak katledildiği olayda da aynı yöntem uygulanmıştı. Kamuoyunda olay soğuduktan, üzerinden yıllar geçtikten sonra yeni bir rapor alınarak sürücü belgesi olmayan aracı kullanan polis memuruna 19 bin lira para cezası verilerek ertelenmişti.
Bütün bunlar bize tek bir şey gösteriyor, iktidar ve Kürt meselesinde çözümsüzlükte ısrar eden akıl bütün bu olaylarda cezasızlık politikası uyguluyor. Söz konusu hak ihlallerine sebep olan kolluk güçlerini korumaya devam ediyor. Efe Tektekin’in hayatını kaybetmesinden 15 ay önce 75 yaşındaki dedesi Mehmet Tentekin de yine zırhlı araçla hayatını kaybetmişti. Bu ülkenin neresinde bu kadar sıklıkla zırhlı araçlarla insanlar katlediliyor, yaralanıyor, bir ömür boyu uzuvlarını kaybederek engelli yaşamaya mahkum ediliyorlar. Bu durumun bu dar alanda yaşanması bile bize Kürt sorununda çözümsüzlük, çatışma politikalarında ısrarın sonuçları olarak bu acı gerçekleri ortaya çıkıyor.
Sözkonusu raporlarla ya zırhlı araçlara kusur atfedilmesi, 'kör nokta', görünmeyen nokta olarak tarif edilen ve engelli bireyleri ötekileştiren raporlar aslında birer itiraftır. Bu raporlar cezasızlık politikalarının nasıl devreye konulduğunun itirafı olarak önümüzde duruyor. 2015 yılında devreye konulan ve kamuoyunda 'İç Güvenlik Paketi' olarak da isimlendirilen düzenleme yapıldığında o dönem biz bunun bir cezasızlık politikası olduğunu ve bunun bir polis devleti yaratacağını, yeni ölümlere sebep olacağını belirtmiştik. Bu liste maalesef bizi haklı çıkardı. İhlallerin sebepleri olarak baktığımızda Kürdistan coğrafyasında 24 çocuk kendi evinde, sokağında, yatağında katledildi. Zırhlı araçların çarpması sonucu katledildi.

'BU DÖNEMİN KATLİAM SEMBOLLERİ!'

Kürtlerin belleğinde beyaz toroslar katliamların sembolü olarak yer alıyordu. Bu dönemde yine bu zırhlı Kürtlerin hafızasında yerini almış durumda. Listeyi incelerken, sınır boylarında mayın döşenmesi sebebiyle, birçok yurttaşımız hayatını, uzuvlarını kaybetti. Ancak bu artık sadece sınır hatlarında değil sınır içinde de zırhlı araçlarla katledilen, uzvunu kaybeden bir ömür engelli yaşamak zorunda kalan çocuklar, gençler gerçeği karşımıza çıkıyor. Yine Kürdistan’da çocuklar sadece zırhlı araçlarla hayatlarını kaybetmiyor, savaş ve çatışma politikalarında ısrar, çocukların öldürülmesine, yaralanmasına, çocukların şiddete maruz kalmasına sebep oluyor. Her sabah Kürdistan’da onlarca eve boş dosyalarla baskınlar yapılıyor. Düzenlenen operasyonlarda koç başı kullanılarak, özel timlerin korku yaratma isteğiyle çocukların gözlerinin içine silahlar sokularak baskınlar yapılıyor. Bu çocukların hayatında derin bir şiddete neden oluyor.

Ceylan Önkol olayından bahsetmek istiyorum. Amed’in Lice ilçesinde mezrada koyunlarını otlatırken bulduğu cismin patlaması sonucu ceylan Önkol hayatını kaybetti. Ceylan’ın gözleri hala hepimizin üzerinde. Bu olay 13 yıl önce yaşandı ve o dosyada ne oldu? Şu ana kadar hiç kimse yargılanmadı. 2014’te yaşanan bu olaydan sonra açılan dosya rafa kaldırıldı, yani zaman aşımına terk edilmiş durumda. Muhalefet bu duruma ilişkin yeterince ses çıkarmıyor. Bir çocuğun katledilmesi olayında sessizliğini koruyor, iktidar da şu aşamaya kadar sorumluluk almış değil. İktidar sorumluluk almak isterse bu sorunun kaynağı belli. Kürt Sorunu. Bu vakaların önlenmesinin temel yolu Kürt Sorununun diyalog ve müzakere ile çözülmesiyle mümkün olacaktır. Kürt meselesinin çözümü ile bu ölüm makinelerinin sokaklarda gezemeyeceğini hepimizin malumudur. Şu aşamaya kadar iktidar çözümsüzlükte ısrar ve kolluk güçlerine çıkardığı yasal zırhlarla birlikte cezasızlık politikalarında ısrar ediyor.

Bu kazalar sadece trafik kazaları değil, iktidarın tercihi ve politikasıdır aynı zamanda. Bu kazalardan hemen sonra etkin yargılama ve soruşturma yapılmamasıyla birlikte benzer durumlar ortaya çıkıyor. Bütün kazalardan sonra kaymakamlar, valiler, bakanlar devreye girerek ailelerin şikayetçi olmamasını istiyor. Etkin soruşturmanın önü kapatılıyor. Bizler bu sorunların takipçisiyiz, halkımız da gerçeği biliyor. Gösterdiğimiz liste ve listenin işaret ettiği coğrafya sorunun merkezi ve sorunun ismi olarak karşımıza çıkıyor.

Bu ölüm makineleri yaşam alanlarından uzaklaştırılması ve hiç olmaması gerekirken Kürt coğrafyasında bisiklet sürer gibi sürülüyor. O bölgede yaşayan biri olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim: bu kadar ölüm yaşanmasına rağmen tek bir milim geri adım atılmıyor. Bu zırhlı araçlar kontrolsüz olarak her yerde dolaşıyor. Biz HDP olarak bu ölüm makinelerinin şehir dışına çıkarılmasını istedik. Aynı çağrıyı STK’lar yaptı. İktidarı bir kez daha şehir içinde zırhlı araçların kullanımını yasaklamaya davet ediyoruz. Yine iktidarı cezasızlık politikalarında vaz geçmeye çağırıyoruz."