DBP: 2023 yılına Kürt kadınları damgasını vurdu

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi, 2023 yılı Kurdistan Kadın Panoraması’nda geçen yılına Kürt kadınlarının “Jin jiyan azadî” diyerek damgasını vurduğunu belirtti.

DBP Kadın Meclisi, 2023 yılında Kurdistan’ın dört parçasındaki kadın mücadelesine ilişkin bir panorama çıkardı.

“2023 yılına Kürt kadınları ‘Jin, jiyan azadî’ diyerek damgasını vurdu!” diyen DBP’nin yıllın panoraması şöyle:

BAKUR

Türkiye ve Bakur’da en büyük muhafazakar koalisyonun güçlendiği, afetlerin yıkıcı tahribatlar yarattığı, hapishanelerdeki baskının arttığı, tecritin derinleştirildiği, kadınları koruyan yasa ve sözleşmelerinin hedef haline getirildiği, şiddetin her türlüsünün artığı 2023 yılında kadın hareketleri olarak tüm zorluklara karşı “Jin, jiyan, azadi” diyerek  mücadelemizi sürdürdük.

2023 yılında kadınlar yine erkek egemen zihniyetin hedefi oldu. Geçtiğimiz dönem yine hukuksuz uygulamaların yılı oldu. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Erdoğan’ın 20.03.2021 tarihi kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını hukuka uygun buldu ve bu kararla Türkiye resmen İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekildi. Ayrıca, Türkiye’de yükselen muhafazakar koalisyon, içerisinde şiddete karşı önleyici tedbirleri bulunduran, nafaka hakkını sınırlandıran ve boşanmayı zorlaştıran 6284 sayılı yasanın değiştirilmesini istedi. AKP iktidarı, 7. yargı paketi ile infaz yasasını düzenledi. Yeni düzenlemeyle kadın ve çocuklara yönelik suçlardan ceza almış olanlar serbest bırakıldı. Adli yıl açılışında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç “Medeni yasayı sil baştan ele alacağız” diyerek ulus devletlerin yasalarının ne derece güvencesiz olduğu mesajını bir kez daha verdi.

6 Şubatta merkez üssü Maraş olan Kürdistan, Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye’yi de etkisi alan depremde devlet günlerce sessizliğini korurken biz kadınlar depremin ilk gününden itibaren alanda dayanışmayı örgütledik ve büyüttük. Devletin çözüm üretmediği, Kürtlerin, Alevilerin ve Arapların bir arada yaşadığı bu coğrafyayı görmezden gelerek ilk başta kaderine terk ederken, kadınların ve halkların örgütlediği dayanışma ile yaraları sarmaya başladık. Sosyal devlet iddiasında olan Türkiye’nin, bir doğal afet karşısında dahi ne derece politik bir tutum ile kör, sağır ve dilsiz olabileceğini, buna karşılık da halklar  örgütlenmekten ve dayanışmaktan başka seçeneğinin olmadığı deneyimlenmiş olduk.

Yine tüm engellemelere karşı biz kadınlar 8 Mart ve 25 Kasım’da alanları terk etmeyerek, barikatları yıkarak “Jin, jiyan, azadi” diyerek erkek devlet şiddetine, savaşa, haksızlığa, hukuksuzluğa, eşitsizliğe karşı alanlarda en temel haklarımızdan vazgeçmeyerek ve erkek egemen iktidara karşı sonuna kadar direnişimizi sürdüreceğimizi vurguladık.

2023 yılında Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar ve işgaller devam ederken İsrail-Filistin savaşının da çıkması en çok kadınları ve çocukları etkiledi. Kadınlara yönelik saldırılar devam ederken hala esir tutulan Kürt Ezidi kadın ve kız çocuklarına uygulanan cinsel şiddet mekanları tespit edildi, rehine tutulan kadın ve kız çocukları ile ilgili haberlerinde de hala gelmeye devam ettiğini görmekteyiz. Ancak tüm bu saldırılara karşı Rojava’da Kürt kadınları sürdükleri direnişleriyle tüm dünya kadınlarına örnek olmaya devam ediyorlar.

Kürdistan’da korucular, polisler ve askerler aracılığıyla uygulanan özel savaş politikaları kadınlar ve çocuklar üzerinde de uygulanmaya devam ediyor. Van’da altı uzman çavuş 2 kadını taciz etti, Nisebin’de bir uzman çavuş 4 çocuğu taciz etti. Mardin’de bir kadın bir korucu tarafından katledildi. Amed’de korucu başı evli olduğu kadını katletmeye çalıştı. Bu tablo karşısında yıllardır yürütülen özel savaş politikalarını amacını biliyor, teşhir eden kampanyalar ile mücadelemize devam ediyoruz.

Kürt Kadın Özgürlük Mücadelesi kırk yılı aşkın süredir birçok ilke imza atarak Kürdistan coğrafyasını kadın coğrafyasına dönüştürmeye çalıştı. Bu ilklerden biri de hiç şüphesiz eşbaşkanlık sistemidir. 2023 yılında da kadınlar olarak 2024 yerel seçimleri için çalışmalarına başlayıp demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmayı hayata geçirme sözünü verdik. Kadınların yerel yönetimlerde güçlü rol oynarak hem kendi üzerlerindeki tecriti hem de Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecriti kırmaya yönelik en anlamlı cevabı vermeye devam ediyoruz.

