Soykırıma karşı mücadelede en büyük sorumluluk gençlik ve kadınlara düşüyor

KCK Yürütme Konseyi üyesi Xebat Andok, 9 Ekim komplosunun yıl dönümü vesilesiyle verdiği röportajda, Kürt halkına karşı yürütülen soykırım politikalarına karşı en büyük sorumluluğun kadınlar ve gençlere düştüğünü söyledi.

Kürt Halk Önder Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim komplosunun yıl dönümüne ilişkin konuşan KCK Yürütme Konseyi üyesi Xebat Andok, bu dönemde özellikle kadınlara ve gençlere düşen sorumluluklara dikkat çekti.


9 Ekim 1998 yılında başlayan Uluslararası Komplo’nun üzerinden 25 yıl geçtiğini hatırlatan Andok, İmralı sisteminin de komplocu güçler tarafından inşa edildiğini belirtti. 25 yıl içinde komploya karşı çok büyük mücadelelerin de yürütüldüğünü vurgulayan Andok, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Başta Rêber Apo çok büyük bir direniş sergiledi. Yine komplonun boşa çıkması için, Kürt halkının varlığını devam ettirebilmesi için amansız ve fedaice bir direniş sergilendi. Bu vesileyse Uluslararası Komplo’ya karşı kendilerini feda eden şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. Özgürlüğe ulaşana dek, şehitlerimizin hedeflerini gerçekleştirene dek direnişimizi sürdüreceğiz. Zafer çizgisi temelinde mücadelemize ve direnişimize devam edeceğiz.

Şüphesiz bu 25 yıl boyunca komploya karşı en fazla direnen, Önderliğe kalkan olan, direnişin başarıya ulaşması için en fazla mücadele edenler kadınlar ve gençlerdir. Çünkü Önderliğin gençlerle ve kadınlarla ilişkisi farklıydı. Bu iki kesimin hem işgalci güçler, hem kapitalist güçler, hem de var olan toplum tarafından esir alınmıştır. Toplumda en fazla onların özgürlüğe, özgüvene ihtiyaçları vardı. Bunu da Rêber Apo’nun çizgisinde, Rêber Apo’nun mücadelesinde gördüler. Hem kadınlar, hem gençler Önderliğin onlar için çalıştığını, onlar için nefes aldığını, onlar için mücadele ettiğini gördü. Ve bu temelde büyük bir bağlılıkla Önderlik çizgisine sahip çıktılar, fedai bir şekilde mücadele ettiler günümüze kadar da sürdürüyorlar mücadelelerini. Partinin ilk çıkışından bu yana Önderliğin gençlerle çok güçlü bir bağı var. Çünkü zaten Özgürlük Hareketi Önderlik şahsında bir gençlik hareketi olarak ortaya çıktı.

1973 yılından ele aldığımızda Önderlik o zaman 24 yaşındaydı. Önderlik ve yoldaşlarının hepsi partiyi kurduklarında çok gençti. Zaten PKK bir gençlik hareketi olarak kuruldu. Parti tarihine baktığımızda da kuruluşundan bu güne kısa bir sürede hareketimiz gençler arasında yayıldı, örgütlendi ve Kürt gençlerinin iradesi, temsilcisi oldu. Bu durum Önderliğin ve PKK’nin gençler için ne anlam ifade ettiğini ortaya koyuyor. Kürt gençlerinin bir geleceği yoktu, çünkü Kürtler, Kurdistan zaten yok sayılıyordu, inkar ediliyordu, soykırımla karşı karşıyaydılar. Kürtlerden sadece köle olmaları isteniyordu. İşgalciler Kürtler şahsında Kürt gençlerini insan olarak görmüyordu, ‘Sen Türk’sün’ diyorlardı. Bu tabi ki Kürt gençlerinin zoruna gidiyordu.

Kapitalist modernite de Kürt gençlerini köle olarak kullanmak istiyordu. Böyle bir yaklaşım içerisindeydi. Karnını doyurup, doyuramayacağı bile belli olmayan işleri Kürt gençlerine yaptırıyorlardı. Kürt gençleri, toplumuna bakıyor, büyüklerine bakıyor, kendilerine namuslu bir yaşamın sunulmadığını görüyorlar. Ne kimlikleri vardı, ne kültürleri, ne dillerini serbest kullanabiliyorlardı. Varsa yoksa büyükleri yönlerini işgalci devlete veriyorlardı. Sadece Türkleşmeyi, devlet memuru olmayı ya da işçi olmayı gençlere sunuyorlardı. Tabi ki bu da Kürt gençleri tarafından kabul edilmiyordu. Önderlik ve yoldaşları gençlere dayatılan bu onursuz yaşamı kabul etmemişlerdir ve bu temelde partiyi kurarak bir çıkış gerçekleştirmişlerdir.”

