Marmara cezaevleri: En az 7 bin 357 hak ihlali!

İHD İstanbul Şubesi, Marmara'da 39 farklı cezaevinden yapılan 326 başvuruda en az 7 bin 357 ihlal yaşandığını açıkladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Taksim’de bulunan dernek binasında “Marmara Bölgesi Hapishaneleri 2021 Yılı Hak İhlalleri Raporu” açıkladı. Toplantıya İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, avukat Davut Arslan ile yöneticileri yer aldı. Açıklanan raporda, İHD avukatları yanı sıra tutsakların avukatları, aileleri ile kendilerinin mektup, telefon, e-mail ve fax yoluyla gönderdiği hak ihlalleri başvuruları ile basın yoluyla yapılan tarama sonucu elde edilen hak ihlalleri yer aldı.

Rapora göre bir yıl içinde 39 farklı cezaevinden İHD İstanbul Şubesi’ne 326 başvuru yapıldığı belirtildi. Hak ihlallerinin tespit edildiği Marmara Bölgesi cezaevleri arasında İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi, Silivri Kampüsü’nde bulunan Kapalı Cezaevleri, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Kapalı Edirne F Tipi Kapalı, Kandıra F Tipi, Metris 2 Nolu T Tipi,  Bakırköy Kadın, Balıkesir Bandırma 1 ve 2 Nolu T Tipi, Gebze Kadın Kapalı Cezaevi, Bolu F Tipi, Maltepe 2 ve 3 Nolu L Tipi, Silivri Açık Cezaevi, Balıkesir Kepsut 1 Nolu L Tipi, Bursa H Tipi, Kırklareli E Tipi, Kocaeli 1 Nolu T Tipi ve Ümraniye E Tipi yer aldı.

Marmara Cezaevleri dışında bulunan İzmir Aliağa 2 ve 4 Nolu T Tipi, Çorum L Tipi, Manisa Akhisar T Tipi, Elazığ Yüksek Güvenlikli T Tipi, Şakran Kadın, Erzincan T Tipi, Denizli T Tipi, Antalya E Tipi, Samsun Bafra T Tipi, Ödemiş T Tipi, Patnos L Tipi, Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, Kayseri Bünyan Kadın Cezaevi, Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi,  Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi, Diyarbakır T Tipi Kapalı Cezaevi, Akhisar Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi, Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi, Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi, Konya Seydişehir T Tipi Kapalı Cezaevi ve yurtdışı hapishanelerinden (Yunanistan ve Katar) olmak üzere cezaevlerinden yanısıyan hak ihlaller yer aldı.

Buna göre rapora, Bakırköy Kadın Kapalı cezaevinden 9, Edirne F Tipi’nden 13, Kandıra F Tipi’nden 15, Balıkesir 2 Nolu Tipi’nden 18, Bandırma 2 Nolu Tipi’nden 31, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tiplerinden 64, Silivri Kampüs Cezaevlerinden 83 ve Diğer Cezaevlerinden 86 hak ihlali başvurusu yansıdı.

Raporu, İHD Başkanı Gülseren Yoleri ile avukat Davut Arslan paylaştı. Hak ihlallerini içeren başvurularının aylara göre dağılımı da raporda yer aldı. Buna göre en çok hak ihlali haziran ayında yaşandı.

7 BİN 357 İHLAL

Cezaevlerinde hak ihlallerinin artarak devam ettiği bilgisini paylaşan Yoleri, ihlallerin ağırlaştığını kaydetti. Her üç ayda bu ihlallere dikkat çekmek üzere rapor yayımladıklarını kaydeden Yoleri, “Her bir mahpusun yaptığı başvurularda her anlarının ihlallerle geçtiğini görüyoruz. Yapılan başvuruların toplamında yer alan ihlal sayısı 6 bin 222, basın yoluyla 1 bin 135 ihlal tespit ettik” dedi.

Başvuru yapanlarının 293’ünün erkek, 33’ünün kadın olduğu bilgisini paylaşan Yoleri, bu başvurularının 275’inin politik tutsaklara, 51’in ise adli tutuklulara ait olduğunu kaydetti. Raporda, darp, işkence ve kötü muamele  ile hücreye koyma başlığı altında 517 ihlalin yer aldığını kaydeden Yoleri, hastane sevklerinin iptali, revire çıkarmama, düzenli olarak kullanılan ilaçlarının verilmemesi yanı sıra çıplak arama, ağız içi arama, kafesli hücreye konulma, sağlık raporlarının verilmemesi başlıklarında binlerce ihlallerin yer aldığını belirtti.

