‘Bu zaferi kadınlara armağan edeceğiz’

”Öncelikle Reqa'nın özgür olduğunu görmek istiyorum. Zaferden sonra Reqa'da kalıp kadınlar için çalışmak istiyorum. Zira DAİŞ zihniyetinin bu topraklardan ebediyyen temizlenmesi gerekiyor.”

Reqa cephesinde şu anda 7 bin YPG-YPJ’li savaşçı QSD çatısı altında savaşıyor. Hepsi de DAİŞ çetelerini bu topraklardan silip atmak için ön cephelerde savaşmak istiyor, DAİŞ’e bir kurşun sıkabilmek için komutanlarına adeta yalvarıyor.

Kimileri en ön cephelerde sürekli saldırıda veya saldırı altında, kimileri arka cephelerde haftada bir kaç gün saldırı gruplarına katılıyor, DAİŞ’le savaşma şansı buluyor.

Reqa, bir savaş şehri. Şehir savaşlarında ordular sadece mevzilenip savaşmakla kalmıyor; yapılacak tonlarca iş var. Lojistik, ilk yardım, ulaşım, iletişim, koordinasyon, saldırı organizasyonu, bombaların hazırlanması ve daha saymakla bitmeyecek görevler…

GÜLÜŞÜ BİLE ENERJİ VERİYOR

Heval Şînda da koşuşturduğu hemen hemen her görevde elinden geleni yapıyor. Yorgunluktan bazen kara kaşlarını çatsa da içten bir gülümseyişi bile çevresine neşe katmasına yetiyor.

Taburunun en saygı duyulan isimlerinden… Kimseye tek bir bardak bulaşık yıkatmıyor. Her gece yer aldığı saldırı gruplarında da en önde mevzileniyor. Birliğinin en sessiz ve sakin, aynı zamanda en katılımcı savaşçılarından…

Ait olduğu taburda yemekleri hazırlarken bir taraftan da bomba fitillerini hazırlıyor, BKC şeridine mermileri diziyor tek tek, küçücük elleriyle...

Arkadaşlarının birşey taşıdığını gördüğünde elindekini hemen bırakıp yardıma koşuyor. İçten duruşuyla Reqa’nın şervanlarının gönlünde taht kurmuş.

Tam 32 gün oldu geleli. YPJ taburuna uğramıştım, YPJ’li savaşçıları o gün fotoğraflayacaktım. Ciddi bir hazırlık yapmışlardı; silahlar o gün pırıl pırıl, BKC’ler dizi diziydi. YPJ bayrağı taburun kapısında nazlı nazlı dalgalanıyordu.

GÜNÜN HER SAATİ KOŞTURUYOR

O gün her savaşçıyı tek tek kendi doğallığı içinde görüntülemiştim. Heval Şînda’yla da o gün tanışmıştım. Neredeyse günün 24 saati her işe koşturması dikkatimden kaçmamıştı. Dil anlaşmazlığına rağmen bana cephelerde mevzileri dolaştıran, saatlerce arka cephelerde etrafı tanıtan, el kol hareketleri ve vücut diliyle derdimi anlatabildiğim ender savaşçılardandı. Bazen dil değil, hareketler doğru söyler denir ya, Heval Şînda ile tam 32 gündür birbirimize doğruları söylüyoruz.

Genç yaşına rağmen olgun ve dik duruşuyla, hayata bakışıyla sadece bana değil cephedeki birçok arkadaşına da yol gösterici oluyor. Kendisiyle haftanın hemen hemen üç günü karşılaşıyoruz. Selamlaşmadan önce yüzünü öne eğerek, o anlamlı gülüşünü gösteriyor; ‘Seni anlamıyorum ama senin için ne yapabilirim’ demesi, bu devrime biraz daha gönül vermeme yetiyor.

FIRSAT KOLLUYORUM

Son olarak YJŞ karargahında yürüteceğim bir çalışmada karşılaştık kendisiyle. O gün Arap, Kürt, Kanadalı, Êzîdî, Türkiyeli kadın savaşçılardan oluşan bir grupla görüşecektim. Zira Reqa cephesi çok dilli ve çok uluslu gruplardan oluşuyordu. DAİŞ’e karşı yürütülen mücadelede birçok ülkeden ve dilden kadın savaşçıların ortak yaşamını, diyaloglarını görüntüleyip gözlemliyordum. Heval Şînda da orada bize binbir çeşit yemek hazırladıktan sonra bizimle zaman geçirmeye gelmişti. Son 3 haftadır Heval Şînda’nın yüreğimdeki doldurulamaz yerini okuyuculara aktarabilmek için hemen hemen her gün röportaj yapmaya yeltensem de, onun buna 10 dakikasını ayıracak vakti bile olmuyordu. Öyle meşguldu ki bazen ben de ona çalışmalarında yardımcı olma gereği duyuyordum. Sonunda bize dil konusunda köprü görevi görebilecek birini bulduk. Tercümeyi yapacak YJŞ’li arkadaş bana dönerek, Şînda’nın ona, ‘Heval Erem’e ayıp oluyor, günlerdir zaman geçiriyoruz, fırsat bulmuşken onunla konuşmama yardım eder misin’ dediğini aktardı.

