Yemeksepeti işçileri: Gemileri yaktık geri dönüş yok!

Şirket yönetiminin işten atma, haklarında tutanak tutma tehditlerine rağmen Yemeksepeti işçileri, sefalet ücreti dayatması ve sendikasızlaştırma politikasına karşı “Gemileri yaktık geri dönüş yok” diyor.

Yüzde 17’lik zam dayatmasına ve hileyle sendikasızlaştırma politikalarına karşı Yemeksepeti işçilerinin direnişi 9’uncu gününde sürüyor.

Nakliyat-İş, Umut-Sen ve TEHİS sendikaları öncülüğünde direnen işçiler, yağmur, soğuk demeden motorlarına binip konvoy halinde Yemeksepeti Genel Merkezi önüne gelip nöbet tutmaya devam ediyor.

5 bin 500 net ücret, artı prim ve sendikal hakları sağlanana kadar mücadelede kararlı olduklarını “Gemileri yaktık, geri dönüş yok” sloganıyla vurgulayan işçi kuryeler, ANF’ye konuştu.

SİPARİŞLER TÜRKİYE’DE YÜZDE 50, İSTANBUL’DA  YÜZDE 70 DÜŞTÜ

Nakliyat-İş Sendikası, Yemeksepeti siparişlerinin Türkiye genelinde yüzde 50, İstanbul’da ise yüzde 70 oranında düştüğünü açıklarken, şirket yöneticileri, haklı talepleri kabul etmek yerine işçileri vardiya silme, haklarında tutanak tutma, işten çıkartma tehditleriyle korkutmaya çalışıyor.

Bütün tehdit ve yıldırma politikalarına rağmen Yemeksepeti işçileri ise direnişi, iş yavaşlatma ve durdurma şeklinde sürdürüyor. Hatta bazı bölgelerde süpervizörlerin paket attığı haberi de geliyor.

‘PANDEMİDE ÇOK KAR ETTİLER AMA İŞÇİYE ZAM VERMEDİLER’

Yemeksepeti’nde üç yıldır çalışan Doğu Yılmaz, çok zor koşullarda ekmek paralarını çıkartmalarına rağmen asgari ücret dayatmasına maruz kaldıklarını söyledi.

İşe ilk başladığında eline geçen paranın o dönemdeki asgari ücretten yüksek olduğunu anlatan Yılmaz, zamanla bu maaşın eridiğini, şirket daha fazla kar etmesine rağmen ekonomik krizi bahane ederek faturanın işçilere çıkartıldığını vurguladı.

Yılmaz, süreci şöyle anlattı: “Pandemi döneminde şirket büyük karlar elde etti. Sipariş paketleri sepetlere sığmıyordu. Ama buna rağmen 2020’de bize zam yapılmadı. Süpervizör dediğimiz kuryelerden sorumlu bölge müdürleri, o dönem Nisan ayında zam yapacaklarını söylediler ama bu zammı yapmadılar. Yavaş yavaş ücretimiz erimeye başladı. 2021 yılına girdiğimizde ise 200 TL'lik bir zam yaptılar ve 2022 yılına girdiğimizde ise asgari ücret dayatmasında bulundular” dedi.

‘ARKADAŞIMIZ ÖLDÜĞÜ GÜN BİLE DEPOYU ÇALIŞTIRDILAR’

Maaşların yanı sıra sendikalaşma haklarının da ellerinden alındığına işaret eden Yılmaz, 20 yıldır taşımacılık iş kolundayken, iş kolunun bir gecede hileyle ofis ve güzel sanatlar şeklinde değiştirildiğine dikkat çekti.

Bu süreçte şirketin esnaf kuryeleri de sipariş işine kattığını anlatan Yılmaz, “Bizi karşı karşıya getirmeye çalıştılar. Şevkimizi kırdılar. Aslında her şeyi önceden hesaplamışlar. Önce esnaf kuryeleri işin içine kattılar, sonra asgari ücret dayatmasında bulundular. Amaç, esnaf kurye modelini dayatmaktı” diye konuştu.

Direnişlerini iş yavaşlatma ve durdurma şeklinde sürdürdükleri için sürgünle tehdit edildiklerini anlatan Yılmaz, “Bölge takım liderleri, ‘Bunun yaptırımı olacak’ diyerek bizi oturduğumuz yerden çok uzak bölgelere sürgün etmekle, tutanak tutmakla tehdit ediyor. Bu şekilde sindirmeye çalışıyorlar. Vardiyalarını sildikleri, işten çıkarmakla tehdit ettikleri arkadaşlarımız da var. Ama bizim kaybedeceğimiz bir şey yok. Gemileri yaktık. Onların bize dayattığı asgari ücreti başka bir işte de kazanabiliriz. Sonuçta ağır bir iş kolunda çalışıyoruz; kar, kış, salgın demeden sipariş götürmek için adeta zamanla yarışıyoruz. Bu siparişleri yetiştirmeye çalışırken birçok arkadaşımız kaza yapıp yaralandı, kiminin kolu, kiminin kaburgaları kırıldı, yaşamını yitirenler oldu. Mustafa isimli bir arkadaşımız 23 yaşında bu şekilde hayatını kaybetti. Ölüm olmuş, iş cinayeti olmuş, ama o gün bile depoyu çalıştırdılar. Biz bu koşulları kabul etmiyoruz, haklarımızı alana kadar direneceğiz” dedi.

