Türk devletinin 17 Nisan 2022 yılında KDP öncülüğünde Güney Kurdistan'a yönelik başlattığı işgal saldırıları devam ediyor. Ankara ile Bağdat arasında 15 Ağustos'ta imzalanan "güvenlik anlaşması"nın ardından bölgeye yönelik saldırılar arttı. İnsan hakları örgütlerinin verilerine göre bu yılın başından 2024 yılının Haziran ayına kadar Türk ordusu Güney Kurdistan topraklarına 833 saldırı ve bombardıman gerçekleştirdi. İşgal saldırıları nedeniyle bölgede 500'den fazla köy boşaltılırken onlarca yurttaş katledildi. Türk devleti en son 23 Ağustos'ta Silêmanî'nin Seyîdsadiq ilçesinde gazeteciler Gulistan Tara ve Hêro Bahadîn'i SİHA saldırısıyla katletti.

Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Zeyneb Mûrad, bölgede yaşanan gelişmeleri ANF’ye değerlendirdi.

Kurdistan topraklarına yönelik saldırılara dikkat çeken Zeyneb Mûrad, "Halkımızın düşmanları, değerlerimize yönelik her türlü saldırıda bulunuyor. Rêber Apo şahsında İmralı’da uyguladıkları tecritle, yine Kurdistan dağlarına yapılan saldırılarla Kürt halkının iradesini kırmak istiyorlar. Faşist Kürt halkının diline, kültürüne, sanatına dahi tahammül edemiyor. İran, Irak ve Suriye devleti de aynı yaklaşımı gösteriyor ama buna öncülük eden Türk devletidir. Türk devleti yıllardır NATO silahlarını ve patlayıcılarını kullanmasına, ağır silahlarla saldırı yapmasına rağmen sonuç alamıyor. Neden? Çünkü Kürt halkının bir iradesi var. Bugün Kürtler, yüz yıl önceki Kürtler değil. Kürtlerin bir felsefesi var, bir paradigması var, Sayın Abdullah Öcalan'ın İmralı’da verdiği direniş var. Dolayısıyla Kürtlerin iradesini öyle kolay kıramazlar” diye konuştu.

HALKIN MESAJI NET: RÊBER APO’YA VE KURDİSTAN’A ÖZGÜRLÜK

Geçtiğimiz Cumartesi günü Frankfurt’ta yapılan Kürt festivalinde Kürt halkının güçlü bir mesaj verdiğini söyleyen Zeyneb Mûrad, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Kurdistan’ın 4 parçasından binlerce kişi festivale katılmıştı ve hep birlikte, “Öcalan’a özgürlük, Kurdistan’a özgürlük” diye haykırıyorlardı. Avrupalı dostlarımız da Kürt sorununun ve Ortadoğu’da yaşanan sorunların Sayın Öcalan’ın özgürlüğüyle çözüleceğini biliyorlar. Bundan dolayı onlar da Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü talep ediyorlar. Halkımız bu taleple alanlardadır, siyasi partiler de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli. Ulusal birliğimizi kurarak bu süreci aşabiliriz. Kurdistan topraklarına sahip çıkmak, ulusal değerlere bağlılık sadece bir partinin görevi değil. Herkesin bu sorumluluğu üstlenmesi gerekir. Kadın, erkek, genç, yaşlı, toplumun her kesiminin sorumluluk alması lazım. Bizim çağrımız daha çok partilere ve siyasi partilere yöneliktir; çünkü esas sorumluluk onlara düşüyor. Kurdistan toprakları nasıl Türk askerleri tarafından işgal edilir ve buna karşı bir duruş sergilenmez. Aslında bu büyük bir utançtır.

Türk devleti sessizlikten cesaret alarak Kurdistan topraklarında Kürt yurttaşları katlediyor. Herkesin bildiği gibi geçtiğimiz günlerde işlerini yapan iki kadın gazeteci Hêro Bahadîn ve Gülistan Tara Türk devletinin saldırıları sonucu katledildi. Yine Hewlêr’deki KNK ofisinde KNK üyesi Deniz Cevdet Bülbün, MİT tarafından katledildi. Bu saldırılara karşı artık kimsenin sessiz kalmaması lazım. Kurdistan topraklarında Kürt çocuklarının katledilmesi büyük bir trajedidir. Halkımız bu saldırılara karşı tepkisi ortaya koyuyor ama yeterli değil. Ortak ruhla bu saldırıları durdurabilir, Kurdistan topraklarında bir Kürt çocuğunun daha katledilmesini önleyebiliriz. Kurdistan Bölgesel Yönetimine de büyük sorumluluk düşüyor. Bu saldırılara karşı resmi bir duruşun olmadığını görüyoruz. Bu utanç duyulacak bir durumdur. Türk devletinin amacı Kürt halkının tüm kazanımlarını yok etmek. Herkesin gerçeği bilmesi gerekir ama maalesef buna karşı bir tavır alınmıyor. Bu, Başûrê Kurdistan için de büyük bir tehlike yaratıyor.”