Yıldırım: Kardeşimin mücadelesi hepimizin, sahiplenelim

Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde 115 gündür ölüm orucunda olan kardeşi Gökhan Yıldırım için Çağlayan Adliyesi önünde oturma eylemi başlatmaya hazırlanan Erkan Yıldırım, “Kardeşimin mücadelesi hepimizin, sahiplenelim” dedi.

Her şeyin tersine döndüğü AKP-MHP yönetimindeki Türkiye’de adalet, barış ve özgürlük isteyen insanlar tutuklanırken, alenen suç işleyenler ise kollanıp korunuyor, hatta tanık statüsüyle mahkemelere çıkartılıyor. 2016 yılından beri tutsak olan Gökhan Yıldırım’ın yaşadığı hukuksuzluk bu büyük resimdeki çöküşün örneklerinden biri.

Mahallesindeki uyuşturucu satıcısına karşı geldiği ve bir pedofilin darp edilmesinden ötürü tutuklanan Yıldırım, yargılandığı 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “örgüt üyeliği” iddiasıyla tam 46 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Yıldırım, yargıda işletilen düşman hukukuna ve cezaevindeki hak gasplarına karşı 25 Aralık 2021’de başlattığı açlık grevini 22 Ocak 2022’de ölüm orucuna dönüştürdü.

Kardeşini Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde ziyaret eden Erkan Yıldırım, Gökhan’ın 62’den 50 kiloya indiğini ama moralinin yüksek olduğunu aktardı. Kardeşinin ve tutsak öğretmen Sibel Balaç’ın taleplerine ses olmak için bugünden (Pazartesi) itibaren Çağlayan Adliyesi önünde oturma eylemi başlatmaya hazırlanan Erkan Yıldırım, ANF’ye konuştu.

TALEPLER

Kardeşinin ve Sibel Balaç’ın benzer taleplerle ölüm orucuna başladığını belirten Yılmaz, “Kardeşim Gökhan gizli tanık ve itirafçı beyanlarıyla verilen cezaların, yozlaşmaya karşı mücadele edenlere verilen cezaların iptal edilmesi, bu nedenle kendisine verilen 46 yıllık hapis cezasının iptal edilmesi, halkın, hak, özgürlükler ve adalet mücadelesinin engellenmemesi, hasta tutsakların serbest bırakılması, ağırlaştırılmış infaz yasasının tutsaklar lehine değiştirilmesi, tutsaklar üzerindeki yasak ve baskıların son bulması talepleriyle 25 Aralık 2021 tarihinde başlattığı süresiz açlık grevini 22 Ocak 2022’de ölüm orucuna çevirdi. Bugün Sibel Balaç’ın ölüm orucunun 121’inci, Gökhan’ın ise 115’inci günü” dedi.

UYUŞTURUCU SATICISINA KARŞI GELDİ, HAPSEDİLDİ

Kardeşi Gökhan’ın bizzat kendi yaşadığı mağduriyetten yola çıkarak, aynı adaletsizliğe uğrayan herkes için bedenini açlığa yatırdığını belirten Yıldırım, hukuksuz bir şekilde yargılanıp tutuklandığını ve 2016 yılından bu yana cezaevinde tutulduğunu anlattı.

İnşaat işçisi olan kardeşinin mahallesinde gençleri zehirleyen uyuşturucu satıcılarını engellemeye çalıştığına ve karışmadığı bir olaydan dolayı tutuklandığına dikkat çeken Yıldırım, yaşanan süreci şöyle anlattı: “Kardeşim Gazi Mahallesi’nde oturuyor. Devrimci, sosyalist ve yozlaşmaya, uyuşturucuya karşı birisi. Mahallede eskiden korucu olan birinin okullar önünde uyuşturucu sattığını öğreniyor ve iki arkadaşıyla birlikte gidip adamı uyarıyor. Adam ise silahını çıkarıp rastgele ateş açıyor ve kardeşimin Recep Hasar isimli arkadaşını öldürüyor. Bunun üzerine olay yerinden ayrılıyorlar. Cenazeyi kaldırdıktan sonra kardeşim arkadaşını kaybetmenin hırsıyla, arkadaşlarını yanına alarak tekrar eski korucunun evine gidiyor. Adamı darp edip gidiyorlar. Olay yerine gelen polis, eski korucunun evinde hem Gökhan’ın arkadaşının vurulduğu silahı hem de 2 kilo eroin buluyor. Adam tutuklanıyor ama suçlanan ve hapsedilen kardeşim oluyor. İkinci olayda ise kardeşim yer almamasına rağmen suçlanıyor. Mahallede çocuk istismarı olayı yaşanıyor. Bir üvey baba, evli olduğu kadının küçük çocuğuna istismarda bulunuyor. Bunu fark eden kızın annesi balkona çıkıp mahalleliden yardım istiyor. Kalabalık toplanıp eve gidiyor ve adamı darp ediyorlar. Sonra polis geliyor, adamı karakola götürüyor. Bu olay sırasında orada yok. Mahkemede de bu yönde beyanları var zaten. İstismarcıyı dövdüğünü söyleyen bir komşu serbest bırakılırken, olay yerinde dahi olmayan kardeşim tutuklu. Kaldı ki orada olsa bunu inkar etmez, ben de olsam inkar etmezdim. Çünkü burada suç teşkil eden bir şey yok. Sonuçta kimse pedofili karşısında susamaz.”