‘GENEL MÜDÜR YARDIMCISI SÖZÜNÜ TUTMADI’

Scotty’de çalışırken Yemeksepeti’ne geçtiğini anlatan Lokman Akbaş, o dönem Yemeksepeti’ndeki koşullar daha iyi olduğu için işe başladığını ama bunun zamanla değiştiğini söyledi.

Özellikle salgındaki sokağa çıkma kısıtlamaları sona erdikten sonra şirketin karına kar katmasına rağmen maaşlara zam yapılmadığına dikkat çeken Akbaş, 2022 yılı asgari ücreti açıklanmadan önce Genel Müdür Yardımcısı Semih Altuğ’un bizzat yanlarına gelip ‘Bu sene güzel bir maaş, asgari ücretin üstünde bir maaş düşünüyoruz” dediğini ancak bu sözünü tutmadığını belirtti.

Yüzde 17’lik zam oranı açıklandığında ise isyan ettiklerini ifade eden Akbaş, 8 gündür direndiklerini ama muhatap bulamadıklarını dile getirdi. “Bu şekilde olacağını bilseydim, daha önceki iş yerimi bırakmazdım” diyen Akbaş, “Kimsenin dışarıya çıkmadığı dönemlerde, biz her zaman sahadaydık. Hastanesi olsun, salgına yakalanmış insanlar olsun, herkese durmadan yemek götürdük. Ama bugün sesimizi kimse duymuyor. Koşullarımız çok zor ve hak ettiğimiz maaşı almıyoruz. Yılda bize 270 saat mesai yazıyorlar, bu bir saatte 20 TL’ye tekabül ediyor. Bir ayda 1000 paket atarsan 1,80 TL’den hesaplanıyor ama eğer raporluysan veya siparişte geç kalırsan otomatikman primin kesiliyor. 50 kuruşa kadar iniyor paket başı parası” diye konuştu.

‘ESNAF KURYE MODELİNE GEÇMEK İSTİYORLAR’

Şirketin amacının esnaf kurye modeline geçmek olduğuna işaret eden Akbaş, ancak esnaf kuryelerin iş sağlığı ve güvencesi olmadığını, bütün masrafları kendi ceplerinden karşıladıklarını ve kaza yaptıklarında ise iş kazası değil trafik kazası olarak geçtiğini belirtti.

Bugün iş yavaşlatma ve durdurma eylemlerine karşı şirketin sahada esnaf kuryelere paket attırdığını ama bu sayının yetmediğini dile getiren Akbaş, “Haklarımızı alana kadar direnmeye kararlıyız. Gemileri yaktık, bir kere geri dönüş yok” vurgusunda bulundu.

‘HAKKIMIZI ALANA KADAR VAZGEÇMEYECEĞİZ !’

İsminin açıklanmasını isteyen Yemeksepeti işçisi ise, Pazar günü kendisi gibi eski sözleşmeli olan sahadaki valelere şirketin insan kaynaklarından üç gün vardiyaya girmedikleri takdirde iş sözleşmelerinin feshedileceği yönünde bir mail geldiğini aktardı. Bu şantaj ve baskıları kabul etmeyeceklerini vurgulayan işçi, sabah vardiyaya gelip kontak kapattıklarını, iş yavaşlattıklarını söyledi.

Eski sözleşmeliler olarak şirketin ilk emektarları olduklarını ama günlerdir muhatap bulamadıklarını anlatan işçi, şöyle konuştu: “Günlerdir direniyoruz ama şirket yönetiminden bir kişi açıklama yapmıyor. Hani bir sloganları vardı; ‘Hepimiz aynı çatı altındayız’ diye. Hani çatı? Bir insan bir insanla yola çıktığı zaman böyle mi yapılır? Ver o zaman hakkımızı. Biz günde 8 saat değil, 14-16 saat molasız ve dünyanın kilometresini yaparak çalışıyoruz. İnanılmıyorsa sisteme bakılsın. Benim 20 günlük çocuğum vardı, çocuğumu bile göremiyordum. Bize yüksek maaş sözü vermelerine rağmen bu sözü tutmadılar. Bize ihanet ettiler. Ve tam da bu yüzden yolda kalacaklar. Biz soğuk, kar, kış, yağmur, çamur demeden bu şirkete çalıştık. Ben normalde günde 60 paket atan bir kurye iken, bugün dayattıkları koşullar nedeniyle işi yavaşlattım ve günde 12 paket atıyorum. Kim zararda? Artık huzursuz çalışıyorum, mutlu değilim. Bu sefalet zammıyla geçiniyorum. O kadar çok çalışmama rağmen kendi çocuğuma doğru düzgün bir elbise alamıyorum ve utanıyorum. Bugün çocuk bezi nereden bakarsan 235 TL olmuş. Çocuğa bez mi alayım, ev mi geçindireyim, kirayı mı, elektriği mi ödeyim? Kovarlarsa kovsunlar, kaybeden onlar olur ama biz hakkımızı alana kadar vazgeçmeyeceğiz.”