KCK’den soykırım saldırılarına karşı çağrı

Soykırım saldırılarının Ankara’daki eylemle izah edilmesinin tamamen bir çarpıtma olduğunu belirten KCK, uluslararası devlet ve kurumlardan Türk devletine destek vererek Kürt soykırımı politikalarına ortak olmaması; halka ise eylem çağrısında bulundu.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik topyekun  soykırım saldırılarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

“Birkaç gündür başta faşist şef Tayyip Erdoğan olmak üzere faşist hükümet üyeleri Rojava'ya yönelik saldırı ve katliam tehditleri savurmaktaydılar. Bugün itibarıyla ise Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik kapsamlı saldırılar yapılmıştır. Bu saldırılarda insanların yanı sıra toplumsal yaşam sistemi de hedeflenmiştir. Gerçekleşen saldırılarda birçok insanın yaşamını yitirdiği, yaralandığı ve birçok yerde baraj, tesis, atölye ve çalışma yerlerinin savaş uçaklarıyla bombalandığı belirtilmektedir. Türk devletinin bu insanlık dışı saldırılarını şiddetle kınıyoruz. Herkesin bu saldırıları kınaması ve tutum sahibi olması gerekmektedir. Bu saldırılar çok açık bir soykırımdır ve insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Böyle bir suçun işlenmesi karşısında sessiz kalınamaz, buna müsaade edilemez.

TAYYİP ERDOĞAN KÜRT DÜŞMANLIĞIYLA ZEHİRLENMİŞTİR

Kürt düşmanlığı Türk devletinde ve onu yöneten AKP – MHP iktidarında içgüdüsel bir hal almıştır. Bu içgüdüyle dünyaya bakmakta, Kürtlük adına nerede bir gelişme oluyorsa oraya saldırmakta, Kürtlük adına ne varsa saldırıp yok etmeye çalışmaktadır. Bunun için hiçbir sınır, kural, yasa dinlememekte, dikkate almamaktadır. Kesinlikle bu hastalıklı bir haldir. Tayyip Erdoğan Kürt düşmanlığıyla zehirlenmiştir ve yapılan bu saldırılar bu zehrin zerk edilmesinden başka bir şey değildir. Türkiye'de demokratik siyaset ve kamuoyu büyük bir baskı altında olduğundan, yanlışları eleştirecek, doğruları ve hakikati ortaya koyacak aydın, sanatçı, gazeteciler derdest edilip susturulduğundan, AKP – MHP faşizminin hiçbir mantığa dayanmayan ve izahı mümkün olmayan zihniyeti ve politikaları doğruymuş gibi Türkiye toplumuna sunuluyor. Böyle olmadığını söylemeye çalışan herkes anında bastırılıp, derdest edilip susturulurken yedi gün yirmi dört saat savaş çığırtkanlığı yapan ve faşist politikaları öven ve doğru gören şahsiyetler televizyon programlarında dolaştırılarak konuşturuluyor. Böylece faşizmin doğruluğunun topluma kabul ettirebileceklerini, yalanlar üzerine kurulu bir baskı sistemini kurabileceklerini sanıyorlar. Fakat görüldüğü gibi Ankara'da gerçekleşen eylem AKP – MHP iktidarının ve yirmi dört saat savaş çığırtkanlığı yaparak Türkiye toplumuna faşizmi kabul ettirmeye çalışanların maskelerini düşürmüş, yalanlarını ortaya koymuştur. Bu eylem yalanlar üzerine kurulu düzeni yıktığı için bu kadar reaksiyon gösterilmiştir. Gerçekte ise savaş tek bir saniye bile durmamıştır. Bu savaşı dayatan AKP – MHP iktidarıdır. Her şeyi savaşla halledeceğini söyleyen Türk devletidir. Her gün ne kadar Kürt öldürdüklerini öve öve anlatan kendileridir. Kürt halkının yaptığı ise kendisini savunmak, soykırıma karşı direniştir. Kürt halkı faşizme, soykırıma, sömürgeciliğe teslim olmaz. Her şartta direnir ve varlığını korur. 

