HDP Milletvekilleri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrite karşı Adalet Bakanlığı önünde sürekli dönüşümlü eylem başlattı. 21 aydır kendisinden haber alınamadığı için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sağlığından tüm Kürt halkının endişe duyduğuna dikkat çeken milletvekilleri, uygulanan tecritin hem ulusal hem de uluslararası mevzuatlara aykırı olduğunu belirtti. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, başlattıkları eyleme ilişkin ANF’ye konuştu. 

İMRALI’DAKİ İSTİSNA REJİM ORTADAN KALDIRILMALI

Yaklaşık iki yıldır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile hiçbir şekilde görüştürülmediğini ifade eden Koçyiğit, sağlığı ile ilgili endişe duyduklarını kaydetti: “Ailenin ve avukatların başvuruları olumsuz yanıtlanıyor. Eş genel başkanlarımızın ve biz milletvekillerinin yaptığı başvurulara hali hazırda hiçbir yanıt verilmiş değil. Kamuoyuna da yansıdığı gibi Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT)’nin İmralı Adasını ziyaret ettiği ama Sayın Öcalan’ın görüşe çıkmadığına dair teyitli olmayan bir duyumumuz var. Bütün bunları doğrulatabileceğimiz, kamuoyunu rahatlatacak bütün olanaklardan yoksunuz. Bizim Sayın Öcalan’ın sağlığı ile ilgili ciddi endişelerimiz var. Bu nedenle bir an evvel tecritin kalkması ve Sayın Öcalan’ın sağlığına dair kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamanın kendi avukatları ya da ailesi tarafından yapılması gerekiyor.”

Tecriti, bir işkence yöntemi ve zamana yayılmış bir idam fermanı olarak değerlendiren Koçyiğit;  “Hem ulusal mecrada hem uluslararası mevzuatta tecrit, bir insanlık suçudur, tecrit bir işkencedir. Biz bu işkenceye daha fazla sessiz kalınmaması gerektiğini, bunun daha fazla zamana yayılarak devam ettirilen bu idam fermanının uygulanmasından bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Adalet Bakanlığına ve AKP hükümetine, Türkiye Cumhuriyetine eğer kendi yasalarıyla sınırlı bir devlet olarak görüyorsa o zaman yasaların gereğini yapması gerekiyor. Bu bir lütuf değil, bu bir ihsan değil, bu Türkiye’deki tüm mahpuslara tanınması gereken bir haktır. İmralı’da uygulanan bu istisna rejimin, tecrit rejiminin ortadan kaldırılması, ülkenin demokratikleşmesi için de çok önemli” şeklinde konuştu. 

TECRİT TÜRKİYE’NİN HER YERİNİ KAPLADI

Türkiye’nin demokratiklemesi için atılacak en büyük adımın tecrite son verilmesi olduğunu kaydeden Sezai Temelli ise “Türkiye’nin en önemli sorunları, adalet, hukuk, savaş ve Kürt meselesi sorunudur. Bütün bunları alt alta koyduğunuzda Türkiye çok ciddi, derin bir kriz içinde. Bu derin krizden de çıkış yolu bulamıyor. Oysa bir çıkış yolu var; çıkış, her şeyden önce tecritin sonlandırılmasından geçiyor. Biz de bu yüzden ısrarla, tecritin sonlandırılması için mücadele veriyoruz. İlk adım olarak da Sayın Öcalan’ın avukatlarının bir an önce kendisiyle görüşmesini istiyoruz. Bu konuda da bir sürü girişimimiz var. Hem hukuk zemininde hem eylemlilikler olarak bunları gerçekleştiriyoruz” dedi. 

Polis ablukasına da değinen Temelli, İmralı’da başlayan tecritin tüm sokaklara yayıldığını da şu sözlerle anlattı: “Bugün de Adalet Bakanlığı önünde sürekli dönüşümlü bir eylem başlattık. Vekiller olarak bir araya geldik ve ilk açıklamamızı yaptık. Bu her gün tekrarlanacak, tecrite karşı bir mücadele nöbeti olarak sürecek. Tabi şunu bir kez daha gördük ki aslında tecrit Türkiye’nin her yerini kaplamış durumda. Tıpkı İstanbul Adalet Nöbetinde olduğu gibi bugün Ankara’da da ablukaya alındık. İnanılmaz telaşlı, korkak, en ufak demokratik hakkın kullanılmasına bile tahammülü olmayan bir iktidarın kolluk gücü adeta paralmiliter güç edasıyla, tecriti Türkiye’nin bütün sokaklarına taşımış durumda. Basın mensuplarına çok zor izin verdiler ve açıklamamızı yaptık. Sonra yeniden gazetecileri uzaklaştırdılar.”