HACI ÖMER APARTMANI SORUŞTURMASI
Mereş merkezli büyük depremde yıkılan Hacı Ömer Apartmanı ile ilgili hazırlanan iddianame, insanların nasıl göz göre göre ölüme gönderildiğini gözler önüne seriyor.
Ön bilirkişi raporu esas alınarak hazırlanan iddianamede, 69 kişiye mezar olan binanın beton kalitesinin elle ufalanacak kadar kötü olduğu, beton içerisinde bolca deniz çakılı bulunduğu, kolon, kiriş ve perde etriyelerinin yapı teknik şartnamesine uygun olmayan şekilde ve aralıkta olduğu, çoğu donatının bağlanmadığı ya da yetersiz bağlandığı için beton atımı sırasında koparak dönmüş vaziyette priz aldığı, kancaların yetersiz olduğu, gönye olmadığı, taşıyıcı çerçeve sisteminin döşeme ile tamamen farklı çalışarak depremde birbirinden ayrılmış olduğu belirtildi.
İddianamede, binanın 06. 01.1994- 06.11.1997 tarihleri arasında yapıldığı, müteahhitliğini ise din kültür öğretmeni olmasına rağmen yönetim kurulu başkanı olduğu S.S. Başak Konut Yapı Kooperatifi aracılığıyla Tevfik Tepebaşı’nın ve yine din kültür öğretmeni hocası olan ahbabı Attila Öz’ün üstlendiği dikkat çekildi.
Savcılık, “Şüphelilerin üstlenmiş oldukları görev itibariyle Kahramanmaraş'ın deprem kuşağında yer aldığını bilmemelerinin ve öngörmemelerinin mümkün olmadığı” sonucuna varmasına rağmen, Tepebaşı ve Öz’ün de aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan ayrı ayrı; 1 sanık hakkında ise ‘taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçu uyarınca ceza verilmesini istedi.
Hacı Ömer Apartmanı’nda ablasını ve yeğenini kaybeden Nursel Tanrıverdi, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Ekim’de görülecek dava öncesi ANF’ye konuştu.
Nursel Tanrıverdi, sorumluların bilinçli taksirden değil olası kastla yargılanmasını ve baş sanıklardan Tepebaşı ve Öz’ün Hacı Ömer Apartmanı davasından tutuklanmasını talep etti.
‘BİLİNÇLİ TAKSİR YETERSİZ BİR SUÇLAMA’
Depremden 1.5 yıl sonra çıkan Hacı Ömer iddianamesini eksik bulduğunu belirten Nursel Tanrıverdi, sanıklar hakkındaki bilinçli taksirin yetersiz bir suçlama olduğunu vurguladı. İddianameye göre sanıkların olası kastla yargılanması gerektiğinin altını çizen Nursel Tanrıverdi, “Sanıklar öldürdükleri kişi sayısı kadar ceza almak durumunda. Bu adamlara verilmesi gereken ceza da bu. Çünkü onlar aslında çürük evler yaparak insanları öldürdüler. Olası kast dediğimiz şey de tam olarak bu zaten” dedi.
‘MEREŞ’IN DEPREM KUŞAĞINDA OLDUĞU BİLİNİYORDU’
Binanın yapıldığı 1994 yılında Mereş’ın deprem kuşağında olduğunun bilindiğini hatırlatan Nursel Tanrıverdi, “1975 yönetmeliğinde de Maraş’ın deprem kuşağında olduğuna ve binaların doğru, düzgün yapılması gerektiğine dair uyarılar var. Zaten savcı da iddianamede sadece 1999 yönetmeliğine değil, 1975 yönetmeliğine de atıfta bulunmuş. Savcının ön bilirkişi raporunu esas alması ve daha önce de müteahhit olarak işaret ettiğimiz Atilla Öz’ün sanıklar içinde yer alması önemli bir gelişme bizim için. Diğer önemli gelişme ise 6 Şubat depremlerinde yıkılan İsias Otel ile ilgili davada olduğu gibi bizim iddianamemizde de kamu görevlileri hakkında soruşturma açılması istenmiş. Tevfik Tepebaşı ve Atilla Öz zaten Ebrar Sitesi davasında şu an tutuklu. Biz Tepebaşı ve Öz’ün Hacı Ömer Apartmanı’ndan da tutuklanmasını talep ediyoruz. Yine ölümlerde sorumluluğu olan 4 kişi hakkında kovuşturmaya yer yok kararı verilmiş. Biz aileler olarak bu karara itiraz ettik ve onların da kastla öldürmekten yargılanmasını talep ettik” dedi.
HEM DİN ÖĞRETMENİ HEM MÜTEAHHİT NASIL OLUNUR?
Tevfik Tepebaşı ve Atilla Öz’ün din kültür öğretmeni olmalarına rağmen müteahhitlik yaptıklarına dikkat çeken Nursel Tanrıverdi, “Bunlar kooperatif kuruyorlar. O kooperatif ev yapıyor. Ben de öğretmenlik yaptım. O zaman sormak lazım, Tepebaşı öğretmenlik yaparken nasıl bina dikti? Devlet memuru ikinci bir iş yapamaz, yasak, ihraç edilir. Yani geçinemediği için pazarda limon satmadı veya taksiye çıkmadı. Bu adamlar koskocaman binalar, siteler dikti. Bunun okul müdürü niye hiçbir şey yapmadı? İlçe Milli Eğitim Müdürü niye hiçbir şey yapmadı? İl Milli Eğitim Müdürü niye hiçbir şey yapmadı? Bunlara büyük bir bölge peşkeş çekilmiş. Haklarında Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili oldukları da söyleniyor. Bunların da araştırılması lazım” dedi.
‘CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİLMELERİNİ İSTEMİYORUZ!’
Adalet istediklerini ve bunun için de olası kastla öldürmekten yargılanmaları ve bu davadan tutuklanmaları gerektiğini kaydeden Nursel Tanrıverdi, “Göz göre göre ölümler geldi. Bu kişilerin cezasızlıkla ödüllendirilmesini istemiyoruz. Biz Tevfik Tepebaşı, Atilla Öz ve iddianamede adı geçen diğer sanıkların bir an önce tutuklanmalarını ve olası kastla yargılanmalarını istiyoruz” vurgusunda bulundu.