PKK-PAJK, 1996 Amed Zindan katliamında şehit düşenleri andı

PKK-PAJK Zindan Komitesi, 1996 yılında Amed Cezaevinde Türk devletinin gerçekleştirdiği katliamda şehit düşen 10 tutsak ve katliamı protesto etmek için bedenlerini ateşe verip şehit düşen iki devrimciyi andı.

Komite adına yapılan açıklamada 1996’daki katliamı gerçekleştiren zihniyetin bugün de zindanlarda zulüm ve baskıyı pervasızca hayata geçirdiğine şahit olunduğu ifade edilerek “Bu değerli yoldaşlarımıza layık olmanın en temel yolunun Önder Apo ve zindanlardaki direnişi sahiplenme ve bu direnişe güç vermekten geçtiğini belirtiyor, bu temelde tüm yurtsever halkımızı, demokratik kamuoyunu Önder Apo üzerindeki Mutlak tecrit ve zindanlardaki zülüm uygulamalarına karşı harekete geçmeye, direnişi büyütmeye çağırıyoruz” denildi.

Açıklamada şunlar belirtildi:

Amed zindanında düşmanın yaptığı 24 Eylül vahşeti üzerinden yıllar geçse de 10 arkadaşımıza yapılanları yoldaşları olarak unutmadık. Bunun için diyoruz ki; 24 Eylül sıcak, 24 Eylül yakıcıdır tüm tutsakların ve yoldaşlarının yüreğinde… Bundan dolayı Önderliğimiz “Biz şehitlerimizi toprağa değil yüreğimize gömüyoruz” diyor. 

1996 yılında iktidara gelen Ana-Yol faşist hükümeti her alanda Önderliğimize ve mücadelemize karşı kapsamlı saldırılar yürütmüştür. Bu saldırılardan zindan alanları da nasibini almış ve 24 Eylül 1996 tarihinde Amed Zindanında 10 yoldaşımız vahşice katledilmiştir.  Zindanda tutsak olan devrimcilerin iradelerinden başka kendilerini savunacak hiçbir şeyleri olmadığını bilerek böylesine vahşi bir saldırı geliştirilmiştir. Demirlerle, kalaslarla yoldaşlarımızın tüm bedenleri parçalanarak geliştirilen bu katliam Türk faşist devlet yapılanmasının insanlık dışı yüzünü tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.  Bu vahşete karşı yoldaşlarımızın direnişi ise Dünya devrimler tarihine altın harflerle geçecek bir düzeyi ifade etmektedir. Yoldaşlarımız dünya tarihinin en barbar gücüne karşı bilinç, inanç ve irade ile insanlık değerlerinin en büyük temsilini gerçekleştirmişlerdir.

Bu anlamda 24 Eylül her daim işlenmesi ve hatırlanması gereken onurlu bir direniş tarihimizdir.

Zindanlar hareketimizi için direniş kalesi olduğu kadar, faşist Türk Devletinin de devrimcileri her yönüyle teslim alma, sindirme, işkenceyle iradesini kırıp teslim almayı amaçladığı bir mekândır. Düşmanın 1996 yılında zindanlara yönelik politikası, devrimcilerin kendi onur ve kimliğine ihanet etmesi için itrafçılaştırma, bu olmasa bağımsızlaştırma olmuştur. Bu politikasını amansızca dayattığı yerlerden biri de Amed zindanı olmuştur.  Bu dönemde Amed zindanı düşmanın adeta ikinci sorgu ve işkence mekanlarından biridir. Burada devrimcilerin iradesini kırma, davasından vazgeçirme, teslim alma amaçlanmıştır. Buraya ilk adım atan devrimciler “Burası Diyarbakır başka bir yere benzemez’’ sözleri ile karşılanmışlardır. Bununla bireyde korku yaratmak ve bu yolla iradesini kırmak istiyorlardı. Oysa orası bizim içinde Amed zindanıydı ve başka bir yere benzemiyordu. Amed zindanı hareketimizin direniş kalesiydi. Orası hareketimizin öncüleri olan Mazlum’ların, Ferhat’ların, Kemal PİR’lerin , Sakine CANSIZ’ların direniş mekanıydı. Orası güçlü iradelerin ortaya çıktığı PKK -PAJK Militanların onurlu direniş mekanıydı. Orası 24 Eylül 1996 yılında çıplak iradeleri, ideal ve inançları dışında kendilerini koruyacak hiçbir şeyleri olmayan ve kahramanca direnen Mehmet Aslan, Rıdvan Bulut, Nimet Çakmak, Cemal Çan, Ahmet Çelik, Kadir Demir, Edip Direkçi, Sabri Gümüş, Erkan Perişan, Hakkı Tekin’lerin mekânıydı.

Bu dönemde Amed zindanında 10 yoldaşımıza yapılan bu vahşeti protesto etmek için Bayrampaşa Cezaevinde Vedat AYDEMİR ve Hamdullah ŞENGÜREN arkadaşımız aynı gün ve saatlerde sözleşircesine bedenlerini ateş topu yaparak şehitler kervanına katıldılar. Böylece 24 Eylül vahşetine karşı direnişte şehit düşen yoldaşlarımızın sayısı 12 oldu.

Yıldönümü vesilesiyle şehit düşen tüm arkadaşımızı saygı ve minnetle anıyor, onların yarım kalan hayallerini yaşamsallaştırma ve intikamlarını alma sözünü yineliyoruz. Aynı faşist zihniyetin bugün de zindanlarda zülüm ve baskıyı pervasızca hayata geçirdiğine her gün yaşananlardan tanık oluyoruz. Bu değerli yoldaşlarımıza layık olmanın en temel yolunun Önder Apo ve zindanlardaki direnişi sahiplenme ve bu direnişe güç vermekten geçtiğini belirtiyor, bu temelde tüm yurtsever halkımızı, demokratik kamuoyunu Önder Apo üzerindeki Mutlak tecrit ve zindanlardaki zülüm uygulamalarına karşı harekete geçmeye, direnişi büyütmeye çağırıyoruz.