İHD'den 'sığınma evlerindeki kadınlar' raporu

İHD Amed Şubesi Kadın Komisyonu, 'Diyarbakır'daki sığınma evlerinde yaşayan kadınların durumuna ilişkin tespit raporu' hazırladı.

İHD'nin kadın sığınma evlerine ilişkin raporunda, tespit ve önerilere yer verildi. Raporda, "Karakola başvuran kadınlardan üçünün görevliler tarafından şiddet uygulayan aile veya eşinin yanına geri gönderilme konusunda baskıya maruz kaldıkları tespit edilmiştir" denildi. İHD'nin ŞÖNİM’e bağlı konuk evlerindeki kadınlarla görüşme talebini ise reddetti. ŞÖNİM'lerde daha önce kalan kadınlar ise Kürt oldukları için baskı gördüklerini, eşiyle barışmaya zorlandıklarını anlattı.

İHD Amed Şubesi Kadın Komisyonu, 'Diyarbakır'daki sığınma evlerinde yaşayan kadınların durumuna ilişkin tespit raporu' hazırladı.

Basın toplantısıyla bugün Amed'de açıklanan raporun hazırlanma sürecinde, İHD yöneticisi avukatlardan Hatice Demir, Gamze Yalçın ve PDR Uzmanı Nigar Kocaman ile Gülistan Yalçındağ Gençel görüşmelerde bulundu.

BAKANLIK REDDETTİ, BELEDİYELER KABUL ETTİ

Toplantıda İHD'nin Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na yapılan her iki başvuru dilekçesinin, "Kadın konuk evlerinde verilen hizmetlerin özelliği ve gizliliği nedeniyle" reddedildiği bilgisi verilirken, "Dolayısıyla, Diyarbakır ili ŞÖNİM’e bağlı konuk evlerindeki kadınlarla görüşme alınamamıştır" denildi.

"Ancak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Sosyal Politikalar Daire Başkanlığı ile Bağlar Belediyesi Kardelen Kadın Merkezine yapılan resmi başvurular olumlu karşılanmıştır. Bu doğrultuda kadın konuk evleri yöneticilerinin uygun gördükleri yer ve zaman içerisinde, belirli aralıklar da 17 kadın ile aydınlatılmış onamları doğrultusunda birebir görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeciler; evli, evli-çocuklu ve bekar olmak üzere, 18 ila 36 yaş aralığında olan kadınlardan oluşmaktadır" diyen İHD, ŞÖNİM’lere bağlı konuk evlerinde kısa bir süre kalıp ayrılan kadınların şunları anlattığını aktardı:

'KÜRT OLDUĞUM İÇİN KÖTÜ DAVRANDILAR'

A Kadın: “Ağrı Konuk evinde rahat değildik, aşağı inip dolaptan bir şey alamıyorduk, çocuklarıma tuvaletteki suyu içiriyordum. Sonra Eskişehir Konuk evine geçtim. Kürt olduğum için kötü davranıyorlardı.” 

B Kadın: “Bulunduğum sığınma evinden Eskişehir Konuk evine gittim bana sadece Eskişehir’de yaşayanların burada kalabileceğini söylediler.” 

C Kadın: “Bulunduğum ildeki ŞÖNİM Konuk evinde beni kocamla barıştırmaya zorladılar.” 

D Kadın: “Karakolda sıkıntı yaşadım, bana hakaret ettiler, ŞÖNİM’de yüzümdeki darp izinin sebebine inanmadılar, bana bağırdılar, hakaret ettiler, zorla anneme verdiler.” 

E Kadın: “Karakol aracılığıyla ŞÖNİM’e başvurdum. Ailemle barışmak için baskı ettiler, sürekli beni sorguladılar.”şeklinde beyanda bulunmuşlardır. 

İHD'nin verdiği bilgiye göre; ŞÖNİM’lere bağlı kadın sığınma evlerinde kalan ve yukarıda beyanlarına yer verilen görüşmeci kadınlar, ŞÖNİM’den ayrıldıktan sonra kadın kurumları, siyasi parti ve tanıkları aracılığıyla yerel yönetimlere bağlı kadın sığınma evine yönlendirildi.

