Mendillioğlu: Emeğimize sahip çıkacağız

Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkanı Dinçer Mendillioğlu, emeklerinin görünür olmasını istediklerini belirterek, tüm işçiler gibi geri dönüşüm işçilerini de 1 Mayıs’ta alanlarda olmaya, emeklerine sahip çıkmaya çağırdı.

Yeni yasaların çözüm odaklı olmadığını, ‘terörden, suçtan arındıralım’ denildiğini söyleyen Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkanı Dinçer Mendillioğlu, “Tamam, arındırsınlar. O zaman engel ne? Gerçekten sosyal devlet olarak gerekli yatırımları yapmış olsalar istinat ettikleri hiçbir şeyi görmemiş olacaklar. Bunun yerine kimliğe bakmaya, deposunu yıkmaya başlanırsa burada başka bir şey vardır” dedi. 

ANF’ye konuşan Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkanı Dinçer Mendillioğlu, 2000'li yıllarda atığın artık para etmeye başladığı dönemlerde Avrupa Birliği’ne (AB) uyum gereği birtakım yasalar getirilmeye başlandığını, hatırlatarak, süreci şöyle anlattı: “Büyük kentler göçü istememeye başladı. Buna bir çözüm de bulamayınca da yasalarla zapturapt altına almaya çalıştılar. Avrupa Birliği de bunun kılıfı olmuştu. Kağıt toplayana yasak, toplayandan alana yasak, atığı dışarı atana yasak. Ankara ve İstanbul'da deyim yerindeyse meydan muharebeleri olmaya başladı. Bu insanların tek yaptığı işti. Nasıl ki bir memur her sabah düzenli bir şekilde işe gidiyorsa atık toplayıcısı işçiler de her gün işine gidiyor. İşine de sahip çıktı, çünkü alternatifi yoktu. Ankara'da Melih Gökçek zamanında çok büyük meydan muharebeleri yaşadık hatta çok onur kırıcı şeyler de yaşadık. Sadece atık toplayıcılarına saldırı değil, aslında bir kimliğe de saldırıydı. Bir keresinde arkadaşımızı çırılçıplak soyup 'Kürt' diye hakaretlerle sokakta bırakmışlardı. Saldırının bu kadarı da olmaz. Saldırının olduğu yerde de meşru müdafaa olur. Biz de o dönem direndik, anlatmaya başladık.

EKONOMİYE VE EKOLOJİYE KAZANDIRMA

Her gün büyükşehirlerde bir insan 1 kilo 200 gram kadar çöp üretiyormuş. Bunun yüzde 30-40 kadar kısmı dönüştürülebilir atık. Her gün ped, plastik, naylon gibi doğada çözülmesi çok uzun süren atıkları atıyoruz. İnsanlar gelip zarar vermeden bizim atıklarımızı topluyorlar; hem doğayı hem ekonomiyi kurtarırken bunu nasıl uyumlu hale getirebilirizi tartışmak yerine, hemen yasaklanmalar getirildi. Madem yasaklanıyor, o zaman devlet tarafından bu atıkların toplanması gerekir ama o da yapılmıyor. Her gün binlerce ton atığı çöpe atıyorsunuz, aslında bir servet atılıyor. Her gün bunu ekonomiye ve ekolojiye kazandırmak varken neden bunu reddediyoruz. Biz de bu soruları yıllardır soruyoruz. Ne yazık ki yaşadığımız sıkıntılarla beraber bu noktaya geldik.” şeklinde konuştu.

