Kobanê’ye yardım götürürken Suruç'ta DAİŞ çeteleri tarafından katledilen 33 düş yolcusunun resimlerinin yanı sıra,  “Kalplerimiz adalet için atsın” yazılı pankartının açıldığı nöbette, açıklamayı Suruç katliamı yaralılarından Soner Çiçek okudu. 

Bartın Amasra TTK maden ocağında katledilen 41 işçiyi anarak sözlerine başlayan Çiçek, maden işçilerinin ailelerine sabır ve başsağlığı diledi.

Suruç Katliamı davasının açıldığı günden bu güne hukuksuzluğun hiç bitmediğini vurgulayan Çiçek, "Başka bir hukuksuzluk örneğini kamuoyuna duyurmak istiyoruz.Kırmızı bültenle arandığı dönemde tedavi olduğu gündeme gelen İlhami Balı ile ilgili çelişkili bilgiler verilmektedir. Şanlıurfa İl sağlık müdürlüğü dosyaya gönderdiği resmi yazıyla İlhami Balı’nın Konya Cihanbeyli hastanesinde tedavi gördüğünü söylemişti. Bu konu ile ilgili başka bir açıklama ise Konya il sağlık müdürlüğünden geldi. Dava dosyasına resmi yazı göndererek İlhami Balı'nın bu hastanede tedavi görmediğini söyledi. Buradan soruyoruz.  Dava dosyasına konulan bu iki resmi evraktan hangisi doğrudur? Bir birine tamamen zıt olan bu 2 bilgi ile ilgili mahkeme heyeti neden bir karar vermiyor?” dedi.

Katliam davasında alınan,” Suruç katliamının insanlığa karşı suç sayılamayacağı” yönündeki karara da tepki gösterdi. DAİŞ’in sadece 3 ayda bin saldırı yaptığına dikkat çeken Çiçek, “Uluslararası düzeyde bunca katliam yapan bir örgütün Türkiye’de yaptığı katliam neden insanlığa karşı suç sayılmıyor? Bu örgütün yaptığı katliamların insanlığa karşı suç olarak kabul edilmesi için daha kaç bin anne babanın evladını yitirmesi gerekiyor?” diye sordu. 

Suruç katliamının insanlığa karşı işlenmiş suç olarak kabul edilmesini ve ilgili yargı makamının bu yanlıştan dönmesini isteyen Çiçek, “Adalet istiyor, sorumluların açığa çıkarılarak yargılanmasını istiyoruz" vurgusunda bulundu.

Açıklamanın ardından katliamı protesto etmek için oturma eylemi yapıldı. Eylem sloganlarla son buldu.