SIĞINMA EVLERİNDEKİ KOŞULLAR TESPİT EDİLDİ

Raporda, yerel yönetimlere bağlı kadın sığınma evlerindeki kadınlarla yapılan görüşmelerden yola çıkılarak şu tespitlere yer verildi:

"15 kadının kendine ait hiçbir gelirinin olmadığı, bir kadının öğrenci olması nedeniyle burs aldığı, bir kadının ise babasından kalan maaş ile geçimini sağladığı tespit edilmiştir.

Şiddet gören kadınlardan 13’ünün kadın kurumları, yerel yönetimlere bağlı birimler ve siyasi partilere ilk başvurusunu yaptığı, bu başvurular neticesinde ilgili birimler tarafından şiddet gören kadınların sığınaklara yönlendirildiği, dört görüşmeci kadının ise ilk başvurusunu karakola yaptığı tespiti yapılmıştır.

Karakola başvuran kadınlardan üçünün görevliler tarafından şiddet uygulayan aile veya eşinin yanına geri gönderilme konusunda baskıya maruz kaldıkları tespit edilmiştir.

Bir kadın dışında diğer kadınların yasal hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları, sığınaklarda ne kadar kalabileceklerine dair bilgilendirmenin yeterince yapılmadığı anlaşılmıştır.

Kalma sürecinde; barınma, ısınma, kişisel bakım, temizlik ve sağlık ihtiyaçlarının yeterince karşılandığı ifade edilmiştir.

Çocukların eğitim ve oyun faaliyetlerinin sosyal çalışanlar ve uzmanlarca yerine getirildiği, sığınma evlerinin fiziki koşularının oldukça yeterli olduğu ifade edilmiştir.

İhtiyaç duydukları durumlarda psikolojik destek aldıkları ayrıca haftada bir gün periyodik olarak psikolog ile görüşme gerçekleştirdikleri ve kadınların ihtiyaçları doğrultusunda ilgili sağlık birimlerine yönlendirildikleri ifade edilmiştir.

Kaldıkları süre içerisinde, kurum içi sosyal faaliyetlere katılabildikleri (Bilgisayar, Müzik ve El becerileri vb. kurslar) ifade edilmiştir.

Bunların dışında, kendilerini bilinçlendirmeye yönelik eğitime çok ihtiyaç duyduklarını, konuk oldukları süreçte kendilerini güvende hissettiklerini belirtmişlerdir.

Görüşmeci kadınlardan 11’inin çalışmak istediği, 4 kadının can güvenliği riski nedeniyle çalışmak istemediği, birinin çalışıp çalışamayacağı konusunda bilgi sahibi olmadığı, birinin ise bu soruyu cevapsız bıraktığı görülmüştür.

Görüşmeci kadınlardan çocuklu olanların eğitim yaşındaki çocuklarının kurumdaki görevliler eşliğinde okula götürüldüğü belirtilmiştir.

Görüşmeci kadınların, aile ve arkadaşlarıyla görüşüp görüşmeyeceklerine kendilerinin karar verdikleri, görüşmek istedikleri zaman kurumun bu konuda gerekli kolaylığı sağladığı belirtilmiştir.

Görüşmeci kadınlardan birinin sığınma evinin uyku saatlerine alışamama konusunda sıkıntı yaşadığı, birinin ortamın kalabalık olması ve çocuk gürültüsü nedeniyle ilk etapta ders çalışma imkanına sahip olmadığı zamanla bu duruma alıştığı, birinin ise günün her saatinde telefon görüşmesi yapamadığı için uyum konusunda zorlandığı tespit edilmiş, diğer kadınların ise uyum konusunda herhangi bir sorun yaşamadıkları tespit edilmiştir.

Görüşmeci kadınlardan 5’nin gelecekle ilgili hiçbir fikir ve planının olmadığı, 12 kadının ise gelecekle ilgili plan ve beklentilerinin olduğu tespit edilmiştir.

