Maraş Katliamı’nın şifresi; devlet sırrı

Maraş Katliamı’nın üzerinden 44 yıl geçti. Asıl sorumlular açığa çıkarılıp yargılanmadı, raporlar “devlet sırrı” olarak saklandı. Dava dosyaları üzerindeki gizlilik kararı kalksa da erişim engellendi.

Maraş’ta, 19 Aralık 1978’de başlayıp 26 Aralık’ta son bulan bir katliam yapıldı. Devletin rakamlarına göre; 111 kişi katledildi, binlerce insan yaralandı, yüzlerce ev ve iş yeri talan edildi. Maraş Katliamı, Kürt-Alevilere yönelik uygulanmış sistematik bir kıyım olarak tarihe kara bir leke olarak yazıldı.

Türk ordusunun 12 Eylül 1980’deki darbesine giden sürecin başlangıcı olarak sayılan Maraş Katliamı öncesi, 12 Mart 1971 askeri muhtırasının izlerini taşıyan ve devam eden birçok siyasi çatışmanın ve de cinayetin işlendiği bir süreçti. İki darbe arasındaki yaklaşık 10 yıl boyunca çatışmalar ve katliamlar devam etti. Özellikle 78’deki Maraş Katliamı öncesi benzer iki olay daha yaşanmıştı.

ÖNCE MALATYA’DA

Bunlardan ilki 17 Nisan 1978’de yine Alevilere yönelik Malatya’daki katliamdı. Malatya’daki katliam “Hamido” lakaplı Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu’nun evine gönderilen paketteki bombayla öldürülmesinden sonra başladı. Fendoğlu’nun evinin ve sonrasında hastane önünde toplanan bin kişilik grup, Alevilere ait ve daha önceden işaretlenmiş işyerleri ile evlere saldırdı. Aynı olaylarda CHP, TÖB-DER, TÜM-DER ve Tütüncüler Derneği gibi siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin merkez binalarıyla, Gayret, Görüş, Ekspres, Baydağı, Güneş gazetelerinin matbaa ve idarehaneleri, ayrıca TEKEL ve gazete bayileri tahrip edilip ateşe verildi. Hatta şehrin merkezi su deposuna zehir katıldığı ve yaklaşık 200 kişinin zehirlenme sebebiyle hastaneye başvurduğu da iddialar arasında. 20 Nisan’a kadar devam eden saldırılarda, üçü çocuk olmak üzere 8 kişi öldürüldü, 20'si ağır olmak üzere 100 kişi yaralandı ve yaklaşık bin iş yeri tahrip edildi.

SONRA SİVAS’TA

İkincisi ise 3 Eylül 1978’deki Sivas/Alibaba Mahallesi Katliamı’ydı. Alibaba Mahallesi pazaryerinde 3 Eylül’de başlayan ve ilk etapta bir çocuk kavgası görünümünde olan olay, hızla büyüdü ve 10 kişinin ölümü, 93 kişinin yaralanmasına varan bir katliama döndü. 7 Eylül’e kadar devam eden olaylarda “Aleviler camilere saldırıyor” çağrısıyla kışkırtma yapıldığı iddiaları yer aldı. Olay, adli tutanaklara çocuk kavgası olarak değil “mezhep çatışması” olarak girdi.

MARAŞ, EN KANLISIYDI

Maraş’ta ise 19 Aralık günü Çiçek Sineması’nda Cüneyt Arkın ve Oya Aydoğan'ın başrollerini oynadıkları, yönetmenliğini de Mehmet Kılıç'ın yaptığı “Güneş Ne Zaman Doğacak?” adlı filmde bir ses bombası patlamasıyla başladı. Filmi izlemek için salonda olan Türk ırkçıları (Ülkücüler) sokağa döküldü. “Kanımız aksa da zafer İslam'ın!” sloganını adan güruh, ilk olarak CHP İl binasına saldırdı. Sonrasında şehirde yayılan “Komünistler, Allahsız Aleviler şehir suyuna zehir kattılar”, “Sinemayı komünistler bombaladı” söylentilerinin ardından Alevilerin oturduğu bir kahvehane bombalandı.  21 Aralık günü TÖB-DER üyesi iki öğretmen olan Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu katledildi. 22 Aralık’ta iki öğretmenin cenaze törenine 10 bin kişi katıldı fakat cenaze Türk ırkçıların saldırısına uğradı. MHP ve Ülkücü Gençlik Derneği taraftarları cenaze kortejine yaptıkları saldırının ardından Maraş çarşısına doğru yürüyüşe geçti. Alevi yurttaşlara ait işyerleri ataşe verildi. Burada üç kişi hayatını kaybetti.

