HDP ve avukatlardan HSK’ye başvuru

HDP ve Kobanê Davası avukatları, mahkemenin hukuksuzluğuna dikkat çekerek, HSK'ye başvuru yaptı.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ile Kobanê Davası avukatları, davaya bakan mahkeme heyetinin görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) başvuruda bulundu. Konuya ilişkin HSK’ye dilekçe veren avukatlar, çıkışta basına kısa bir açıklama yaptı.

'DAVA İŞKENCEYE DÖNÜŞÜYOR'

Avukatlar adına konuşan Kenan Maçoğlu, “Kobanê dosyasına bakan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne HSK müdahale etti. Mahkeme başkanı görevden alındı, heyete yeni bir üye atandı. Bununla yeni bir tutum geliştirilmeye başlandı. 2 aylık 3 aylık duruşma periyotlarına müdahale edildi. Hızlı bir şekilde davayı sonlandırma amaçları bariz bir şekilde görülüyor. Bunu protesto ettik, duruşmaya katılmama mazeretlerimizi sunduk. Mahkeme bütün taleplerimizi reddetti ve dava halen avukatsız ve sanıksız devam ediyor. Bunlar görevi kötüye kullanmak anlamına geliyor, o yüzden HSK’ya başvuruda bulunduk. Diğer illerde bulunan avukat arkadaşlarımız da aynı başvurularda bulunuyor” dedi.
Sorular üzerine “Hukuki olarak mahkemenin avukatsız ve sanıksız duruşmayı sürdürmesi mümkün değil, mahkemenin bu tutumdan vazgeçmesini bekliyoruz. Karar verecekse bizsiz karar verir ve o da suç anlamına gelir” diyen Maçoğlu, “Sağlıklı bir mahkeme sürdürülmesini, mahkemenin sanıklara işkenceye dönüşmeyecek şekilde duruşma periyotlarını belirlemesini istiyoruz” dedi.

7 BAŞLIKTA İHLALLER SIRALANDI

Başvuruda 7 başlıkta ihlallere dikkat çekilerek, “Açıklamalar”, “Savunma Hakkına Dair Genel Bilgiler”, “Yargılamanın Hakkaniyete Uygun Olması”, “Savunmasını Hazırlamak İçin Gerekli Zaman ve Kolaylıklara Sahip Olma Hakkı”, “Savunma Hakkı İhlalinin Hukuka Kesin Aykırılık Hali Olması”, “Savunma ve Adil Yargılanma Hakkını İhlal Eden Sistematik Tutumun Siyasi Saikine İlişkin Açıklama” ve “Sonuç ve Talep” başlıklarına yer verildi. Başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) maddelerine dikkat çekildi.
Dilekçede, yargılama başladığı günden bu yana iktidar ve ortakları tarafından yargıya müdahale edildiği vurgulandı.
Dilekçede, duruşma periyotları ve celse sürelerinin, yargılananlar ve avukatlarının savunma ve adil yargılanma hakkını ağır şekilde ihlal ettiği vurgulandı.
Savunma hakkının gasp edildiğinin vurgulandığı başvuruda, yargılamanın hakkaniyete aykırı olduğu belirtildi.
Dilekçede şunlar ifade edildi:
“* Gelinen aşamada duruşmaların 2 hafta sürmesi ve duruşma aralarında yalnızca 1 hafta olması nedeniyle, müvekkiller tüm günlerini adliye nezareti ve duruşma salonunda geçirmekte, cezaevine dönüşte havalandırma hakkı gibi pandemi koşullarında hayati öneme sahip haklarından mahrum kalmakta ayrıca yine duruşma trafikleri nedeniyle spor, sosyal alan ve aile görüşü gibi önemli insani ihtiyaçlardan da yararlanamamaktadır. Bir ay içerisinde 3 haftanın duruşmada geçtiği bir tempoda yargılananların bırakın 1 hafta içinde savunma hazırlaması, fiziksel ve psikolojik olarak dinlenmesi bile mümkün değilken, yargılama süreci adeta bir işkenceye dönüşmüş, cezaevi geliş- gidiş ve aralarda meydana gelen uygulamalar kötü muamele halini almıştır.
* Usuli ve hukuki olarak yargılama sürecinde bir sanığa savunma yaptırmamakla, kendisine isnat edilen suçlara karşı etkin bir savunma hazırlamasını engellemek, lehe aleyhe her türlü iddia ya da delile ulaşımdan yoksun bırakmak, atılan suçlamaları tüm boyutlarıyla anlamalarını, bunlara karşı açıklama ve cevap hakkını sağlamamak aynı anlama gelmektedir.
* Savunma makamı ve yargılananların bahsettiğimiz üzere oldukça karmaşık ve zor bir davada dosyaya giren tüm evrakları duruşma aralarındaki kısa sürede incelemesi mümkün olmadığı gibi, hayatın olağan akışı gereği aynısı yargılamayı yapan mahkeme için de geçerli olmaktadır.
* Mahkeme bugüne kadar dosyayla ilgili olarak neredeyse 81 ile yüzlerce müzekkere yazmıştır. Muhatap savcılık ve mahkemelerden dosyaya yargılananlarla ilgili veya ilgisiz yüzlerce sayfalık talimat cevap evrakı eklenmekte, ayrıca müdafiler olarak bu evraklara ve dosyadaki iddialara karşı cevap niteliğinde 108 sanığın her biri adına hazırladığımız dilekçeler dosyaya dâhil edilmektedir. Hal böyleyken, muhakeme hukuku ve yargılamanın doğası gereği dosyadaki tüm belge ve bilgilere vakıf olup, bunları değerlendirmekle görevli olan mahkemenin hakkaniyete ve usule uygun bir şekilde eksiksiz bir inceleme yapmasının 1 hafta gibi kısa sürelerde mümkün olamayacağı izahtan varestedir.
* Eksik inceleme ve değerlendirme sonucunda verilecek her hükmün kanuna aykırılık teşkil edeceği açık olup, mevcut davadaki süregelen tutum ve gidişattan bu durumun yargılananlar aleyhine sonuç doğuracağı adil olmayan bir yargılama söz konusudur.
* Müvekkiller ulusal ceza hukukumuz ve kanunumuzda tanımlanmış en ağır cezaya tabi suçlarla ve binlerce yıl hapis istemiyle yargılanmaktadır. Bu suçlara karşı ellerinde devletin ve yargı mekanizmasının, kolluk ve kamu gücünün tüm imkânları olan bir tarafa karşı, kendisiyle ilgili evraklara kendisi ulaşamayan, avukatlarıyla görüşme hakları kısıtlanan, avukatlarının hukuki yardımından ve müdafiliğinden faydalanma imkânı bırakılmayan dezavantajlı durumdaki yargılananlar arasında silahların eşitliği ilkesinin temininden bahsedilememektedir.
“Savunmasını Hazırlamak İçin Gerekli Zaman ve Kolaylıklara Sahip Olma Hakkı” başlığında, AİHS’in 6’ncı maddesinin 3’üncü fıkrasının b bendinde yer alan, sanığın savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylığa sahip olma hakkına vurgu yapıldı. Dilekçede, “Gerekli zamana sahip olma, yargılanan ve müdafi bakımından savunmanın hazırlanabilmesi amacıyla gerekli hazırlıkları yapabilecekleri süreyi ifade etmektedir."
Başvuruda, "İtiraz hakkı tanınmıyor, SEGBİS kayıtları çözülmedi" denilirken, tahkikat yapılması istendi.