Görüşmeci kadınların talepleri arasında; şiddet uygulayanlara verilen cezaların caydırıcı olması gerektiği, devlet kurumlarına olan güvenin zedelendiği bunda da ŞÖNİM ve karakollarda zorla barıştırma girişimleri ve şiddet görülen yere geri gönderilme eğiliminin etkili olduğu, hukuksal sürecin çok ağır işlediği, kadınların başvuru süreçleri konusunda kamuoyunda yazılı, görsel ve benzeri araçlarla bilgilendirilmesi gerektiği, ayrıca eğitim ve iş olanaklarının sağlanması gerektiği, çocuklar açısından eğitimin sürekliliğinin sağlanması gerektiği ifade edilmiştir."

'ARABULUCULUK YASAĞI GETİRİLMELİ'

Raporda, önerilere de yer verilerek, "Kadına yönelik şiddetin engellenmesi amacıyla, İstanbul Sözleşmesinin taraf devletlere yüklediği önleme, koruma, yürütme ve kadına yönelik şiddetle mücadele politikalarına yönelik ilgili çalışmalar tüm kadın ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde yapılmalı, kadınlar güçlendirilerek yapısal eşitsizliği sorgulayacak ve dönüştürecek, kadına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldıracak çok yönlü politikalar belirlenerek hayata geçirilmelidir" denildi.

Kadın beyanının esas alınmasının istendiği raporda, arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık yöntemlerinin kadına yönelik şiddet vakalarında uygulanması yasağının getirilmesi gerektiği belirtildi.

Kadının ilk başvurduğu karakollardaki kolluk görevlilerinin özellikle Çocuğun ve Kadının İnsan Hakları ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konusunda eğitim almış personellerden oluşmasının da talep edildiği İHD raporunda, şu öneriler de ifade edildi:

'ÇALIŞMA İMKANI VE İSTİHDAM ALANI SAĞLANMALI'

"Görüşmeci kadınlara yönelik, kendilerine destek hizmetleri sunan görevliler tarafından değer verilme duygusu, önemsenme, kadın olma ve kadın olarak belli haklara sahip olmaları gerektiği konusunda bilinçlendirilme çalışmaları kendilerine olan güvenlerini artıracaktır.

Kadınların sosyal, kültürel ve bilişsel gelişimleri için; eğitim, destek çalışmaları arttırılmalıdır.

Kadının, şiddet mağduru olması nedeniyle başvurduğu resmi makamlardaki görevliler, kadın iradesi dışında kadını zorlayarak ailesi ile görüştürme yönünde teşvik edici ya da arabulucu olmamalı, yapanlar hakkında gerekli yasal mekanizmalar işletilmelidir.

Şiddet mağduru kadının başvuracağı özel birimlerin (psikolog, sosyal çalışmacı, hukukçu) oluşturulmalı, şiddet uygulayan erkek veya aile bireyleriyle aynı ortama getirilmemelidir.

ŞÖNİM ve resmi kurumlarda çalışan görevliler, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları alanında eğitim almış kişilerden oluşturulmalıdır. Kadınlara yönelik ayrımcı tutum sergileyen ve işlem yapan görevliler hakkında gerekli yasal işlemler yapılmalıdır.

Kadınların kendi hayatları hakkında söz sahibi olabilmeleri için çalışma imkanları sağlanmalı ve istihdam alanları yaratılmalıdır.

Kadın Sığınma Evlerinin kapasiteleri ihtiyaca cevap verecek yeterlilikte olması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Kadınlara, kadın sığınma evlerinde kaldıkları süreçte ihtiyaç duydukları maddi destek sağlanmalıdır.

Kadına yönelik şiddet davalarında uygulanan 'rıza', 'haksız tahrik', 'iyi hal', 'saygın tutum'  indirimi kaldırılmalı, yargı makamlarının pratikteki cezasızlık politikalarına son verilmelidir."