23 Aralık’ta bu defa resmi makamlardan katliam çağrıları yapılmaya başlandı. Belediye hoparlörlerinden ve Ulucami minarelerinden “Alevi kafirler, Yörükselim’de birçok din kardeşimizi şehit ediyorlar. Allah’ını seven Müslümanlar hazır olsunlar!” çağrıları yayılmaya başladı. Bu çağrıdan sonra Alevilerin yaşadığı Yörükselim, Mağaralı, Serintepe, Yusuflar, Dumlupınar, Yenimahalle, Sakarya, İsadivanlı, Duraklı, Namık Kemal semtlerinde evlere saldırı düzenlendi. Alevilere ait evler kırmızı boyalarla işaretlendi. Evler uzun menzilli silahlarla tarandı, bombalandı ve yakıldı. Katliamda bebek, çocuk, kadın, erkek birçok Alevi katledildi. Irkçı saldırganlar, ateşli silahların yanı sıra taşlar, sopalar, keserler, baltalarla katliam yaptı.

24 Aralık’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi fakat yasak saldırganları durduramadı; 25 Aralık gece yarısı durdurulabildi.

BİLANÇOSU VE DAVA SÜRECİ

19 Aralık’ta başlayıp 25 Aralık gece yarısı durdurulan saldırılarda resmi kayıtlara göre 111 kişini hayatını kaybettiği belirtilse de görgü tanıkları çok daha fazla olduğunu dile getirdi. Binin üzerinde insan yaralandı, 552 ev ve 289 işyeri tahrip edilip yakıldı.

Katliamla ilgili olarak sıkıyönetim mahkemesi tarafında 804 kişi hakkında dava açıldı, dava 1991 yılına kadar devam etti. Sanıklardan 29’u idam, 7’si müebbet hapisle, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapisle cezalandırıldı. Daha sonra idam ve müebbet hapis cezaları dışındakilere 1/6 oranında cezai indirim uygulandı ve cezaları azaltıldı. Sıkıyönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozulup yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları da uygulanmadı.

Maraş Katliamı davasında ceza alanların cezaları da 1991’de çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle ertelendi ve daha sonra da serbest bırakıldılar. Katliamın bir numaralı sanığı olarak anılan Ökkeş Kenger de yargılanıp beraat edenler arasındaydı. Beraatın ardından soyadını Şendiller olarak değiştirdi. 1991’de Refah Partisi’nden 19. Dönem Kahramanmaraş milletvekili seçildi. Daha sonra ise Büyük Birlik Partisi’ne (BBP) geçti. 2008’e kadar BBP’de Genel Başkan Yardımcılığı yapan Şendiller, daha sonra buradan da istifa etti.

DEVLET SIRRI VE MİT RAPORU

Dönemin İçişleri Başkanı İrfan Özaydınlı katliamı araştırmak için özel bir ekip oluştursa da rapor ‘devlet sırrı’ gerekçesiyle açıklanmadı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in arşivindeki 3 Ocak 1979 tarihli raporda, MHP-MİT ilişkileri ve Maraş Katliamı ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer aldı. Gazeteciler Rıdvan Akar ve Can Dündar tarafından yayınlanan belgedeki isimler, kamuoyu ile paylaşılmadı: “CHP iktidarı devraldıktan sonra vuku bulan büyük olayların (Malatya, Sivas ve Kahramanmaraş) çıkacağına dair 1-2 ay evvelinden haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermişlerdir. Önceden haber vermek bir tarafa, olayın yaratılmasında en etkin rolü oynamışlardır. Nitekim Kahramanmaraş olayı MİT’ten .... müşterek planlamaları ile çıkarılmıştır. Türkeş oraya ......’in tavassutuyla ....’u tayin ettirerek Güney Bölgesi’ni ele geçirmiş ve Maraş olaylarını rahatlıkla tertip ettirmiştir. MİT olayın içinde olmasaydı Maraş’tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve olayın zuhur etmesine meydan vermezdi.”

