Sancar'dan saldırılara karşı 'örgütlü mücadele' mesajı

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Toplumun her kesimine yönelen saldırıları örgütlü mücadele ile durduracağız. Kötülük düzenine son vereceğiz" dedi.

Türk devletinin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine yönelik kimyasal silah kullanımına dair görüntüleri değerlendirdiği için “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında açılan davanın ikinci duruşması İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Duruşması öncesi adliye önünde yapılan açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP milletvekilleri, TTB Merkez Konseyi üyeleri, sivil toplum örgütlerinin yanı sıra pek çok ülkeden uluslararası insan hakları örgütü temsilcileri katıldı. Açıklamada, "Şebnem Hocaya Özgürlük, TTB'ye dokunma", “Kimyasal silah insanlık suçudur” pankartı açılarak, “TTB onurumuzdur”, “Fincancı onurumuzdur”, "TTB susmadı susmayacak", “Yaşasın örgütlü mücadelemiz", "Gözaltılar tutuklamalar bizi yıldıramaz", "Susmuyoruz Korkmuyoruz hiçbir yere gitmiyoruz", "Direne, direne kazanacağız" sloganları atıldı.

'ASLA SUSMAYACAĞIZ, MEYDANI ONLARA BIRAKMAYACAĞIZ'

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) İstanbul Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, tüm baskılara rağmen Şebnem Korur Fincancı’nın yanında olduklarını belirterek, ülkede “barış ve demokrasi” diyen herkesin zindanlara atıldığını vurguladı. Bugün iktidarın “ya sev, ya terk et” anlayışı taşıdığına dikkat çeken Arslanoğlu, “Asla susmayacağız, yılmayacağız. O meydanı size bırakmayacağız” diye belirtti.

SANCAR: SAVAŞA KARŞI ÇIKANLAR HEDEFTE

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise iktidarın hukuku dizayn ederek siyaseti tasfiye etmeye çalıştığını söyledi.  Sancar, “Dün Gezi kararı onandı. Ekrem İmamoğlu hakkındaki kararın gerekçesi yayınlandı, ondan önceki gün Deniz Poyraz davasında asıl sorumluları gizleyen bir göstermelik mahkumiyet kararı verildi. TTB’ye yönelik saldırılar 12 Eylül rejimine ve onun zihniyetine dayanıyor. Bütün bunların gösterdiği bir şey var. İktidar korkuyor, iktidar halktan korkuyor, örgütlü güçlerden korkuyor, birleşik demokratik mücadeleden korkuyor. TTB’ye yönelen bu saldırı da tesadüf değil, yeni değil. 12 Eylül’e kadar geri gidebiliriz. O günden bugüne kadar sürdürülen emek, demokrasi, özgürlük mücadelesinde çok özel bir yeri var TTB’nin. Şebnem Korur Fincancı hocamızın da bu mücadeledeki yeri özel. Katkısı ve emeği herkes tarafından biliniyor” ifadelerini kullandı.

TTB’nin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dediği andan itibaren özel hedef haline geldiğini kaydeden Sancar, şöyle konuştu: “TTB’yi susturmak istiyorlar. Şimdi merkez konseyinin bütün üyelerine örgüt üyeliğinden dava açtılar. Bu oyunları sürdürecekler, öyle görünüyor. Seçim çalışmalarını da bu kötülük yöntemleriyle derinleştirmeye çalışacaklar ama karşılarında dayanışma içinde örgütlü ve güçlü bir mücadele görürlerse duracaklar. Ancak böyle bir mücadele ile durdurabiliriz.”

'KÖTÜLÜK DÜZENİNE SON VERECEĞİZ'

Yaşanan hukuksuzluğun yeni olmadığını sözlerine ekleyen Sancar, Spinoza’ın 350 yıl önce söylediği “Despotlar baskıyı ve korkuyu artırıyorlarsa halktan korktukları içindir” sözünü hatırlattı.  Sancar, “Korkmayan bir halk varsa bu despotların en büyük korkusudur. İşte biz de diyoruz ki Şebnem Korur Fincancı, dik duruşuyla korkmadığını dik duruşunu gösteriyor. TTB Merkez Konseyi ve bütün sağlık emekçileri korkmadıklarını gösteriyorlar. Burada bulunan bütün kitle örgütleri, bireyler korkmadıklarını gösteriyorlar. İşte bu iktidarı çok korkutuyor. Korkmakta haklılar. Bu çünkü bu birleşik örgütlü mücadele karşısında kaybedecekler. Bu kötülük düzenini hep birlikte değiştireceğiz, hep birlikte kazanacağız” dedi.

'SOKAKLARDA CEVAP VERECEĞİZ'

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, emeğin kırıntılarını dahi saldırılarla bastırmaya çalışan bu iktidara cevabı sokaklarda vereceklerini belirterek, “En güçlü sesi buralardan vermeye devam edeceğiz. Şebnem hocanın savunmasında dediği gibi bu ülkeye barış gelene kadar onurla direnmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
TTB 2’nci Başkanı Ali İhsan Ökten de, “utanç” tablosunun hâlâ devam ettiğini belirterek, “Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hala cezaevinde. Üç gün önce de açıldığını tesadüfen öğrendiğimiz üzere Merkez Konseyi’nin tüm üyelerine yönelik olarak ‘örgüt üyeliği’nden soruşturma açılmasıyla bu utanç büyütülerek devam ettiriliyor. Buradan da anlaşılacağı üzere tüm bu hukuksuz süreçlerin hedefi Türk Tabipleri Birliği’nin örgütsel bütünlüğüdür. Bizler, bu soruşturma dosyasının içinin boş olduğunu biliyoruz, nasıl doldurulmaya çalışılacağını da tahmin edebiliyoruz ve tekrarlıyoruz; biz hekimler üzerinden yeni bir korku iklimi yaratmanıza müsaade etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Hukuki hiçbir dayanağı olmayan bir kararla halen tutuklu bulunan Fincancı’ya ilişkin hukuksuzluğun derhal bitirilmesini isteyen Ökten, “Yaşamını insan hakları ihlalleri ve işkenceye karşı geçiren bir bilim insanının geçen hafta birçok sağlık sorunu olduğu, kamu otoritesine defalarca bildirildiği halde, ellerindeki kelepçe bir saniye dahi açılmadan, bir cezaevi nakil aracıyla Ankara’dan İstanbul’a getirilmesi, ülkemiz adına bir utanç vesikası olarak tarihe geçmiştir. Bugün, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve tabip odalarımızın örgütsel bütünlüğü ile buradayız ve Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın derhal serbest bırakılmasını ve hakkındaki suçlamaların düşürülerek beraatini bekliyoruz” dedi.