PEDOFİL VE UYUŞTURUCU SATICISI TANIK OLURSA…

Bu iki olaydan ötürü açılan davada polis zoruyla kardeşinin aleyhinde ifade veren 18 açık tanık olduğunu aktaran Yıldırım, bu açık tanıklardan ikisinin şu anda cezaevinde olan üvey kızına cinsel saldırıda bulunan kişi ve mahalledeki uyuşturucu satıcısı olduğuna dikkat çekti.

18 tanıktan 16’sının polis yönlendirmesiyle ifade tutanağını imzaladıklarını, kardeşini tanımadıklarını ve şikayetçi olmadıklarını mahkeme huzurunda beyan ettiklerini ama bunun dikkate alınmadığını belirten Yıldırım, şöyle konuştu: “16 tanık Gazi Karakolu’nda polisler tarafından önlerine koyulan evrakları imzalamak zorunda kaldıklarını beyan ettiler. Bu kişiler karakola kendi işlerini halletmeye gittiklerinde böyle bir uygulamaya maruz kalmışlar. Düşünebiliyor musunuz? Şu anda uyuşturucu satmaktan cezaevinde olan eski korucu ve üvey kızını istismar etmekten tutuklu bulunan şahıs da dosyada tanık. Zaten 18 kişiden şikayetini geri çekmeyen 2’si uyuşturucu satıcısı ve çocuk istismarcısı. Çocuk istismarcısı mahkemede kardeşimi teşhis edemiyor çünkü aslında tanımıyor, ancak buna rağmen hakim tarafından yönlendiriliyor. İstismarcı kimseyi teşhis edemeyince, hakim kardeşimin bulunduğu noktayı işaret ederek, ‘Sağındakine bak hangisi?’ diye soruyor. İstismarcının ‘Tanımıyorum’ cevabı vermesi üzerine hakim, ‘Sağdaki Gökhan Yıldırım’ diye açıklayınca, ‘Evet, evet buydu, beni dövenlerden birisi buydu’ diyor.”

‘DAVADAN TUTUKLU İKİ KİŞİ KALDI’

Bu davada tutuklanan ve yargılanan toplam 34 kişiden sadece ikisinin tutuklu kaldığına ve bunlardan birinin de kardeşi olduğuna işaret etti.

Gökhan’ın mahallede gençlere uyuşturucu satılmasına karşı çıktığı için 6 yıldır tutuklu olduğunu belirten Yıldırım, “Bugün İçişleri Bakanı çıkıp, ‘Uyuşturucu satanların ayaklarını kırın’ diyor ama benim kardeşim uyuşturucuya karşı savaştığı için bugün cezaevinde” diye tepki gösterdi. Alevi derneklerinin ve diğer demokratik kitle örgütlerinin gösterilerine katılmak gibi bir sürü demokratik eylemin dosyada suç olarak gösterildiğini anlatan Yıldırım, “Gazi Davası” adı takılan bu “torba” davada sadece kardeşi ve bir kişinin tutuklu kaldığına işaret etti. Birkaç demokratik eyleme katılması ve uyuşturucu satıcısına karşı gelmesinin 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “örgüt üyeliği” iddiasıyla 46 yıl hapis cezası verilmesi için yeterli görüldüğüne dikkat çeken Yıldırım, şu an dosyanın Yargıtay’da olduğunu aktardı.

Kardeşinin taleplerinin önemli bir kısmının cezaevlerindeki hak ihlallerine ve hasta tutsakların serbest bırakılmasına yönelik olduğunu hatırlatan Yıldırım, pandemi bahane edilerek bütün kazanılmış hakların teker teker gasp edildiğini kaydetti.

Kitap ve yayınların tutsaklara verilmediğini, haftada 10 saatlik sohbet hakkının uygulanmadığını, hücrelerin basılıp kantinden parayla alınan malzemelere el konulduğunu, karşı gelindiği zaman ise iletişim yasağı ve hücre gibi disiplin cezaları verildiğini, hasta tutsakların ölüme terk edildiğini söyledi.

‘TALEPLER SON DERECE İNSANİ VE KARŞILANABİLİR!’

Defalarca CİMER’e yazdıklarını ama hiçbir cevap gelmediğini belirten Yıldırım, kardeşinin de Adalet Bakanlığı’na talepleri karşılanmadığı takdirde ölüm orucuna gireceğine ilişkin dilekçe yazdığını ama herhangi bir cevap gelmediğini aktardı.

Kardeşini en son 13 Nisan Çarşamba günü ziyaret eden Yıldırım, talepleri karşılanmazsa ölüm orucunu sürdüreceğini söylediğini aktardı.

Adil yargılama ve cezaevlerinde sistematik hale gelen hak ihlallerine karşı verilen bu mücadeleyi herkesin omuzlaması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, “Kardeşimin mücadelesi hepimizin, sahiplenelim. Bu bütün halkın talepleri. Ama buna rağmen kendine muhalif diyen bazı kanallar ve gazeteler tarafından korkudan gündem dahi yapılmıyor. Oysa bu talepler demokratik bir ülkede konu bile olmaz, son derece insani ve karşılanabilecek talepler. Bunların bir an önce, çok geç olmadan karşılanmasını istiyoruz. Ben bir kez daha buradan duyarlılık çağrısı yapıyorum ve tüm adalet arayan kesimleri Çağlayan Adliyesi önünde 18 Nisan’da 12. 00 ile 15.00 arasında başlatacağım 1 haftalık oturma eylemine bekliyorum. Talepler karşılanmadığı takdirde de Ankara’ya yürüyeceğim” dedi.