ANKARA’DAKİ EYLEMLE İZAH EDİLMESİ TAMAMEN BİR ÇARPITMADIR

Rojava'ya yönelik gerçekleştirilen saldırıların Ankara'daki eylemle izah edilmesi tamamen bir çarpıtma ve bahanedir. Türk devleti Rojava'yı işgal etmeyi ve Kürtleri katliam ve göçertmeyle yerlerinden ederek Rojava'yı Kürtlerin vatanı olmaktan çıkarmayı kafasına koymuştur. Türk devleti ve AKP – MHP iktidarı bu kararı vermiştir. Gerçeklik budur, bunun ötesi yalandır. Daha birkaç gün önce faşist şef Tayyip Erdoğan Rojava işgalinin bir hazırlık, zamanlama ve ortam meselesi olduğunu belirterek bunu açıkça ortaya koymuştur. Dolayısıyla yapılan saldırılar Kürt soykırımı kapsamında olmaktadır. Kürt halkı da kamuoyu da bu gerçeği iyi bilmektedir. Bu gerçeklik karşısında hiç kimsenin görmezden ve bilmezden gelme yaklaşımları kabul edilemez.

KÜRT SOYKIRIMI POLİTİKALARINA ORTAK OLUNMAMALIDIR

Şu çok açıktır ki, Türk devletinin Kürt halkına yönelik saldırıları karşısında dünya adeta sınavdan geçmektedir. Kimin ne kadar doğru ve vicdanlı olduğu, hakkaniyetin yanında durduğu bu gerçeklik karşısında ortaya koyacağı tutuma göre belirlenmektedir. Şimdiye kadar başta BM olmak üzere hiçbir resmi uluslararası kurum ve devlet Türk devletinin bu saldırılarına karşı ciddi bir eleştiri veya tutum içerisinde olmamıştır. Tam tersine doğrudan veya dolaylı olarak Türk devletinin politikalarına destek olunmuştur. Türk devleti bu desteğe dayanarak bu saldırıları yapmakta, Kürt soykırımı politikalarını yürütmektedir. Biz bir kere daha BM başta olmak üzere uluslararası kurumlara ve devletlere Türk devletinin bu saldırılarına destek vermemeleri, buna karşı açık tutum almaları çağrısında bulunuyoruz. Ne BM ve NATO ne de hiçbir devlet ve kurum Türk devletine destek vererek Kürt soykırımı politikalarına ortak olmamalıdır.

ŞİMDİYE KADAR GÖSTERİLEN TUTUMDAN DAHA BÜYÜĞÜNE ACİLEN İHTİYAÇ VARDIR

Yurtsever Kurdistan halkına ve dünyadaki tüm demokratik güçlere de şu çağrıda bulunuyoruz; Türk devletinin soykırım saldırılarına karşı şimdiye kadar sergilenen tutumdan daha büyük tutumların ortaya konulmasına acilen ihtiyaç vardır. Faşizm ancak demokratik örgütlülük ve eylemle durdurulabilir, sınırlandırılıp yıkılabilir. Görüldüğü gibi devletlerden oluşan dünya; Türk devletiyle uzlaşmakta, yaptıklarına sessiz kalmakta, destek vererek onaylamaktadır. Demokratik dünya ve kamuoyu olarak bunu kabul edemeyiz. Ortaya konulacak güçlü bir tutumla devletler ve kurumlar üzerinde de siyasi baskı kurmalı ve onları bu tutumlarından vazgeçmek zorunda bırakmalıyız. Devletler ve resmi kurumlar bu yaklaşımlarıyla meşru olarak kabul görülemezler. Bu temelde Kurdistan'da ve yurtdışında halkımız bulunduğu her yerde ayağa kalkmalı ve saldırılara karşı tepkilerini güçlü bir şekilde ortaya koymalıdır. Halklar, kadınlar, gençler, demokrasi güçleri ve tüm dostlar da Kürt halkıyla daha fazla dayanışma içerisinde olarak aktif eylem içerisinde olmalıdır.”