ÖZGÜR KÜRTLER TESLİM OLMUYOR

PKK’nin ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın partinin kuruluşundan bu yana ne yapıldıysa Kürt halkı için özellikle de gençler ve kadınlar için yapıldığının altını çizen Andok, “Çünkü Önderlik Kürtlerin geleceğini, bu kaderi değiştirmek istedi. Bunu da gençler şahsında yapmak istedi. Tabi ki biyolojik olarak Önderlik de, Özgürlük Hareketi de büyüdü. Ama Özgürlük Hareketi’nin karakteri Önderlik şahsında hep genç kaldı. Yani Önderlik ve Özgürlük Hareketi hep genç kaldı. Önderlik hiçbir zaman araştırmaktan, öğrenmekten kaçınmadı, yenilenmeyi asla durdurmadı. Zaten bu değişim-dönüşümlerin tamamını bu temelde geliştirdi. Her zaman cesaretli bir duruş sergiledi. Hem de tarihi bir cesaret. Hakikat neyse onu söylüyor, hakikat neyse onu yaşıyor. Düşmanın olanakları var, düşman güçlüdür, düşmanlar çoktur gibi şeyler Önderlik için hiç önemli değildi.

Hakikatin izinde olacaksın, gerçeği temsil edeceksin, gerçeği göreceksin ve gerçeği yaşayacaksın. Bunun karşısında kim durursa, kim bunun üzerinden sana saldırırsa, ne kadar güçlü olursa olsun ona boyun eğmeyeceksin, iradeli olacaksın, teslim olmayacaksın, direneceksin. Çocukluğundan bu güne kadar Önderliğin duruşu bu şekilde oldu. Yani Önderlik biyolojik olarak büyüse de ruhu genç kaldı, gençlik duruşu sergiledi, dinamizm her zaman vardı. Önderlik günümüze kadar da bu duruşunu sergiliyor. Önderliğin bu duruşu bazı sonuçlar da getirdi. Özgür Kürt duruşu ortaya çıktı, bunu sadece Kurdistan ve Kürt gençleri için söylüyoruz. Günümüzde yaşanan gerçeklikte ise, Rêber Apo artık sadece Kürt halkının önderi değil, birçok halk Önderliği liderleri olarak görüyor. Yine dünyadaki birçok kadın ve gençlik hareketleri Rêber Apo’yu önderleri olarak görüyor.

Herkes Önderliğin fikirlerinden faydalanmak istiyor. Özgürlük için, eşitlik için, kapitalist modernitenin yıkılması için kısacası sisteme karşı mücadele etmek isteyen tüm güçler, Önderliği bir dünya lideri olarak ele alıyorlar ve bu temelde Önderliğin paradigmasını rehber olarak görüyorlar. Şuan tüm işgalci işler bütün imkanlarıyla Kürt halkına saldırıyor ama bir sonuç alamıyorlar. Yine özgürlükçü Kürtleri imha etmek için işbirlikçi-ihanetçi Kürtleri de bu saldırılara ortak ediyorlar ama özgürlükçü Kürtler varlığını sürdürüyor hem de fedai bir ruhla sürdürüyor. Diğer yandan kapitalist modernite de hem İmralı sistemini sürdürüyor, hem Önder Apo’ya uygulanan ve işkence boyutuna varan tecridi sürdürüyor, hem de Kürt halkına yönelik soykırımın başarıya ulaşması için işgalci güçlere her anlamda destek veriyor.

Ama sonuca baktığımızda hakikat budur ki; özgür Kürtler vardır, mücadele ediyor, teslim olmuyor, eşit ve özgür bir yaşam için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Bu da gençlerin ve kadınların gösterdiği duruşun sonucudur. Önderliğin kadınlara, gençlere verdiği önem bu sonuçları doğurdu. Önderlik 50 yıllık mücadele tarihi boyunca her zaman gençlerle ve kadınlarla birlikte çalıştı. Öncülük rolünü kadınlara ve gençlere verdi. Her değişim-dönüşümü onlarla sağlamak istedi. Özgür Kürdün ortaya çıkması gençlerin ve kadınların mücadelesinin bir ürünüdür” diye konuştu.

KOMPLO HAREKETİMİZİ YOK ETMEK İÇİN 25 YILDIR İŞ BAŞINDA

Günümüzde de kadınlara ve gençlere çok önemli rol ve görevlerin düştüğünü vurgulayan KCK Yürütme Konseyi üyesi Xebat Andok, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bu komplo Önderliğimizi, Kürt halkını ve hareketimizi yok etmek için 25 yıldır işbaşında. Öte yandan 100 yıldır Kürt halkına yönelik soykırım politikası yürütülüyor. Önderlik, hareketimiz ve özgür Kürt şahsında, tüm kadınların, gençlerin, insanların özgürlük umudunu ortadan kaldırmak istiyorlar. Buna karşı biz de çok büyük bir direniş sergiliyoruz çünkü düşmanımız bu tasfiyeci yaklaşımından vazgeçmiyor. Bundan dolayı dönemin görev ve sorumlukları çok fazla. Kadınlar ve gençler de öncü olduğu için bu noktalarda en önemli görev ve sorumluluklar da onlara düşüyor.

