Akdeniz Belediye Eşbaşkanları Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Arslan ile Meclis Üyeleri Özgür Çağlar, Neslihan Oruç, Yakup Danış ve Hikmet Bakırhan’ın gözaltına alınıp gizli tanık ifadeleriyle tutuklanmasının ardından, 13 Ocak’ta belediye gasp edilerek kayyum atandı. Kayyum atanmasına tepki gösteren Akdeniz halkı, iradesine sahip çıkmaya devam ediyor ve her gün belediye binası önünde oturma eylemi düzenliyor.
Mersin DEM Parti Milletvekili Ali Bozan, 10 Ocak’tan bu yana yaşanan olayları ve kayyum atanmasının perde arkasını değerlendirdi.
‘HUKUK ADI ALTINDA TİYATRO OYNANDI’
Ali Bozan, öncelikle kayyumun hukuki bir boyutu olmadığını vurgulayarak, bunun sebeplerini şöyle açıkladı: “Hukuk adı altında burada aslında bir tiyatro oynandı. Meselenin hukuki hiçbir boyutu yok. Mesela belediye eşbaşkanlarımız, gizli tanığın beyanına göre, ‘örgüt talimatıyla işçi almak’la suçlanıyor. Ama şimdi gizli tanığa bunu söyletenler, bu ifadeyi verdirenler, gidip kendi bakanlıklarına sormamış. Dem Parti Akdeniz Belediyesi'ni kazandıktan sonra personel alımı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvuruyor. Ama bakanlığın izin vermemesi nedeniyle hiçbir şekilde personel alımı yapmamış. Personel alımı yapamayan bir belediye yönetimine, belediye eşbaşkanlarına örgüt talimatıyla işçi alındığı yönünde bir suçlama yöneltiliyor. Aslında bu, gizli tanığın ya gerçekte olmadığının ya da gizli tanığı kendilerinin uydurduğunun göstergesi.
Belediye eşbaşkanlarına yönelik suçlamalardan biri, katıldıkları taziyeler. Bu ülkede ne zamandan beri taziyeye katılmak, dini vecibeleri yerine getirmek suç oldu? Bunlar absürt birkaç örnek ve bu boyutuyla baktığımızda burada mesele hukuk değil, Türk Ceza Kanunu değil. Belediye Eşbaşkanlarımızdan Nuriye Arslan, daha önce beş yıl boyunca Akdeniz'de belediye meclis üyesiydi. Hoşyar Sarıyıldız, Mersin ÖHD şube eşbaşkanlığı ve sonrasında partimizin Mersin il eşbaşkanlığını yaptı. Bu arkadaşlarımızın bütün hayatları, yaptıkları bütün çalışmalar göz önünde ve açık. Bu arkadaşlarımız bugüne kadar örgüt üyesi olmadı da belediye eşbaşkanı seçildikten sonra mı örgüt üyesi oldu?”
‘HENÜZ ARALANMIŞ BİR KAPI YOK’
Ali Bozan, bir yandan devam eden ‘diyalog’ sürecine rağmen kayyum politikasının sürdürülmesine dair de değerlendirmelerde bulunarak, kayyumun bir koz olarak kullandığına dikkat çekti: “1 Ekim 2024’ten bu yana konuşulan yeni bir dönemden bahsediliyor. Ben bunun adını ‘diyalog ve müzakere için kapıların aralanması girişimi’ olarak değerlendiriyorum. Çünkü henüz aralanmış bir kapı dahi yok. Aralanmış bir kapı olmuş olsaydı, bugün Akdeniz Belediyesi'ne kayyum atanmazdı. Neden bu dönemde Akdeniz Belediyesi’ne kayyum atandı?
