2’inci Dünya Kadın Konferansı sona erdi

Nepal’ın başkenti Katmandu’da düzenlenen ve 48 halktan toplam 1300 kadının katıldığı 2’nci Dünya Kadın Konferansı'nın son gününde kararnamelerin oylandığı sonuç toplantısı gerçekleştirildi.

13 Mart’ta başlayan 2’nci Dünya Kadın Konferansı bugün sona erdi. Nepal’ın başkenti Katmandu’da düzenlenen ve 48 halktan toplam 1300 kadının katılım sağladığı konferansın son gününde kararnamelerin oylandığı sonuç toplantısı gerçekleştirildi. 

Konferansın bütün katılımcılara açık bugünkü sonuç toplantısının açılış konuşması, Kürt Kadın Hareketi temsilcisi ve aynı zamanda konferansın Ortadoğu koordinasyonu üyesi Meral Çiçek tarafından yapıldı. Çiçek açılış konuşmasında dünyada kadına yönelik saldırıların büyük artış gösterdiğine dikkat çekip, saldırıların boyutunun iyi anlaşılması gerektiğini kaydetti. Bu saldırılara karşı kadınların öz savunmasının önemini vurgulayan Çiçek, “Kadının öz savunması sadece fiziki savunma ile sınırlı değil. Yaşamımız, hayallerimiz, umutlarımız, haklarımız, mücadelelerimiz, hareketlerimizin savunulması ile ilgilidir. Aktif öz savunma demek, düşlerimizin, vizyon ve perspektiflerimizin yaşamsal kılınacağı alanı yaratmakla ilgilidir” diye konuştu. 

Konuşmasında Şengalli Êzidî kadınların durumuna özel vurgu yapan ve dünya kadınlarının DAİŞ’in elindeki kadınların özgürlüğü için mücadeleyi yükseltmesini isteyen Çiçek, devamla dünya kadınlarının uluslararası dayanışma ve ortak mücadeleyi güçlendirmesi gerektiğinin altını çizdi. Çiçek, “Farklı yerel ifadelere sahip olan bir dünya sistemi ile karşı karşıyayız. O nedenle bizlerin de uluslararası düzeyde örgütlenmesi gerekiyor. Her zaman kendi yerelliklerimizle evrensellikler arasında bağlantılar kurmalıyız” dedi. Meral Çiçek açılış konuşmasında devamla konferansın “Kadınlar dünyanın en yüksek dağlarına tırmanıyor” sloganına atıfta bulunarak şöyle konuştu: “Dünya kadınlarının sesi Nepal’deki Everest dağından Latin Amerika’nın vadilerinde, Avrupa’nın şehirlerinde, Ortadoğu’nun ovalarında ve Afrika’nın sonsuzluğunda yankılanırsa, o zaman diyebileceğiz ki kadınlar dünyanın en yüksek dağlarına tırmandı.”

Çiçek’in yaptığı açılış konuşmasından sonra konferansın 2. ve 3. gününde yapılan atölye çalışmaların kısa raporları sunuldu. Ardından kararların oylanmasına geçildi. Alınan kararlar arasında Kürt halkı ve kadınları ile dayanışmanın somutlaştırıldığı kararlar da var. Konferansta Kürdistan’la ilgili alınan kararlar şöyle:

Türkiye’deki Kürt halkı öz iradeye dayalı bir yaşam istiyor. Türk devleti Kürt halkının kolektif iradesini ve direnişini topyekun savaş, katliamlar ve imha ile kırmaya çalışıyor. Halk direnişine öncülük eden kadınlar özellikle hedef alınıyor. Dünya Kadın Konferansı Kürt halkının öz yönetim direnişini destekler, dayanışma gösterir ve Türk devlet terörünü kınar.

Rojava’daki halklar kadın öncülüğünde demokratik, çoğulcu bir alternatif sistem inşa ettiler. Dünya Kadın Konferansı Demokratik Özerkliğe dayalı Rojava Kanton Yönetimini tanır ve DAİŞ’in Türk devletinin desteğiyle Rojava kantonlarına karşı düzenlediği saldırıları kınar. 

Dünya Kadın Konferansı başta Zeynep Celaliyan olmak üzere İran’daki siyasi kadın tutsaklarla dayanışmasını beyan edip özgürlük çağrısında bulunur. 

Konferansta ayrıca Dünya Kadın Konferansını temsilen uluslararası bir kadın heyetinin Kürt kadınları ile dayanışma ve öz yönetim direnişine destek amacıyla Bakûr’a gitmesi kararlaştırıldı. Yine Kürt kadın delegasyonu tarafından Genel Kurul Toplantısında yapılan değerlendirmeler doğrultusunda bir sonraki konferansa kadarki ara süreçte özel bir çalıştayın yapılması kararlaştırıldı. Genel kurulda Kürt kadın heyeti adına Kongra Star temsilcisi Rofend Xelef, güçlü bir kadın örgütlenmesinin kadın kurtuluş ideolojisine dayanması gerektiğini vurgulamıştı. Bunun üzerine yapılan tartışmalarda dünya kadınlarının daha çok pratik mücadeleye yoğunlaştığı ve mücadelenin ideolojik değerlendirmesinin eksik kaldığı ifade edildi. 2017/18’te yapılması planlanan çalıştay Kürdistan, Nepal, Filipin, Bangladeş ve Alman kadın örgütleri tarafından organize edilecektir. 

Yine AKP hükümetinin ve özelde de Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürdistan’da işlemiş olduğu savaş suçlarından ötürü yargılanması istendi. Alınan kararlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Erdoğan’ın yargılanmasının önünü açması talep edildi. 

Konferansın son gününde kararlar yanı sıra Katmandu Sonuç Bildirgesi de açıklandı. Farklı kıtalardaki siyasi gelişmelerin özetlendiği sonuç bildirgede dünyadaki krizlerin kadınlar üzerinde yarattığı etkiler dile getirildi. Bildirgede dünya çapında kadın özgürlük mücadelesinin büyük zorluklar ve görevlerle karşı karşıya olduğu belirtilirken, bütün zorlanmalara rağmen kadınların maruz bırakıldıkları çifte sömürüye karşı isyan halinde olduğuna dikkat çekildi. Bildirgede devamla şu belirleme yapıldı: “Bu bağlamda Dünya Kadın Konferansı dünya çapında kadınları ve kadın örgütlenmelerini harekete geçirmede önemli bir role sahiptir. Konferans bütün ülkelerdeki kadın mücadelelerine dayanışma geliştirmeli ve böylece emperyalist ve ataerkil yapıları zorlayacak uluslararası bir platforma dönüşmeli.”

3 sayfalık sonuç bildirgesinde kadınların durumu kıtalar ve bölgeler düzeyinde değerlendirilirken, özel yer verilen tek ülke Kürdistan oldu: “Rojava’nın desteklenmesi özel bir öneme sahiptir. Çünkü bu destek sadece kadınların sömürülmesine ve bastırılmasına karşı geliştirilmedi. Rojava özgürlük ve demokrasi için dünya çapında yürütülen mücadelenin ve kadın özgürlüğünün gerçekleşmesinin odak noktası oldu. DAİŞ gibi yenilmez gibi görünen bir düşmanın yenilebileceğini ve yeni bir toplumun inşa edilebileceğini gördük. Rojava ve Kürdistan bu temelde militan kadınların neler yapabileceğinin parlak bir örneği ve ataerkil yapılara karşı mücadele için bir model oldu.” 

...