İletişim hakları, yeterli sağlık ve temiz suya erişim hakkı ile öz bakım ihtiyacı gibi alanlarda yüzlerce ihlalin yaşandığını belirten Yoleri, “İnfazda eşitlik ilkesi alanında çok fazla ihlal yaşandı. Ağırlaştırılmış Müebbet hapis cezası verilen tutukluların havalandırmaya sadece bir saat çıkarılıyorlar. Bu duruma en az 30 mahpus maruz kaldı. Bunun yanı sıra koşullu salıvermede ‘iyi hal’ engeli ile en az 25 tutuklu karşı karşıya kaldı. En az 25 tutuklu iyi hal için ‘bağımsız koğuşlara’ zorlandı. Ayrıca adil yargılanma başlığı altında 40 ihlal yaşandı. En az 42 dilekçe vermeme ihlali yaşandı” diye paylaşımda bulundu.

Yaşanan ihlallerden ötürü en az 10 açlık grevi ve ölüm orucu ihlali yaşandığını, bu grevlerde tıbbi takip bağlamında 25 ihlalin yaşandığını, ayrıca 2 tutuklunun da taciz edildiğini, en az 1 kişi hakkında dava açıldığını, grevde bulunan tutuklulara meyve suyu, soda ve yeterli tuz ile limon verilmediğini paylaşan Yoleri, en az kantin fiyatlarının pahalı olması bağlamında en az 32 ihlalin raporda yer aldığını belirtti.

12 TUTSAK KATLEDİLDİ

Yıl içinde en az 12 tutsağın yaşamını yitirdiğini anımsatan Yoleri, ihlallerin son bulmasını istediklerini kaydetti. Daha sonra söz alan Av. Davut Arslan, raporun sonuç bölümünü paylaştı. 2021 yılının insan haklarının cezaevlerinde ayaklar altına alındığını kaydeden Arslan, birçok tutuklunun yaşamını yitirdiğini ve tutukluların hasta tutukluların olduğunu kaydetti. Arslan, yaşamını yitiren tutuklular için açılan soruşturmalar hakkında gizlilik kararı verildiğini belirtti. Tutukluların ihlallere ilişkin muhatap bulamadıklarını bu nedenle açlık grevlerine başladıklarını ifade eden Arslan, bu süreçte de binlerce ihlalin yaşandığını söyledi.

İŞKENCELERE DİKKAT ÇEKİLDİ

2021 yılının en ağır ihlalleri arasında çıplak arama, ağız için arama yanı sıra kötü muamele ve işkencenin yer aldığını paylaşan Arslan, bunlara ilişkin yapılan suç duyurusu ardından açılan davaların takipsizlik ile sonuçlandığını ve sorumluların cezalandırılmadığını kaydetti.  Tutsakların etkileşim ve iletişim haklarının da engellendiğine dikkat çeken Arslan, “Mahpuslara yönelik fiziki saldırılar, tehdit, darp, çıplak arama, baskın hücre aramaları yoluyla işkence ve kötü muamele, ırkçı ayrımcı yaklaşımlar, ölümle tehdit, hücre aramalarına gardiyanlarla birlikte polisin de girmesi, politik mahpusların bağımsızlar koğuşuna geçmeye zorlanması, askeri nizamda tek sıra halinde ayakta sayıma zorlanması, sağlık ve tedavi hakkı alanındaki ihlaller, keyfi yasak ve uygulamaları artarak devam etmiştir. Sorunlarının çözümü için muhatap bulamayan mahpuslar dayanılmaz hak ihlallerine karşı açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına girmek zorunda bırakılmıştır” dedi.

İMRALI TECRİDİ

Arslan, 2021 yılında diğer yıllara göre ihlallerin arttığına dikkat çekerek, “Bu durum mahpusun sadece sosyalleşmesini değil, sosyal dayanışma, kültürel gelişim, dışarıda olan biteni anlama, kendisini geliştirecek düşünsel araçlara ve bilgiye erişme imkanlarını da ortadan kaldırmış, mahpusu sert bir şekilde dışarıdan izole etmiş, yalnızlaştırmıştır. İmralı hapishanesinde uygulanan ağır tecrit koşulları devam etmiş, diğer hapishanelerde de tecrit uygulamaları yaygınlaştırılmıştır. Basın taraması yolu ile elde ettiğimiz verilere göre 2021 yılı içerisinde İmralı cezaevinde tutulan Abdullah Öcalan ve diğer müvekkilleri için avukatları tarafından yapılan 167 görüşme talebi sonuçsuz kalmıştır” diye konuştu.

