‘Tarafsızlığını yitiren AYM üyesi hâkime yapılan itiraz reddedildi’

Yargıtay Başsavcılığının kapatma davasına sonradan eklediği belgeleri ‘delil’ olarak değerlendiren AYM üyesine yaptıkları itirazı reddettiğini belirten Avukat Serhat Eren, hâkimin tarafsızlığını ve bağımsızlığını ise o nitelendirmeyle yitirdiğini anlattı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatma davasıyla ilgili reddi hâkim talebini reddetti. HDP, savunmasında daha önce mahkeme üyesi İrfan Fidan’a yönelik reddi hâkim talebinde bulunmuştu fakat açıklanan karar bu itiraza dair değil.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonlarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Av. Serhat Eren’in ANF’ye yaptığı açıklamaya göre yapılan ret, AYM üyesi Kenan Yaşar’la ilgili. Verilen 30 günlük süre ise daha sonradan dava dosyasına eklenen ve “delil” diye nitelendirilen Kürtçe ses kayıtlarının Türkçe tercümesi üzerine.

KENAN YAŞAR İLE İLGİLİ İTİRAZA RET GELDİ

Avukat Serhat Eren, AYM’nin ilk olarak bu kararın yeni bir reddi hâkim olduğunu açıkladı. Eren, şunları söyledi: “Biz ilk itirazı savcı, başsavcı vekili ve başsavcı olduğu dönemlerde HDP ve HDP üyeleriyle ilgili açılmış soruşturmaların 49’unda imzası bulunan, AYM üyesi İrfan Fidan’a dair yapmıştık. Fakat Anayasa Mahkemesi bunu reddetti. Anayasa Mahkemesi'nin açıklamış olduğu yeni reddi hâkim talebi ise yine AYM üyesi Kenan Yaşar’a dair yapmış olduğumuz itirazdı.”

SÜREÇ BİTTİKTEN SONRA DELİL OLARAK SUNULAMAZ

Avukat Eren yapılan itirazın gerekçesini ise şöyle anlattı: “İlk olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı iddianamesini hazırlamış, Anayasa Mahkemesi’ne sunmuş, Anayasa Mahkemesi de iddianameyi geri çevirmişti. Akabinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yeni bir iddianame daha hazırlayıp Anayasa Mahkemesi'ne sundu. Biz de açılmış olan davaya ilişkin ön ve yazılı savunmamızı yaptık. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da yazılı olarak mütalaasını verdi.

Bütün bu süreçler tüketildikten sonra Adıyaman ve Ankara savcılıkları, Behçet Yıldırım ile Semra Güzel dosyasındaki bir takım belge, bilgi ve ses kayıtlarını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na gönderdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da bu yazı ve ekleri soruşturma dosyasına ekleyerek Anayasa Mahkemesi’ne delil olarak yolladı. Üstelik yeni bir delilmiş gibi gönderdi. Biz işte tam da buna itiraz ettik. Bunların delil olamayacağını söyledik. Çünkü bunların Semra Güzel'in henüz HDP üyesi ve vekili olmadığı ve çözüm süreci döneminde çekilmiş resimler olduğunu belirttik. Ayrıca oradaki ses kayıtlarının da 90’lı yıllara ait olduğunu söyledik. Ayrıca bunların yazılı savunma ve mütalaa süreci tüketildikten sonra ‘delil’ olarak dosyaya gönderilemeyeceğini de iddia ettik.”

BU ‘DELİLLER’ ZATEN VARDI

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Avukat Serhat Eren, bu delilerin neden daha sonradan eklenemeyeceğini de şu şekilde açıkladı: “Bu iddianame hazırlanırken bahsi geçen ‘deliller’ zaten vardı. Semra Güzel'le ilgili soruşturma dosyası 2017 yılında zaten açılmıştı. Bunlar HDP kapatma davası iddianamesi hazırlarken de vardı ama o dönemde iddianameye konu edilmemişti. İddianame de o şekli ile Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildi. Deliller süreci tüketildi, biz savunmamızı yaptık, savcılık mütalaasını sundu. Sonra bu deliller sanki ‘yeni bir delilmiş’ gibi tekrar Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi. Hâlbuki davasız yargılama olmaz.

