8 Mart’ta on binlerce kadın feminist isyanda buluştu

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Taksim’e akın eden on binlerce kadın, Fransız Konsolosluğu’ndan Tünel Meydanı’nda yürüdü.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Taksim’e akın eden on binlerce kadın, Fransız Konsolosluğu’ndan Tünel Meydanı’nda yürüdü. İstiklal caddesini adeta mora boyayan kadınlar, erkek egemen sistemine, “emeğimiz, bedenimiz, cinselliğimiz bizim” mesajını verdi.

İstanbul Feminist Kolektifi öncülüğünde Taksim’e akın eden on binlerce kadın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 14. Feminist gece yürüyüşünü gerçekleştirdi. Mor bayrakları ellerinde, Fransız Konsolosluğu’ndan Tünel Meydanı’na yürüyen on binlerce kadın, hep bir ağızdan erkek egemen politikalarına, savaş ortamıyla taciz, nefret, şiddetle örgütlenen erkeklere karşı hayatlarını savunacaklarını vurguladı.

HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, KJA üyesi HDP eski milletvekili Sebahat Tuncel ve çok sayıda kadın siyasetçinin ön saflarda yerini aldığı yürüyüşte, mor rengindeki “Emeğimiz, bedenimiz, cinselliğimiz, kurtuluş için feminist mücadele” yazılı pankartı , “Hayatlarımızın, mücadelemizin geri dönüşü yok”, “Silahlar sussun kadınlar barışta ısrarcı”, “Yaşasın feminist mücadele”, “Sur, Cizre, Silopi… bu savaşa kadınların rızası yok” dövizlerini ve katledilen Sakine Cansız ile özgür basın çalışanı Deniz Fırat’ın fotoğraflarını taşıyan kadınlar, hep bir ağızdan, “Jin, jiyan, azadî”, “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa”, “Tayyip kaç kaç kaç kadınlar geliyor”, “Erkek vuruyor, devlet koruyor”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Devlet elini bedenimden çek”, “AKP elini bedenimden çek” sloganlarını attı. Kadınlar, ıslık ve zılgıt eşiğinde sık sık “ Kürdistan’da direnen kadınlara bin selam” sloganını haykırarak, Cizre ve Sur’da direnen kadınlara selam gönderdi.

‘ERKEK- DEVLET ŞİDDETİNE KARŞI HAYATLARIMIZI SAVUNUYORUZ’

Direniş ritimleriyle Tünel Meydanı’nda gelen on binlerce kadınlar adına açıklamanın Türkçesini Tuğçe Canbolat, Kürtçesini Feride Eralp okudu. “8 Mart 2015’ten bugüne, biz kadınlar evde, işte, okulda, sokakta, hayatlarımızı ve haklarımızı savunmaya devam ediyoruz; aileye, erkek patronlara ve erkek devlet şiddetine karşı mücadelemizi ve dayanışmamızı arttırdık” diyerek sözlerine başlayan Canbolat ve Eralp, “Bir yandan bölgede ve Türkiye’de savaş ve çatışmalar yoğunlaşırken, diğer yandan hükümetin kadınları “fedakar” olmaya yani “aile” hayatına sıkışmaya zorlayan söylem, telkin ve sosyal politikaları, işte ve evde emek sömürüsü, şiddet ve taciz, annelik, heteroseksüellik, Müslümanlık ve Türklük üzerinden tek tip bir hayat tarzı dayatması devam ediyor” diye konuştular.

Geçen 8 Mart’tan bu yana Türkiye’nin ve Kürdistan’ın savaşa sürüklenmesiyle, şiddet, nefret ve kutuplaşmanın arttığını hatırlatan Canbolat ve Eralp, feminist kadınlar olarak silahların acilen susmasını gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin her yanında patlayan bombaların, savaşın tek sonucunun şiddet, ölüm ve telafisi zor yıkımlar olduğunu bildiklerini ifade eden Canbolat ve Eralp, “Öldürülen kadınların bedenlerini teşhir etmenin zafer addedildiği, abluka altına alınan evlerde kadınların iç çamaşırlarının sergilendiği bir yerde, savaşın erkek egemenliğinden beslendiği ve onu daha da güçlendirdiği çok açık. Bu ülkede yaşayan kadınlar ve translar olarak sorumlulara daha fazla suç işlemeden derhal barış için hareket etmeleri gerektiğini hatırlatıyoruz” dediler.

Feministler olarak kadınların emeklerine, kimliklerine ve bedenlerine yönelik baskılara karşı direnmeye devam ettiklerini kaydeden Canbolat ve Eralp, “Hayatlarımızı, emeğimizi, cinselliğimizi denetim altında tutmaya çalışan her türlü baskıya karşı çıkmaya devam ediyor. Biz kadınlar hayatlarımızı feminizmle örgütlemeye sürdürüyoruz. Alanlarımızın kısıtlanmasına, süren erkek egemen politikalarına, savaş ortamına, erkek şiddetine karşı hayatlarımızı savunuyoruz, kadın dayanışmasını büyütüyoruz” dediler.

Açıklamanın ardından alanları terk etmeyen kadınlar doyasıya halay çekti.