TAHLİYELERE ENGELLEME

Hapishanelerde en çok yaşanan sorunlardan biri de tahliyesi gelmiş ya da açık cezaevine gitmesi gereken mahpusların ‘iyi hal’ değerlendirmesi adı altında bu haklarından mahrum bırakılmaları olduğuna işaret eden Arslan,  “Mahpusların örgütlü mahpusların koğuşunda kalıyor olmasının iyi halli olmadığına gerekçe olarak gösterilmesi, mahpusa gelen görüşçü, kimin para yatırdığı, okuduğu kitaplar, halay çekmesi, kutlama ya da anma yapması vb. durumlar iyi hal değerlendirmesine konu olmakta ve mahpusun tahliyesi engellenmektedir" dedi.

TECRİT TİPİ S CEZAEVLERİ

Arslan, 2021 yılının en önemli ihlalleri arasında tek kişilik hücrelerde tutma halinin olduğunu aktararak, "Buralarda oluşan, kapıların merkezi sistemle açılıp kapandığı, tuvaletle mahpusun kaldığı yerin birbirinden ayrılmadığı, ayakta sayımın dayatıldığı, mahpuslardan gardiyanlara başkan ya da abi diye hitap etmelerinin istendiği, mahpusun duvar dibinde yürümesinin istendiği yerler olan S tipi hapishanelerdir” diye kaydetti.

KANDIRA 1 NOLU F TİPİ

Raporun devamında ise başvuru yapan tutsakların başvuruları yer aldı. 7 Ocak 2021’de mektup yoluyla Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevinden İHD’ye başvuran B. Yaruk, “1977 yılında Antalya’da işlemediğim bir davada yakalanıp 36 yıla mahkûm oldum. 1991 yılında tahliye oldum. 1996 yılında bir kez daha yakalandım (Adana’da). Adana DGM’de yargılanıp idam cezasını aldım. Yargıtay’da bozulduktan sonra, cezam müebbete indi yani müebbet ceza aldım. Kısacası daha önceki davadan 16 yıl yatıp çıktım. İkinci davada da yaklaşık 24-25 yıldır yatıyorum. Kısacası yaklaşık kırk yıldır cezaevindeyim. Bu sürede birçok rahatsızlıklara yakalanıp ameliyatlar geçirdim ve halen birçok kronikleşmiş rahatsızlıklarım da devam etmektedir. Daha önce de rahatsızlıklarımla ilgili gerekli raporları da derneğinize yollamıştım" dedi.

BANDIRMA 2 NOLU T TİPİ

Bandırma 2 Tipi Cezaevinden 13 Ocak 2021’de 18 tutsak ise “Uzun zamandır bizim için hayati olan tedavi hakkımız yersiz gerekçelerle engelleniyor. Yakın bir zaman önce Adalet Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre cezaevlerinde insan onurunu aşağılayan, rencide eden herhangi bir yaklaşımın olmadığı söylendi. Ancak gerçek böyle değil. Şu an bulunduğumuz cezaevinde insan onurunu aşağılayan birçok yaklaşımlarla karşı karşıya bulunmaktayız. Çoğu zaman revir için yazmış olduğumuz dilekçelere cevap verilmezken, kimi zaman da yazmış olduğumuz dilekçelere hastalıklar detaylarıyla yazılmadığı gerekçesiyle geri getiriliyor. Bu durum doğrudan hastanın mahremiyetini hiçe saymadır” şeklindeki ihlalleri İHD ile paylaştı.

BAKIRKÖY

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde Tenzile Acar için E-mail yoluyla İHD’ye başvuruda bulunan M.A. da şunları belirtti:

“T.Acar 21 Mart 2017 tarihi itibariyle Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulmaktadır. 14 yıl 6 ay hüküm giymiştir. Kendisi hepatit B hastasıdır. Bu hastalığı şiddetli şekilde geçirmektedir. Ona rağmen cezaevinde tutulmaktadır. Yaklaşık bir senedir hastalık tüberküloz belirtileri mevcut. Kelepçe dayatması yapıldığı için hastaneye kaldırılmıyordu. Şimdilerde ise hastalığı gittikçe şiddetlendi ve hastaneye kaldırıldı. Göğsünde sıkışma, nefes almakta zorluk yasamakta ve boğazından kan gelmesi mevcut. Bu haliyle bizler tutuklunun tahliyesini istiyoruz. Cezaevi koşullarında hastalığı günden güne artmakta. Başka hastalıklara meydan bırakıyoruz. İsteğimiz hastanın tahliyesidir. Ölüme terk edilmesin. Şu anda kendisi hastalığından dolayı hastaneye gittiği her hafta tek hücrede tutuluyor. Hasta haliyle tek başına bir hücrede tutmak sağlığında korkutucu endişeler yaratıyor. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. Bu insani olmayan bir muameledir. Yaklaşık 72 gündür açlık grevindedir. Bunların son bulmasını istiyoruz. Temennimiz odur ki hasta tutsak serbest bırakılsın."