‘Zafer her zamankinden daha yakındır’

'Önderlik üzerindeki tecridi kırmak için Leyla Güven ve Nasır yoldaşın şahsında başlayan bu direniş süreci bugün dünyanın dört bir yanında; Kanada'dan Avrupa'ya her yerde, binlerin katılımıyla devam ediyor...'

Merhaba Nesrîn Akgül (Hevi) arkadaş, ölüme giderken "Mezar taşıma 'halkına borçlu gitti' yazın" diyen Hayriler'in; "biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz" diyen Kemal Pir'lerin; "güneşimizi karartamazsınız" diyen güneşin yoldaşları ve onların mirasçısı, ardılları...

Mektuba nereden başlayacağımı bilemiyorum. Uzun bir zaman oldu, yazamadık. Hiçbir şey gerekçem değil, en içten duygularımla bu konuda öz eleştirimizi veriyor, selam ve saygılarımı, sizin şahsında tüm direnişlere sevgi saygılarımı iletiyorum.

Özgürlük dağlarında başlayan mücadele sürecimiz bugün farklı mekanlarda olsa da aynı mücadele çatısı altında devam ediyor. Bugün Arinler'in, Gelhatlar'ın, Diyar Bagok'ların, Özgür Efrîn Stêrk'lerin ve nice yoldaşların diyarından sana yazıyorum. Büyük bedellerle yaratılan özlemini duyduğumuz özgür ve demokratik yaşamı yaratma sistemini oluşturma sürecine girdik. DAİŞ'in mekan olarak bitirişiyle burada özgür ve demokratik inşa süreci başlamış durumda, bugün siz ve binlerce değerli yoldaş özgür tutsaklar olabilirsiniz. Ama hayalleriniz, umutlarınız Kobanê'den ülkemizin dört bir yanına gelişip büyüyor.

Önderlik üzerindeki tecridi kırmak için Leyla Güven ve Nasır yoldaşın şahsında başlayan bu direniş süreci bugün dünyanın dört bir yanında; Kanada'dan Avrupa'ya her yerde, binlerin katılımıyla devam ediyor. AKP-MHP savaş hükümeti, bitiş sürecini yaşadığı bu süreçte tüm öfkesini en insani talepte bulunan halktan, tutsaklardan almak istiyor. Bu tür girişimlerle kendi çöküşünün önüne geçmek istiyor. Beyhude olduğunu o da biliyor. Milliyetçiliği tırmandırarak sonuç almak, ömrünü biraz daha uzatmak gayretinde, ölüm döşeğine düşmüş bir insana aspirin vermek gibi bir şey! AKP sonun başlangıcını yaşıyor. Bu direnişi kırmak için her türlü yolu deniyor. Direniş büyüdükçe çöküşü de büyük olacaktır.

On beş yoldaşla başlattığınız bu görkemli direniş tarihe bir destansı direniş olarak yazılacaktır. Nasıl ki Mazlumlar'ın, Kemaller'in, Hayriler'in görkemli direnişi 15 Ağustos gibi bir dönemi başlattıysa, bu direniş de sadece tecridi değil, Önderliği özgürleştirme özlemini duyduğumuz özgür ve demokratik yaşamı da getirecektir. Temennimiz, hiçbir kayıp yaşanmadan tecridin kırılmasıdır. Bu görev daha çok bizlere düşmektedir. Biz dışarıda olanlar, biz toplum olarak öfkemizi içimizde saklayanlar; bu görev bizimdi. Adeta bizim günahlarımızı yüklenip çarmıhlara giren Aziz ve Azizeler gibi. Bizler o çarmıhı yüreğimizde öfkelerimizi avuçlarımızı sıkıp saklarken, siz özgür tutsaklar çarmıhları yüklenip Romalı Sezarlar'a meydan okuyorsunuz! O Direnen bedenler her gün düşmana büyük korku sarıyor.

