Tutuklu HDP vekillerinden 'Öcalan' çağrısı

Tutuklu HDP eş başkan ve vekilleri, İmralı'ya bir heyetin gitmesini ve uluslararası kurumların tecride sessiz kalmamasını istedi. Halka da seslenilen açıklamada, "Barış ve çözüm isteyenlerin bu konuya duyarsız kalmaları beklenemez" denildi.

Cezaevlerinde tutulan HDP eş başkanları ve milletvekilleri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride ilişkin ortak bir açıklama gönderdi.

'BU KAYGILAR YERSİZ DEĞİL...'

Açıklama şöyle:

"İmralı'da bulunan Sayın Abdullah Öcalan'ın sağlık ve güvenlik koşulları ile ilgili kaygıların arttığı günleri yaşıyoruz. 5 Nisan 2015'te, bundan yaklaşık 2.5 yıl önce başlatılan ağır tecrit, 11 Eylül 2016'da ailesinden bir kişi ile bayram görüşü yaptırılmasına kadar sürmüştür. O günden bu yana 1 yılı aşkın bir süre geçmiş ve ne ailesinden ne de avukatlardan herhangi bir kimse görüş yapamamıştır.

AKP hükümetleri avukatlarının görüşme taleplerini şu ana kadar 670 kez reddetmiştir. Aile görüşü yaptırılmamaktadır. Sayın Öcalan herhangi bir hükümlü değildir. Kürt halkı kendisinin sağlık durumunu birinci elden, yani kendisinden duymak ve öğrenmek beklentisindedir. Bu tecrit politikası insanlarımızda ciddi kaygılar yaratmaktadır. Üstelik bu kaygılar yersiz de değildir. Kürt halkının her türlü hakkının yok sayıldığı, gasp edildiği koşullarda Sayın Öcalan'ın sağlık ve güvenlik koşulları ile ilgili yapılan savcı açıklamaları güven verici ve inandırıcı değildir.

TALEPLER

I. Her geçen gün endişelerin arttığı ve beklentilerin yükseldiği bir dönemi yaşıyoruz. İktidardan ve devlet kurumlarından tecridi sona erdirecek gerekli tavrın ve ciddiyetin sergilenmesini bekliyoruz. Bir an evvel adım atılmalıdır.

II. Tecrit politikası gerginlik, kutuplaşma ve çatışma demektir; Kürt halkına yönelik bölgesel düşmanlık demektir, Kürt ile ilgili her şeyin karşısında olmak demektir. Ama sadece bu da değildir. Sayın Öcalan’ın Dolmabahçe Mutabakatı için hazırlamış olduğu 10 maddelik deklarasyondaki Türkiye’nin demokratikleşmesi maddelerine; bu coğrafyada yaşayan tüm halkların, inançların ve kültürlerin eşit bir biçimde birarada yaşaması anlayışının da karşısında olmak demektir.

Demokratik kamuoyundan ve halkımızdan konuya sahip çıkmalarını bekliyoruz. Çünkü Sayın Öcalan, barışın ve çözümün gerçekleşmesi için aklıyla, fikriyle, önerileriyle ve tüm varlığıyla son derece ciddi katkılar yapmış olan; önümüzdeki dönemde de hem bölgesel hem yerel düzeyde barışçı ve demokratik adımlarla sorunların çözüme ulaşmasını sağlayacak önemli bir kişiliktir. Barış ve çözüm isteyenlerin bu konuya duyarsız kalmaları beklenemez.

III. Başta CPT olmak üzere konuyla ilgili uluslararası kurum ve kuruluşlara çağrı yapıyoruz: Bu hukuksuzluk karşısında suskun kalmayın.

IV. Meclis’e çağrı yapıyoruz: İçerde eşit haklara sahip özgür yurttaşlar olarak barış içinde yaşamanın; dışarıda Kürt halkıyla ekonomik, sosyal, kültürel, ticari ve diplomatik ilişkilerin geliştirildiği bir ortamda, el ele yaşamanın da anahtarı Sayın Öcalan’dadır. Meclis bu konuda aktif, barışçı ve demokratik bir tutum geliştirmek istiyorsa adım atmalı, siyasi partiler büyük barış ve çözüm girişiminin sahibi ve yöneticisi olmalıdır.

İmralı Adası'na aile, avukat veya siyasi bir heyet bir an önce gitmelidir. Bu gerçekleşmeden yapılacak hiçbir açıklama bizleri ve halklarımızı tatmin etmeyecek, kaygılar asla azalmayacak gittikçe derinleşecektir. İnsanlık dışı tecrit acilen sonlandırılmalıdır."

Açıklamayı yapan eş başkan ve vekiller:

Selahattin Demirtaş – Edirne Cezaevi

Figen Yüksekdağ – Kandıra Cezaevi

İdris Baluken – Sincan Cezaevi

Çağlar Demirel – Kandıra Cezaevi

Selma Irmak – Kandıra Cezaevi

Gülser Yıldırım – Kandıra Cezaevi

Burcu Çelik – Sincan Cezaevi

Abdullah Zeydan – Edirne Cezaevi

Ferhat Encü – Kandıra Cezaevi