SAVAŞ SESLERİ ALTINDA RÖPORTAJ

Yandaki silah odasına geçip röportajımıza başlıyoruz. Zaman zaman havan ve silah seslerinin duyulduğu röportaj esnasında, her sorumu içten, sorumluluk duygusuyla cevaplıyor. 2013 yılında katılmış saflara, özgürlük mücadelesinde şehit düşen dayısının etkisiyle. Onu hiç görmemiş ama hep onun yolundan gitmek istemiş. Sonra kadın savaşçıların yeni bir yaşamı örmek için verdiği görkemli mücadeleden etkilenmiş ve dayısının intikamını almak için tereddütsüz yerini almış saflarda.

Şehîd Rûbar, Fırat’ın Gazabı’nın her hamlesinde de yer almış. Savaştaki en büyük tecrübesini Reqa hamlesinde edindiğini söylüyor. Zira şehir savaşları daha fazla savunmayı, suikastlere karşı her an tetikte olmayı gerektiriyor.

‘MÜCADELEDEN KEYİF ALIYORUM’

Kadınların savaşın başından beri öncülük ettiğini, koordine ve savunma kollarında yer almanın dışında mayınlı sabotaj, suikast eylemlerinde ve lojistikte yer aldığını belirtiyor.

Kadının savaşta, toplumun ona biçtiği rolün dışına çıktığını gözlemlediğini söyleyen Heval Şînda, şöyle devam ediyor: “Şu anda yeni kurulan anti terör birimlerinde de kadınların yer alması çok önemli. Her kadın yeni taktik ve eylemlerle katılıyor. Bir kadın olarak bu emek sürecinden büyük onur duyuyorum, verilen özgürlük mücadelesinden büyük keyif alıyorum.”

‘ŞEHİTLERİMİZ İÇİN ZAFER’

Şehit düşen yoldaşlarının da Reqa’nın özgürleşmesini çok istediğini anlatan Kobanê, “Bu arzuyu en fazla besleyen yoldaşlarımız ön savunma cephelerinde şehit düştü. Hamleye katılan tüm kadın savaşçıların bu savaştan zaferle çıkması en büyük istemimiz. Bunu şehitlerimiz için gerçekleştireceğiz. Gelecek nesillere, bu zaferi armağan edeceğiz” diyor.

‘YOLDAŞIMI MEVZİYE GÖTÜREMEDİM’

‘Rojava devriminde asla unutamayacağın bir anını benimle paylaşır mısın’ dediğim andan itibaren ise hıçkırıklara boğuluyor Heval Şînda. Yarım yamalak Kürtçemle kendimi zorluyor, ne dediğini anlamaya çalışıyorum. Benim de gözlerimin dolduğunu görünce ancak siliyor gözyaşlarını ve anlatmaya başlıyor: “Bir arkadaşımla birlikte doçkacıydık. Olası bir saldırıya karşı mevziye hazırlanıyorduk. Hamleden bir gün önce yoldaşım şehit düştü. Bu çok zoruma gitti; herkes mevzilerine gitti ama ben yoldaşımı mevziye götüremedim.”

Heval Şînda, Rojava’da kadın kazanımlarının gözle görünür bir şekilde arttığından söz ediyor. Kadınların birçok kurum ve meclislerle özgünlüklerini koruduğunu, Rojava’nın kadınların yönetimi altında olduğunu, kadın intiharlarının önünün alındığını, YPJ’nin de değişime olan inancı temsil ettiğini, kadının kendine güvenmesini ve emeğine sahip çıkmasını sağladığını kaydediyor.

‘ZAFERDEN SONRA KADINLAR İÇİN ÇALIŞACAĞIM’

‘Reqa özgürleştikten sonra ne yapmayı düşünüyorsun’ soruma karşılık şu cevabı veriyor: “Bu soruyu ben de yodaşlarıma sormuştum. Öncelikle Reqa'nın özgür olduğunu görmek istiyorum. Örgütün önüme koyacağı görevler dışında, ben Reqa zaferinden sonra da Reqa'da kalıp kadınlar için çalışmak istiyorum. DAİŞ'ten sonra bu kentin durumunu merak ediyorum. Halk bize sevgi ve saygı duyuyor. Diğer özgürleştirdiğimiz kentlerde olduğu gibi bu şehirde de yapılması gerekenler çok. Bu şehirde Araplar, Kürtler yaşıyor, önemli olan halkların bir arada çok daha güzel bir şekilde yaşamasıdır. DAİŞ zihniyetinin bu topraklardan ebediyen temizlenmesi gerekiyor.”

Kaynak: Yeni Özgür Politika