Oluç: Sansür Yasası Kürtlere uygulanan düşman hukukunun devamı

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "Sansür Yasası ile Kürtlere uygulanmakta olan düşman hukuku ceza hukukuna yerleştirildi" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek gündemi değerlendirdi.

Oluç'un konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:

"Maalesef ülke olarak yeni bir maden katliamıyla sarsıldık. Her şeyden önce öfkeliyiz, üzüntülüyüz. Bartın’da TTK’ya ait bir ocakta meydana gelen patlamada 41 işçi hayatını kaybetti. Bir kez daha hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyoruz. Büyük bir acı. Yine ateş düştüğü yeri yakıyor, madencilerin ocaklarına düşüyor. Eğer yasal denetimler yapılıp gerekli önlemler alınsaydı bu facia yaşanmayacaktı. Sendikaların, siyasi partilerin, sivil toplumun ve madencilerin açıklamaları da gösteriyor ki aslında ağır ve vahşi bir sömürü sistemi olduğu için böylesi katliamlar yaşanıyor.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan gitti. 'Kader planıdır bu. Şimdi soruşturma da yapıyoruz' dedi. Kader planıysa neyi soruşturuyorsunuz? Yok, ihmalleri soruşturuyorsanız neden kader planı diyorsunuz? Bu insanların inançlarını istismar etmeye, sömürmeye devam ediyorsunuz. Ortada bir kader planı yok. Bu açıkça iktidar planı. İktidarın denetimleri yeterince yapmaması nedeniyle ortaya çıkan bir  durum. 

Kader planı diyerek, bu ölümler bizim iktidarımızda her zaman olacak demiş oluyorsunuz.

Şimdi bakın bu yılın ilk 9 ayındaki iş cinayetleri raporuna göre, 1359 işçi emekçi yaşamını kaybetmiş. Kader planı mı bu? AKP iktidara geldiğinden beri en az 1890 madenci hayatını kaybetmiş. Neden? Çünkü önlemler alınmıyor, çünkü denetim yapılmıyor. Bütün bu yaşanan felaketlere rağmen son 5 yılda binin üzerinde yeni maden ruhsatı verilmiş. Denetim yapılmıyor. Türkiye Avrupa’da en fazla işçi ölümlerinin yaşandığı ülke. Çünkü küçük ve orta ölçekli işletmeler doğru dürüst denetlenmiyor. Kanuna uygun adımlar atılmıyor. Kanundaki caydırıcı tedbirler artırılmıyor. Taşeronlaştırmanın yarattığı sorunlar var, yetersiz ekipmanlarla çalışılıyor. Yani insanca ve güvenli koşullarda çalışmıyor işçiler, emekçiler. Vahşi bir sömürü düzeniyle karşı karşıya kalınıyor. Bunun sonucunda ölümler yaşanıyor.

Sayıştay raporunun gerekleri yerine getirilseydi bu katliam yaşanmayacaktı.

Madenciler sendikasız, kuralsız çalışmaya ve ölüme mahkum ediliyor: Bu iktidar planı.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

İkinci gündemimiz ekonomi. 2023 Merkezi Bütçe Kanun Teklifi Meclis'e sanırım bu öğleden sonra sunulacak. Ama öncesinde açıklama yapıldı kamuoyuna. Açıklamadaki 3 veriye değinmek istiyorum. Tabloyu bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. 2023 bütçe teklifinde bütçe geliri 3 trilyon 810 milyar olarak öngörülmüş. Gideri ne? 4 trilyon 470 milyar. Bütçe gelirinin 3 trilyon 810 milyar olması demek, 2022 bütçesinin gelirinden yüzde 115 artış olması demektir. Devlet enflasyonu budur. Yüzde 115 artış yapıyorlarsa bütçede, devlet kendi enflasyonunu ortaya koymuş demektir. TÜİK’in yalandan ortaya koyduğu yüzde 80’ler filan halkı aldatmak için açıklanmış hormonlu bilgilerdir. Bütçe verileri ortaya konuldu ve mesele anlaşılmış oldu. Peki, nereden sağlanacak bu gelir? Vergiler artırılacak. 2023 yılında büyük vergi artışları gündeme gelecek. Bu vergiler nereden artacak? Dolaylı vergiler artacak. Türkiye zaten OECD ülkeleri arasında dolaylı vergileri en yüksek olan ülkelerin başında gelmektedir. Bir kez daha dolaylı vergilerde artış olacaktır. Bu her türlü ürünün pahalanması, KDV ve ÖTV artışları anlamına gelecektir.

Her 7 TL’den 1 TL faiz giderine gidecek: Faiz lobisi iktidarda.

2022 yılı bütçesi çöküş bütçesiydi, 2023 bütçesi iktidarın veda bütçesidir.

İktidar Türkiye ekonomisini batırmaya ant içmiş.

Kur Korumalı Mevduat fakirden alıp zengine veren bir sistemdir.

Daha bugün açıklandı. DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikasına göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 7 bin 300 TL, yoksulluk sınırı 25 bin 252 TL olmuş. İşte durum bu. Yani elektrik ve doğalgaza bir yıl içinde yüzde 200’ün üzerinde zam yapmış bu iktidar. Mazot, LPG ve benzine yüzde 300’ün üzerinde zam yapmış. Ekmek başta olmak üzere yağ, süt, şeker, peynir gibi gıda ürünlerine yüzde 300’ün üzerinde zamlar yapılmış. Otobüs, uçak, tren bilet fiyatlarına yüzde 250’nin üzerinde zam yapılmış. İşte durum bu. 

SANSÜR YASASI

Geçtiğimiz hafta Meclis’te Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP oylarıyla kabul edilen sansür yasasıyla ilgili çok konuştuk ve konuşmaya devam edeceğiz. Bir iki noktayı bir kez daha belirtmiş olayım. Bu sansür yasası Anayasa’nın en az bir maddesine yani 26’ıncı maddesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin en az bir maddesine yani 10’uncu maddesine ve Türkiye’nin taraf olduğu, imzaladığı temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Bunu açıkça söyleyelim.

Seçimden önce sansür yasasıyla suçlarını örtbas etmeye çalışıyorlar. İktidar mensupları arasındaki korku ve endişeyi durdurmak için sansür yasasını hazırladılar.

HDP’lilere, Kürtlere ve muhaliflere yönelik düşman hukuku uygulamaları var bu ülkede dedik. Örnekleriyle de anlattık. Bizi duymadı toplumsal ve siyasal muhalefetin bir kesimi. Ya da bunu önemsemedi. Düşman hukuk uygulamalarını önemsemedi. Şimdi ne oldu? Bu yasayla birlikte düşman ceza hukuku sistemleşti ve ceza hukuku içine yerleştirildi. Bize yapılırken susanlar, şimdi bütün siyasal ve toplumsal muhalefetin başına geldiğinde vah vah diyorlar ama iş işten geçti. Bir kere düşman hukuku uygulamasına itiraz etmezsiniz uygulanmaya başladığında sanırsınız ki sadece HDP’lilere, kimi muhaliflere, Kürtlere uygulanır bu düşman hukuku ama herkese uygulanır hale gelir. Ve esas mesele budur. İnsan haklarını koruyan ceza hukuku terk edilmiştir. Bununla birlikte artık iktidarı korumaya dönük bir ceza hukuku anlayışı yerleştirilmiştir. Bununla adalet sağlanamaz, adil yargılama asla yapılamaz."