‘Sansür yasası’na karşı yapılanlar yetersiz

MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, muhalefetin ‘sansür yasası’ çıkmadan yeterli politika geliştiremediğini, Anayasa Mahkemesi’ne taşımanın da yeterli olmadığını söyledi.

MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, CHP’nin yasayı AYM’ye taşımasının bir muhalefet yöntemi olmadığını belirtti.

ANF’ye konuşan Ok, CHP, HDP ve İYİ Parti, yani iktidara muhalif partilerin, bu kanun Meclis’e gelene kadar gereğini yapmadığını söyledi. Kamuoyunun, bu kanunla beraber retweetlerin, beğenilerin, WhatsApp gruplarının artık bir suç delili olabileceğini bilmediğini savunan Ok, “Çünkü muhalefet gereken tepkiyi gerektiği zaman gösteremedi. Bir adalet yürüyüşü olacaksa bunun için olmalıydı. Meclis boykotu olacaksa bunun için olmalıydı. Kanunun geçeceği gün CHP Genel Başkanı Amerika'daydı. Bu kanun sadece gazetecileri değil HDP'yi de, CHP'yi de, İYİ Parti'yi de etkileyecek. Onlar da iktidarın resmi onayı olmadan bilgiyi yayamayacak. Bu herkes için çıktı ve bunun çok da farkında değiller. Bu açıdan son gün yaptıkları muhalefet pek de işe yaramadı. Daha öncesinde de çok büyük bir suskunluk vardı” şeklinde konuştu. 

AYM’YE BAŞVURU HUKUKİ HAKTIR

CHP’nin her zamanki gibi Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yaptığını anımsatan Ok, şöyle devam etti: “Anayasa Mahkemesi'ne başvurmak bir muhalefet yöntemi değil, hukuki bir haktır. Anayasa Mahkemesi'nden bir umut beklemek şu koşullarda çok da iyimser bir yorum olur. İptal etmesi lazım ama bunun süresi ne zaman veya karar çıksa bile çıkıp çıkmayacağı konusunda da bir garantimiz yok. İktidar açısından zaten bu kanunun seçim sürecine kadar uygulanması yeterli. Seçimden sonra bu kanunun iptali veya değişikliği konusunda bir çekinceleri olduğunu sanmıyorum. Zaten günü kurtarmak için çıkarılan bir kanun. Bu yüzden muhalefetin tüm umudu Anayasa Mahkemesi'ne bırakması ve daha önce gerekenleri yapmaması doğru bir yöntem değil.”

HERKES İÇİN GEÇERLİ YASA

Bunun herkes için geçerli bir yasa olduğunu altını çizen Ok, şunları ekledi: “Hakkari'deki Facebook kullanıcısından İstanbul'daki, Diyarbakır’daki gazeteciye kadar. Daha da geniş düşünürsek Ankara’daki siyasetçiye, barolara, meslek örgütlerine kadar herkesi etkileyecek. Maalesef gerekli ve örgütlü bir itirazı sunamadık. Bu yüzden önümüzdeki dönemde herkesin bu yargısal tacize maruz kalacağını öngörebiliriz. Şimdi oturup bu kanunu nasıl aşabileceğimizi düşünmek lazım.”