 

Dört duvar arasında Kemaller'in, Hayriler'in ardılları olarak başlattığınız direniş bizleri zafere taşıyacaktır. Evrenin varlık yokluk ikileminde kendini var etmek isteyen evren, varlık yokluk diyalektiğinde var olur. Bir ağaç meyve verirken yada çiçek açarken kuruyup toprağa düştüğünde bizler için sanki artık yoktur, ölmüştür, deriz. Oysa ki ölü dediğimiz şey toprağa yeniden yeşermesi için düşen yeni yaşam tohumudur. Başka baharlara açan çiçektir, ağaçtır. Direniş mücadelelerinde en ön saflarda direnip toprağa düşenler sadece söz anlamında değil, gerçek anlamıyla yeniden hayat bulan direniş filizleridir. Önemli olan da evren ve insanlık için özgür filizlerin yeniden yeşermesidir. Bizim evrensel merkezimiz Önderlik ideolojisidir; bir varlıkta kendini anlamlandıran özgür, evrensel düşünüş. Önderlik Özgürleşen evrenin, doğanın, kadının, özgür insanın somut ifadesidir. Bizleri bağlı kılan da bu evrenin bir halkasıdır. Bir birey değil, onun şahsında dile gelen, özgürleşmek isteyen toplumsal gerçekliktir. Anlam gücüne ulaşanlar tarihsel eylemlerin öncülüğünü yapabilir.

Doğup büyüdüğün ortamda gerilla mücadelesinde en zorluğu yaşayacak insandın. İlk günden beri en zor koşullarda bile 'ah' demeyen duruşun, anlam gücün sadece kendine değil, çevrene de moral gücü kattı. Dersim'in o kutsal dağlarında yürürken Sultanbabalar'da, Azizabdallar'd, Haydaranlar'da tırmanırken, o ağır doğa koşullarında bile gülümsemeni eksik etmedin. Tabii Seyit Rızalar, Tekoşinler, Baranlar, Atakanlar, Ozanlar ve onlarca kahraman yoldaşlarla beraber yaşamak, onlarla o yaşamı paylaşmak ayrı bir moral kaynağıydı. Zorluklara karşı olan direnç seni bugünlere getirdi. Büyük hayalin ve özlemin olan Önderlikle özgür ortamda tanışma imkanın olmadı. Ama anlam gücün, derin düşünce yapınla Önderliğin, "filozof derinliği var" dediği şanslı insanlardan biri oldun. Anlam gücü büyük olanlar bu sözleri hak eder. Büyük düşünmeye cesaret edenler büyük işler yapar, der Önderlik. Büyük düşünce gücünüzle sen ve 15 yoldaşın başlattığı bu tarihsel eylemi omuzlarken, bizler buna layık olmaya çalışacağız. Kaldığımız tüm mücadele sahalarında 'Özgür Önderlikle Özgür Ülke' şiarıyla mücadeleyi en üst safhaya ulaştıracağız.

İnanıyorum, tekrar ve bu sefer özgürleşmiş Dersim'de Önderlikle beraber Munzur'dan bir tas su içerek yarınları karşılayacağız. Tüm direnen yoldaşlarımızın gülüşleri Amed'de abidelerde, Kemal Pir'lerin büstlerinin yanında yazılacak.

***

Silahını silahıma çat

Yumruğun yumruğumda sıkılı kalsın

Gözümdeki ışıltıyı yolun bil

Edebi rahatlığım zafer umudun olsun

Meşeden bir yaprak düştü dersin

Alır eline koklarsın

Sızlar kalbin belki

O kadar olsun be yoldaşım!

Bedenlerimiz bedel olacak elbet

Bulutsuz masmavi göğün müjdesi için

Olsun be yoldaşım

Güneşin zaptı yakın değil

Güneşi zaptettik artık

Şafak bizim artık

Türkümüz uzun uzun çalıyor

Dağlar halaya durmuş

Çocuklarımız deli rüzgar gibi

Bak,

Köylerden horoz sesi bile geliyor

Ve bayrağımız bulutlara rengini vermiş

Gökkuşağı değil Kürdistanı çevreleyen

Adı yeni yaşam bunun

Özgürlük senin olsun be Yoldaşım

Şehit Atakan Mahir.

***

Bugünleri anlatan bir kesit. Ne de bugünlere benziyor yoldaş. Nihai zafere yakın olduğumuz günlerde bedenlerinizle yarattığınız bu direniş, faşist AKP-MHP zihniyetini 12 Eylül cuntasını Mazlumlar'ın, Kemaller'in görkemli direnişi yıktıysa, bugünkü zindan ve diğer alanlardaki direniş de bu faşizmi yıkacaktır. Buna olan inancımız tamdır.

Zafer her zamankinden daha yakındır.