Bizler mademki davamıza bağlıyız, mademki özgür, eşit bir yaşam, işgalin, soykırımın sona ermesini istiyoruz, mademki topraklarımızda namuslu, şerefli yaşamak istiyoruz o zaman başarının yolu Rêber Apo’nun sergilediği duruştan geçiyor. Bu yüzden başarıya ulaşmak isteyen gençler, Önderliğin duruşunu esas almalılar. Bunun için de Kürt gençleri sabah akşam araştırma halinde olmalılar. Nasıl bir araştırma? Önderlik ve Önderlik gerçeği üzerine bir araştırma. Çünkü Önderlik de gençti, Kürtlerin içinden çıktı, şuan yeni bir dünya yarattı ve şuan tüm kapitalist modernite güçleri onun düşmanıdır. Bu nasıl ortaya çıktı, bu insan kendini nasıl yeniden yarattı, nasıl bir tarzı, temposu var? Bunu araştırmaları lazım.

Önderlik her zaman sabırlı olmasından bahsediyor. Gençler biraz sabırsız, biran önce sonuca ulaşmak istiyorlar. Böyle bir dünya yok. Bu yüzden gençlere düşen en önemli sorumluluklardan biri kendilerini eğitmeleridir. Gençler şüphesiz eylemci olmalıdır ama güçlü eylem için de güçlü bir fikir olması gerekir. Gençler ne kadar kendilerini eğitseler, ne kadar kendilerini donatsalar, ne kadar güçlü fikirlere sahip olsalar, kapitalist modernitenin kirli sisteminden kendini ne kadar kurtarırlarsa o kadar güçlü eylemciler olurlar. Örneğin heval Rojhat ve Erdal, Ankara eyleminde bunu bir kez daha gösterdiler. Hem de sabah akşam her şeye, her yere hakimim diye böbürlenen düşmanın tam kalbinde eylem yaptılar. Önderliğin yarattığı bu gençler işgalcileri başkentlerinde, sözde en güvenli yerlerinde vurdular. Düşmanın beynine ve yüreğine korku saldılar. Bu eylem gençler tarafından gençler için yapıldı. Gençler namuslu, şerefli bir şekilde yaşasın diye, Kürt gençleri onuruyla, haysiyetiyle yaşasın diye yapıldı bu eylem.

Kürt gençleri yaşamı en iyi şekilde tahlil etmeli. Kürt gençleri dayatılan onursuz yaşama karşı ne yapacaklarsa mücadele ederek yapacaklardır. Gençler, kendilerine ne verecekler diye büyüklerinin eline bakmamalı. Gençlerin rol ve misyonlarından biri toplumu korumaktır, yeni bir toplum yaratmaktır. Bu yüzden Kürtlerin kaderi gençlerin elindedir. Kürtlerin geleceğinde gençlerin duruşu belirleyici olacaktır. Bundan dolayı gençler kendilerine düşen rol ve misyonu başkalarının üzerine atmamalıdır. Bu tarihi dönemi doğru okumalılar. Çünkü her dönemin ruhu farklıdır. Bu dönem, AKP-MHP iktidarının Kürtlerin kökünü kazımak için tüm imkanlarını savaş için seferber ettiği bir dönemdir. Demek ki dönemin şartlarını ve koşullarını tam tahlil ettiğimiz zaman, dönemin başta sona bir savaş dönemi olduğunu görürüz. Zaten düşman sabah-akşam siyasi, kültürel, ekonomik, fiziki soykırım saldırılarından bahsediyor.

Bu soykırım saldırılarının tamamı savaş çerçevesi yapılıyor. Bazıları sanki savaş yokmuş gibi, bu yaşananlar savaşın dışındaymış gibi, savaş sanki sadece belli kişilere karşıymış gibi düşünüyorlar, bu yanlış, hakikatten uzak bir anlayıştır. İşgalci Türk devleti kapitalist modernitenin ve hain-işbirlikçi Kürtlerin gücünü arkasına alarak Kürtlerin kökünü kazımak için tüm imkanlarını kullanıyor. Sadece savaşıyor. Her şeyi soykırım savaşı çerçevesindedir. Bu yüzden dönemin ruhunu iyi okumalı ve bu dönemin ruhunda savaş olduğunu görmeliyiz. Bu temelde nerede olursak olalım, fedai bir ruhla hareket etmeli ve biz de büyük bir seferberlikle tüm alanları direniş alanlarına dönüştürmeliyiz. Bu temelde Önderliğin doğru yoldaşı olmalıyız, Önderliğin fiziki özgürlüğünün sağlanması için yapılan kampanyada öncü rol ve misyonumuzu yerine getirmeliyiz. Görev ve sorumluluklarımıza sahip çıkmalıyız. 26. yıl dönümünde Uluslararası Komplo’yu tamamen yenilgiye uğratmalıyız. Bir kez daha tüm gençlere, kadınlara ve yurtsever halkımıza selamlarımızı iletiyor, başarılar diliyoruz.