MİT’in Maraş olayları devam ederken devletin bazı birimleri için hazırladığı raporda ise olayların daha çok Türk-Kürt çatışması olduğu ifade edildi: “Sağcı-solcu veya Alevi-Sünni meselesinden ziyade Türk-Kürt meselesi görünümü verdiği.” Raporda, Alevilerin çoğunluğunun Kürt olduğu belirtilerek, ülkücü kesimlerde, Kürt Alevilerin bir Kürt devleti kurma niyetinde olduğunu görüşünün hâkim olduğu da kayıtlara geçit. Aynı raporda katliamın “ülkücülerin 2-3 hafta önce MHP Maraş İl örgütünde il yöneticileri ve Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) mensuplarının katılması ise yapılan bir toplantıda planlandığı” da belirtildi.

MİT’in olaylar bittikten bir gün sonra 29 Aralık 1978’de yazılan raporunda ise ”Sağ görüşe mensup Sünni vatandaşlar, komünizmle mücadele için devletin yanında yer alan sağcıların tutuklandığını ve tutuklamaların devam etmesi halinde nahoş hadiselerin doğabileceğini söylemekte ve gözaltına alınan şahısların suçlu-suçsuz dövülmesini tasvip etmemektedir” denildi.

BOMBAYI ÖKKEŞ KENGER ATMIŞ

MİT’in 12 Eylül dosyasında Kenger’in el yazısı ifadesi de yer aldı. Kenger’in ifadesin Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) İkinci Başkanı Mustafa Kanlıdere’nin kendisine “Güneş Ne Zaman Doğacak?” filminin gösterimi sırasında sinemaya bomba atılacağını söylediğini anlattı: “Birinci başkanla görüştüğünü ve halkı kışkırtmak ve tahrik etmek için, (solcuların attığı süsü verilerek tahrip gücü az bir dinamet atılarak halkın isyanını sağlamaktı.) Bu arada 1. Başkan Ankara’ya genel merkeze gitmişti. 2. başkan dinamitin atılması için Mustafa Tecirli ve bana emir verdi. O gün saat 3’de Şekerli Camii’nden gelip almamızı söyledi. Ben de aldım.”

Aynı dönem CHP’li İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı’nın yerine İçişleri Bakanlığına getirilen Hasan Fehmi Güneş ise yaşanan olaylarda MİT parmağı olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Ben istihbarat örgütünün oradaki cinayetlere, oradaki katliama katkı yaptığını düşünüyorum, bırakın engel olmayı, MİT bizzat olaylara katkı yaptı.”

Güneş, daha sonra istifa ettirildi.

44 YILLIK GİZLİLİK KARARI

Maraş Katliamı davası dosyası, 2022’ye kadar yani 44 yıl boyunca gizlilik kararı altındaydı. Gizlilik kararı, Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 24 Şubat 2022’de verdiği kararla kaldırıldı. Davanın dosyaları ise ilk olarak Adana Sıkıyönetim Mahkemesi’nde açıldığı için Kara Kuvvetleri Komutanlığı arşivinde yer aldı. Gazete Duvar’dan Sadık Güleç’in konuştuğu avukat Seyit Sönmez, Şubat 2022’de gizlilik kararının kaldırılmasına rağmen Kara Kuvvetleri Komutanlığının taleplerini yerine getirmediğini söyledi. Yani dava dosyaları hala Kara Kuvvetleri Komutanlığı arşivinde yer alıyor.