SALDIRILARA DİRENMEK İÇİN DERNEKLEŞTİK

Gezi Direnişi döneminde dernekleştiklerini söyleyen Mendillioğlu, şöyle devam etti: “Artık bir temsiliyet şarttı. 2013'te de gelen yasaklar direniş göstermek istedik ve görülme mücadelesi vermeye başladık, çünkü bu işi yapan emekçiler var. Toplayıcıdan başlayıp geri kazanım tesislerine giren bir atık süreci var. Aslında bütün hikaye toplayıcıdan başlıyor. Bizim bir sürü anlamlar yüklediğimiz toplayıcı olmazsa o atığı kim toplayacak? Geri kazanım tesislerine bu atıklar nereden gidecek? Devlet atıkları taşıyamayacak, birileri üretecek. Nitelikli atık dediğimiz kısımları da toplama gibi bir şansları yok. En fazla 50 ya da 100 insanla çalışabilir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına da bu durumu ilettim. Bir günde bir sokağı toplayamazlar. Ayakları yere basmayan şeyler söyleniyor. Biz ise kendi ülkemizin gerçeği üzerinden bir uyum örneği sunmaya çalışıyoruz. Devlet, 'Hayır bu böyle olmaz. Böyle olacak' diyor  ve sonra yaşanılmaz/uzlaşılamaz bir tablo ortaya çıkıyor. Haliyle biz de 2013'te dernekleştik.

SALDIRILAR GİDEREK ÇİRKİNLEŞTİ

2015-2016 yıllarında ise çok çirkin saldırılar oldu. Sadece çekçek dediğimiz toplayıcı arkadaşlarımızın araçlarına el koymadılar, bulundukları barakaları yıkmaya çalıştılar. Günlerce direndik, çünkü başka seçeneğimiz yoktu. Bunun bir iş olduğunu her yerden anlatmaya çalıştık. Bize mafya, dediler. Kendi mafya örgütlerini kuruyorlar, dediler. Yetmedi, terör, dediler. Mahkemeye vermeye çalıştılar. Biz böyle değildik. Bu toplumun da bir vicdanı olduğunu düşünüyoruz. Eninde sonunda bu vicdan, bu anlayışı rededecektir. Dernekleşme ile beraber toplumda ciddi bir kamuoyu oluşturmaya başladık. Atık kağıt işleri, geri dönüşüm işleri olarak sınıfsal bir işçi kimliği de koyalım ki bunun üzerinden kendimizi var edelim, dedik. Diğer türlü  bir şeyleri karıştıran, kurcalayan insanlar olarak kalacaktık.”

NİYET DE ADIMLAR DA İYİ DEĞİL

Yeni yasaların getirildiğine dikkat çeken Mendillioğlu, durumu şöyle anlattı: “GBT, savcılıktan temiz kağıdı gibi belgeler istediler. Genel bir fişleme mi yapmaya çalışıyorlar yoksa bir model mi geliştirmeye çalışıyorlar? Model geliştirmeye çalışıyorlarsa gelip büyükşehir ve yerel belediyelere yetkiyi verirsiniz o belediyeler de bölgede çalışan emekçilerle işbirliği içinde olur. Valilik, kaymakam, İçişleri Bakanlığı gibi kurumları işin içine karıştırınca burada bir kafa karışıklığı olur. O zaman kağıt toplayıcıları nerede? Burada iyi niyet ve samimiyeti anlatsınlar. Altyapıyı, tesisleri oluşturmadan, insanların hayatına dokunmadan, ‘terörden, suçtan arındıralım’ diyorlar. Tamam, arındırsınlar, o zaman engel ne? Gerçekten sosyal devlet olarak gerekli yatırımları yapmış olsalar, istinat ettikleri hiçbir şeyi görmemiş olacaklar. Bunun yerine kimliğe bakmaya, deposunu yıkmaya başlanırsa burada başka bir şey vardır. Bu da bizi rahatsız edendir.”

1 MAYIS’TA İSTANBUL’DAYIZ

1 Mayıs’ta alanlarda olacaklarını ve taleplerini alanlarda dile getireceklerini belirten Dinçer Mendillioğlu, tüm emekçileri alanlarda buluşmaya çağırdı: “1 Mayıs’ta İstanbul'da yürüyeceğiz. Tüm işçiler gibi kağıt toplayıcı işçilerin de emeğine sahip çıkması gerekiyor. Çünkü gerçekten başka bir ülke ve emek yok. Keşke emeğin değer anlamında karşılık aldığı bir ülkede yaşıyor olabilsek. Çok kısa vadede görünmese de bizler bu hayali kurmaya devam edeceğiz. Bütün paydaşların 1 Mayıs'ını kutlar, herkesi de alanlara bekleriz.”