Sebeplerden bir tanesi, iktidar açık bir şekilde bu yeni dönemde, kayyum siyasetini Kürtler ve Kürt siyasal hareketi üzerinde bir şantaj aracı olarak kullanmak istiyor. Zaten geçtiğimiz günlerde meclis başkanı bunu açıkça itiraf etmişti ve demişti ki ‘örgüt silahları bırakırsa zaten kayyumlar olmayacak.’ Bu dahi kayyum atamalarının hukuki olmadığının açık göstergesi. Bir şantaj aracı, bir tehdit usulü olarak kullanıldığının göstergesi. Bizim belediye eşbaşkanlarımız gözaltına alındığından bu yana, sadece Kürtler değil, sadece Dem Partililer de değil, bu kentte yaşayan insanlar da bize şunu soruyor: ‘Bir yandan size el uzatıyorlar, bir yandan sizle görüşüyorlar ama bir yandan seçilmiş iradeyi gasp ediyorlar.’ Bu, çok farklı kesimlerin, farklı dünya görüşünden insanların tepkisi.”
‘BURADA BÜYÜK BİR RANT VAR’
Ali Bozan, Akdeniz ilçesinin ayrıca önemli bir konumda olduğunu vurguladı. Bu öneminden dolayı kayyum için doğrudan buranın seçildiğini belirten Bozan, şunları söyledi: “Akdeniz ilçesi, Mersin'in her anlamda kalbi denilecek bir yer. Mersin Limanı, Akdeniz ilçesinin sınırları içerisinde, serbest bölge, organize sanayi, Mersin-hali, Akdeniz ilçesinde. Ayrıca iş yerlerinin, fabrikaların, ticari alanların da çok büyük bir kısmı burada ve tarım alanlarının da çok büyük bölümü yine burada. 22 yıllık iktidarında bu ülkenin kaynaklarını yandaşlarına peşkeş çeken iktidar açısından adeta iştah kabartan bir rant var burada. Hedeflerinden bir tanesi de buradaki ekonomik ranttır. Bundan kaynaklı, bu kadar pervasız, bu kadar hukuk tanımaz bir tavır içerisine girip, bu dönemde Akdeniz Belediyesi'ne kayyım atama yolunu seçtiler. Bu kentte, yerel seçimlerde de genel seçimlerde de AKP'ye oy vermiş bir kesim yurttaş, bizi arıyor ve özelden mesaj atıyor. Bunun yanlış olduğunu, kabul edilemez olduğunu söylüyor.
‘SEÇİMDE DE USULSÜZLÜK YAPTILAR’
Kürdistan’da olduğu gibi, Akdeniz ilçesinde de yerel seçimlerde birçok hayali seçmen kayıtları bulunmuştu. Bunu hatırlattığımız Ali Bozan, doğrudan bu usulsüzlüğü yapanların kayyum tarafından müdür yapıldığını ifade ediyor: “Taşımalı seçmen işlemleri sadece Akdeniz’de yapılmamıştı, Kürdistan’ın birçok ilinde yapılmıştı ama Akdeniz'de yapılanın Kürdistan'da yapılandan bazı farkları vardı. Akdeniz ilçesinde o dönemki belediye başkanı, Akdeniz ilçe emniyet müdürü, belediyenin özel kalem müdürü ve belediyede çalışan sekiz müdürün de aralarında olduğu binlerce seçmen taşımıştı. Bir belediye başkanı, bir ilçe emniyet müdürü, özel kalem müdürü, sekiz tane müdür Toroslardan, Mezitli’den onca seçmeni neden taşır?
Bu iki sorunun iki cevabı var: Bir tanesi, beş yıl boyunca çöktükleri bu ilçenin mali kaynaklarına aynı şekilde çökmeye devam etme isteği. Diğeri de de kaybettiklerinde yaptıkları yolsuzlukların ortaya çıkması korkusu. Bundan kaynaklı, seçmen taşıdıklarını resmî belgelerle tespit ettik, isimleriyle birlikte açıkladık ve bugüne kadar hiçbir şekilde bir yalanlama gelmedi. Bizim bu ortaya koyduğumuz şeylere dair bir yalanlama gelmedi, çünkü bunlar zaten gerçekti. Geldiğimiz aşamada, o seçmen kayıtlarını Akdeniz'e taşıyan müdürlerden üç tanesi göreve getirildi. Yani kayyumun yaptığı ilk iş, seçimde sahtekarlık yapan, seçimde usulsüzlük yapan, usulsüz bir şekilde seçmen kaydını taşıyan üç kişiye şu an Akdeniz Belediyesi'ne görev vermek oldu. Sahtecilik yapan insanlar şu an müdür koltuğunda oturuyor ve Akdeniz Belediyesi'ni yönetecekler.
