‘Leyla Güven kıvılcım oldu, yayıldı!’

Marmara Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi, İmralı tecridine karşı Leyla Güven ile siyasi tutsakların sürdürdüğü açlık grevlerini selamladı.

Marmara Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a tecridin kaldırılması için 82 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in ve ülkenin dört bir yanında yayılan direnişini Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünden selamladı. Polis ablukası altında gerçekleşen eyleme, Amed Milletvekilli Dersim Dağ'ın yanı sıra HDP, DBP yöneticileri ve siyasi tutsakların aileleri katıldı. Leyla Güven’in fotoğrafının yer aldığı, “Leyla Güven haklıdır, tecrit kalkmalıdır” yazılı pankartı ve “Leyla Güven’in talebi talebimizdir”, “Tecridi kır, faşizmi parçala”, “Jin jiyan azadî”, “Barış tecrit edilemez” dövizleri taşındı. Milletvekili Dersim Dağ, Öcalan üzerinde uygulanan ağır tecride karşı bir direnişin örgütlendiğine dikkat çekti.

DAĞ: TECRİT KALKMADIĞI SÜRECE BARIŞ GELMEZ

Direnişin Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’da yayılarak büyüdüğünü kaydeden Dağ, “Bu tecrit sadece Sayın Öcalan’a uygulanmıyor. Bu tecrit Ortadoğu halklarına uygulanıyor. Bu tecrit kalkmadığı sürece bu ülkeye barış, özgürlük ve eşitlik gelmez. Sayın Öcalan şahsında Türkiye halklarına uygulanan tecrit devam ettirilmek isteniyor. Ülkeye barış özgürlük ve eşitliğin gelmesi için bu tecridin kalkması gerekiyor” dedi. 

“Leyla Güven kıvılcım oldu, yayıldı” diyerek sözlerini sürdüren Dağ, “Leyla Güven şahsında başlayan direnişi büyütmeliyiz. Bugün sadece cezaevlerinin değil, biz de dışarıda üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor” vurgusunda bulundu.

Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda 3 Şubat’ta yapılacak olan mitinge katılım çağrısı yapan Dağ, tecridin insanlık suçu olduğunun altını çizerek; bu tecridin kalması için eylemlerine devam edeceklerini kaydetti. 

‘GÖRÜŞME VE TAHLİYE BİR LÜTUF DEĞİL!’

Konuşmaların ardından Marmara Zindanları Dayanışması İnisiyatifi adına açıklamayı okuyan Bahçelievler Eşbaşkanı Özlem Noyan ise, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki mutlak tecrit sürdükçe, süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemcilerinin sayısı da her geçen gün artacağını vurguladı. İmralı’da 12 Ocak’ta gerçekleştirilen görüşmeye değinen Noyan, “Sayın Öcalan'ın kendisinden yıllar sonra haber alınması ve sağlık durumuna dair bilgi edinilmesi elbette önemlidir fakat apar topar yapılan bu görüşme kamuoyunu, zindanları ve halkımızı tatmin etmemiştir. Sayın Öcalan'a bu denli yaklaşım tecridin devamı mesajını vermektedir” dedi.

İmralı’da yapılan son görüşmenin ve tecride karşı 82 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in tahliyesinin direnişler sayesinde gerçekleştiğini kaydeden Noyan, “Bu iki gelişme Kuzey Kürdistan, Güney, Rojava ve Avrupa'daki direnişleriyle sağlanmıştır. Fakat AKP iktidarı bu iki durumu bir lütuf olarak görmemizi istemektedir. Bunun bir lütuf olmadığı, Leyla Güven'in tahliye olduğu gün yaptığı ‘direnişe devam’ açıklaması da bunun teyididir” diye konuştu. 

‘DİRENİŞE SES VERİN!’

İmralı tecridinin kırılmadığını, aksine AKP iktidarınca yeni bir evreye sokulmak istendiğine işaret eden Noyan, şunları kaydetti: “Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit sadece ona yönelik değil, Türkiye’nin her kesimi ve halklarına yöneliktir. İmralı mutlak tecridi tüm topluma yayılmıştır. İmralılaşan Türkiye gerçeği karşısında mutlak tecridin geriletilmesinin halkların üzerindeki kuşatılmışlığın kaldırılması demektir. Mevcut ekonomik çıkmazdan tutun AKP iktidarının Rojava ve genel savaş politikalarına kadar direkt mutlak tecritle bağı vardır. Bu bağlamda bizler açlık grevi eylemlerinin ve eylemcilerinin taleplerinin kabulü için tüm devrimci, demokrat kamuoyuna ve halklara çağrıda bulunuyoruz. Herkesi ve her kesimi cezaevlerinde yükselen bu direnişe ses vermeye çağırıyoruz.”

Açıklamanın ardından E-5 ‘doğru yürümek isteyen kitle polis tarafından engellendi. Bu keyfi uygulamaya karşı sloganlar ve zılgıtlar eşliğinde oturma eylemi gerçekleştiren kitle, mutlak tecrit kalkana kadar mücadelenin devam edeceğinin altını çizdi.