Eğer iddianamede belirtilmemiş bir fiil varsa belirtilmeyen eylemlerle ilgili mahkeme karar veremez. Semra Güzel dosyasındaki soruşturma, iddianamede belirtilmiş eylemler değil. Dolayısıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bunları eğer değerlendirmek istiyorsa yeni bir iddianame tanzim etmeli. Bu yeni iddianameyi Anayasa Mahkemesi'ne göndermeli. Yeni iddianame hazırlamıyorsa bunları yeni bir delil gibi sunamaz. Ek iddianame yazılması için de iddianamenin verildiği tarihten sonra yeni delillerin ortaya çıkması lazım. Bu koşullarda sunulan ek, ne yeni delil ne de yeni iddianame niteliği taşımıyor. ”

HÂKİM TARAFSIZLIĞINI YİTİRMİŞTİR

Avukat Eren’in dikkat çektiği başka bir konu ise AYM’nin HDP’ye bu ekleri sunarken en başta hukuki bir isimle nitelendirmemesi. Daha sonra açıklama istediklerinde ise AYM üyesi Kenan Yaşar’ın hüküm vermiş gibi bir yanıt yollaması. Avukat Eren şunları belirtti: “Bu soruşturma dosyasını, yani ek yazı ve bilgileri Anayasa Mahkemesi bize tebliğ etti. Ama Anayasa Mahkemesi bize bunu tebliğ ederken bunların ek delil olduğuyla ilgili hiçbir ibare yoktu. Bize tebliğ edilen bu ses kayıtları ve soruşturma dosyasının hukukta bir adının olması lazım. Bu bir delil midir? Bu bir ek delil midir? Anayasa Mahkemesi’nin bir tanımla yollaması gerekiyordu. Fakat Anayasa Mahkemesi’nin bize ilk tebliğ ettiği şekilde bunların hukukta yeri yoktu. Biz de elbette bunun hukuktaki adını sorduk.

Anayasa Mahkemesi üyelerinden biri olan Kenan Yaşar da cevaben şunu söylemişti: ‘Gönderilen bu yazı ve ekler bir delil niteliğindedir.’ Yaşar, burada suçun gerçekleşmiş olduğuna delalet edecek ‘delil’ diye bir nitelendirme yapmıştı. Biz de dedik ki bir Anayasa Mahkemesi üyesi, hukuken delil olarak değerlendirilmeyecek yazı ve ekleri için ‘yeni delil’ tanımı yapıyorsa aslında dosyanın esasına ilişkin de görüş bildirmiş oluyor.

Bu da hâkimin bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş olduğu anlamına gelir. Çünkü henüz Anayasa Mahkemesi bunların delil olup olmadığına bir karar vermeden direkt bir üyenin bunları ‘delil’ olarak nitelendirmiş olması hukuka uygun değil. Bu nedenle bu hâkimin çekilmesi gerektiğini talep ettik. Anayasa Mahkemesi ise bu talebimizi reddetti.”

TÜRKÇE TERCÜMELERİ İNCELEYECEĞİZ

Verilen sürenin ise, bahsi geçen ses kayıtlarının Kürtçeden Türkçeye çevrilmesinin kendileri tarafından incelenmesine dair olduğunu ifade eden Avukat Serhat Eren son olarak şunları ekledi: “Anayasa Mahkemesi sunulan Kürtçe ses kayıtlarının Türkçeye çevrilmesi için bunları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına geri gönderdi. Muhtemelen bu tercümeler bitti ve Anayasa Mahkemesi de bize tebliğ ettikten sonra diyecek ki ‘Bir ay içerisinde tercümeye usul ve hukuksal boyutuyla varsa itirazlarınızı yapın.’

Tabii şunu da belirtmek gerekiyor. Bize şu an için gelen resmî bir tebligat yok. Dolayısıyla biz de basından takip ettiğimiz kadarıyla bu yorumu yapıyoruz. Resmî tebligat yapıldıktan sonra ara kararda neyle ilgili bize süre verdiğini de öğrenmiş olacağız.”