Son 3-4 aylık süre içerisinde, zaten ‘havuz’ medyasında Akdeniz Belediyesi çok ciddi anlamda hedef gösterildi. Akdeniz Belediyesi ile ilgili ciddi anlamda bir algı yaratılmaya çalışıldı ve algı operasyonları yapıldı. Bu bir hazırlıktı. Buradaki rantta gözü olan, bu halkın vergileriyle ödediği parada, mali kaynaklarda gözü olan kişilerin yaptıkları algı operasyonlarıydı. Bunların yerel dayanakları da var. Yerelde de bunların kolları var, merkezi anlamda da var. Merkezi anlamda olmasa, zaten İçişleri Bakanlığı kalkıp kayyum ataması yoluna gitmezdi.
2022 yılında AKP, Akdeniz Belediyesi'ni yönetiyordu. Yine Mersin'in çok merkezi bir yerinde, Akdeniz Belediyesi'ne ait bir taşınmazı satmak istediler. Ama belediye meclisinde çoğunluk kendilerinde olmadığı için bu yetkiyi alamadılar. O zaman HDP’li beş belediye meclis üyesini gözaltına aldırdılar. Beş HDP'li belediye meclis üyesi gözaltındayken, Akdeniz Belediye Meclisi'ni olağanüstü toplantıya çağırdılar ve o çok değerli taşınmazın satış yetkisini aldılar. Bu bir çete faaliyetidir. Çete dememizin sebebi şu: Bir defa o beş belediye meclis üyesiyle ilgili bir soruşturma evrakının hazırlanması gerekecek. Bunu kim yapar? Emniyet yapar. Onlarla ilgili gözaltı kararı verilmesi lazım. Bunu kim yapar? Adliye yapar, savcılık yapar, hakimler yapar. O belediye meclis üyeleri göz altındayken, belediye meclisini olağanüstü toplantıya kim çağırır? Belediye başkanı çağırır. İşte bahsettiğim tüm bu yapılanma, bir çetedir. Ve bu çete bir araya gelerek, o binanın satışını yapabilmek için o organizasyonu yaptı. Ki şunu söyleyelim, belediye meclis üyelerimiz göz altındayken belediye meclisi toplandı, çoğunluk AKP'ye geçtiği için satış yetkisini aldılar. Satış yetkisi alındıktan birkaç saat sonra belediye meclis üyelerimiz serbest bırakıldı. Burada sıradan bir kayyum ataması ya da sıradan bir rant paylaşımı söz konusu değil. Bunların tamamı resmî evraklarla, resmî belgelerle tespitli hususlar.”
‘İRADEMİZE SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Mersin DEM Parti Milletvekili Ali Bozan eylemlerine devam edeceklerini de ekleyerek şunları söyledi: “Biz her gün Akdeniz Belediyesi önünde oturma eylemi yapıyoruz. Buna devam ediyoruz. Yine akşamları mahallelerde halk toplantıları, kahve toplantıları alıyoruz. Akdeniz Belediyesi'ne bu dönemde AKP tarafından kayyum atanmış olmasının irade gaspı olduğunu gidip halka anlatıyoruz, onlarla paylaşıyoruz. Belediyeye, belediyemize, irademize, belediye eşbaşkanlarımıza hep birlikte sahip çıkmamız gerektiğini ifade ediyoruz. Önümüzdeki günlerde bu kentin dinamikleriyle bir araya geleceğiz. Bir araya gelmeye de başladık. Bizim bu kentin dinamiklerinden beklentimiz ise şu; kayyım bu kentte sokağa çıktığında insanlar ona şunu hissettirmeli: Hak etmediğin bir koltukta oturuyorsun! Akdeniz'de yaşayan halk, Dem Partili belediye eşbaşkanlarının bu belediyeyi yönetmesini istedi. Sarayın ya da İçişleri Bakanlığı'nın belirlediği, tayin ettiği bir kişinin Akdeniz Belediyesi'ni yönetmesini istemedi, istemiyor da.”