13 ve 14 Ocak 2024 tarihinde Amed’te Tevgera Jinen Azad’ın (TJA) ev sahipliğini yaptığı “Sessizlik Zinciri: Kadın Siyasi Mahpusların Etrafındaki Duvarları Yıkmak” başlıklı uluslararası konferansına dünyanın birçok ülkesinden kadınlar katıldı. Kadınlar olarak kapatılma rejiminin ne anlama geldiğini, bu rejime karşı mücadele deneyimlerimizi de paylaşarak şu anda hala daha hapishanelerde olan kadın mahpus yoldaşlarımızın durumlarına dikkat çeken sunumlar gerçekleştirip atölye çalışmalarını tamamladık. Hapishanesiz bir dünya mümkün oluncaya dek çalışmalarımızı sürdüreceğimizi  kamuoyu ile paylaştık.

ROJHILAT

2022’de Jina Emini’nin İran ahlak polisi tarafından katledilmesinden sonra Rojhilat ve İran’da “Jin, jiyan, azadi” felsefesiyle büyüyen kadın direnişimizin tüm dünya kadınları için de önemli bir sembol haline geldi. Kadınlar başörtü takmayarak sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştirmeye başladı. 2023’te ise Jina Amini ardından sivil itaatsizlik eylemi sırasında katledilen Armita Gravand ardından bu eylemler sürdürülmeye devam edildi. Bu eylemler devam ederken de İran hükümeti de şiddetin dozunu arttırdı. Eylemlere katılan, destek verenler tutuklandı, gözaltına alındı, türlü türlü şiddete maruz kaldı ve idam edildi. İran İnsan hakları Örgütü (IHRNGO) raporuna göre altı kadın Ocak- Haziran 2023 tarihleri arasında idam edildi. Ancak kadınlar, tüm baskı, korkutma ve yıldırma politikalarına karşı Rojhilat’ta da “Jin, jiyan, azadi” felsefesi etrafında örgütlenip en temel haklarını geri alabilmek için geri atmayarak kararlılıklarını gösteriyorlar.

BAŞÛR

2023 yılında, Türkiye ve Irak birlikte Başur üzerinde askeri, siyasi ve ekonomik politikalar yürütmeye devam etti. Kadınlara yönelik uygulanan kirli politikalar sonucunda burada da kadınlar katledildi, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kaldı. Yine Başur’da Kürt siyasetçiler katledildi, Kürt illerine hava saldırıları gerçekleştirildi ve bu iller abluka altına alınmak istendi. Ancak; tüm baskı, korku ve yıldırma politikalarına karşı Kürt kadın hareketi geri adım atmadı. Kadınlar öncülüğünde diplomatik görüşmeler gerçekleştirildi. Yine kadınlar Şengal'de komünler, meclisler kurdular.  Kurulan bu yapılar aracılığıyla konferanslar, seminerler, çalıştaylar ve toplantılar gerçekleştirdiler. Demokratik ulus projesi kapsamında bölgede çalışmalarını yürütürken Arap kadınlarla dayanışarak onlarla beraber kadın mücadelesini büyüttüler.

ROJAVA

Rojavalı kadınlar 2023 yılında da sürmekte olan Rojava Devrimimizin yansıması olarak çalışmalarına devam ettiler. Jineoloji atölyelerinin yaygınlaştırılması, Güney Kürdistan’da bulunan kadınlar ile diyalog geliştirerek Kürt Kadın Mücadelesi’nin örgütlenmesi için çalışmalara devam ediyorlar.

Yine Kuzey ve Doğu Suriye’deki eğitim sistemini, devrim sürecinde fikirlerin gelişme düzeyini ve toplumsallaşmayı tartışarak Rojava Üniversitesi öncülüğünde “Dünya Bilim İnsanlarının Rojava Üniversitesi ile Diyaloğu” başlığında bir araya geldiler.

Tüm bu gelişmelerle birlikte yıllardır ulus devletlerin oluşturduğu hukuk sitemine  getirdikleri  bir eleştirinin sonucu olarak, yine devrim niteliğinde olan ve tüm halkların beraberce oluşturduğu toplumsal sözleşmeye ilişkin çalışmaları da devam ettirdiler. Rojava’da Özerk Yönetim, Toplumsal Sözleşme’nin Geniş Komitesi, son 2 yılda bölge halkı ve bileşenleriyle birçok toplantı düzenlediler. Toplantılar sonucunda, 99. maddesinde yapılan düzenlemelerle beraber 134 maddeden oluşan Toplumsal Sözleşme onaylandı.  Bu sözleşmenin kabulü ile ulus devletlerin iktidarlarını sürdürebilmek için oluşturdukları hukuka karşı toplumun hukukunun inşa edilmesi gerekliliği ve bu gerekliliğin de Rojava Devrimi’nin bir parçası olduğu bir kez daha kanıtlandı. Toplumsal sözleşmede kadınların siyasi, toplumsal, ekonomik, kültürel haklarının korunması ve geliştirilmesi için Rojava’da yaşayan Kürtler, Araplar, Süryaniler (Asuri ve Arami), Türkmenler ve Çeçenler aynı taahhüt ile yaklaşacaklarının sözünü bu sözleşme ile ortaya koydular. Böylelikle dört parça Kürdistan’a ilham oldular.”