Kadın gazeteciliğine her zamankinden çok ihtiyaç var

Daha önce kapatılan JINHA’dan sonra Gazete Şûjin’in de KHK ile yayın hayatına son verildi. Medyada savaş ve eril dil hakimken gadın gazeteciliğine neden ihitiyaç olduğunu medyada çalışan kadınlar yanıtladı.

Gazete Şûjin, 693 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan 3 yayın kuruluşundan biri. Fakat Gazete Şûjin’i farklı kılan ise kadın gazeteciliğinin nadir örneklerinden olması. Medyadaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği, erkek egemen dil ve söylemlere karşı “Medyanın diline çuvaldız niyetine” sloganıyla yayın yapan Gazete Şûjin’in kapatılmasına ilişkin olarak, Türkiye’deki kadın gazeteciliğine olan ihtiyacı; Gazete Şûjin editörlerinden Ceren Karlıdağ, Ekmek ve Gül’den Elif Ekin Saltık, Bianet muhabiri Elif Akgül ve gazeteci Burcu Karakaş ANF’ye değerlendirdi.

KADIN ÖZGÜRLÜK İDEOLOJİSİ EKSENİNDE HABERLER YAPTIK

Ceren Karlıdağ, gazeteciliğin her zaman erkeklerin tekelindeki bir meslek olarak kabul edildiğini söyleyerek kadınların bu alanda yaptığı çalışmaların hep ikincil olarak görüldüğünü veya hiç görülmediğini ifade etti. Karlıdağ oysaki kadın gazeteciliğine hem haber içeriği hem de kadının toplumsal anlamda göz ettiği hassasiyet açısından ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Yaklaşık 9 ay süren yayın hayatı boyunca Gazete Şûjin’in tam da bu sebepten pek çok haberi ters yüz ederek toplumsal yaşamı yeniden ele aldığını; cinsel istismar olaylarından kadın cinayetlerine, kadın devriminden emeğine kadar birçok konuyu işlediğini, öte yandan dünya ve Kürdistanlı kadın devrimcilerin yarattığı ‘kadın özgürlük ideolojisi’ ekseninde haberlere yeniden biçim verdiğini dile getiren Ceren Karlıdağ: “Yaratmak istediği dil açısından faili teşhir eden, mağduru koruyan bir pozisyonda oldu Şûjin. Kadın gazeteciliği açısından da aktüel haber akışı ile ‘kadın haberlerinin’ sadece ikincil bir kategori olmadığını, başlı başına bir alan olduğunu gösterdi” diye konuştu.

ONLAR OLMASAYDI BUGÜNLERE GELEMEZDİK

“Gazetemizin kapatılması kadına ve özgür basına yönelik düşmanca politikaların arttığı bu süreçte çok da şaşırtıcı değildi elbet. Zaten Türkiye’de uzun zamandır özgür basına yönelik baskı ve sansür uygulamaları var. Bir de mesleği, ‘tarihin ilk kölesi’ olarak tanımlanan kadının başkaldırışı üzerinden yeniden yorumlayıp, pratiğe dökünce daha çok rahatsız oluyorlar” diyen Karlıdağ, daha önce Kürt basının çok fazla baskı gördüğünü de sözlerine ekledi. Karlıdağ o dönemdeki meslektaşlarını onurlu duruşu sayesinde bugünlere geldiklerini de şöyle anlattı: “Eğer o dönemlerde onurlu meslektaşlarımız ‘Bizden bu kadar’ deyip arkalarını dönüp gitmiş olsalardı bugün biz de olmayabilirdik. Kürt gazeteciler açısından direniş mirası ve baskılar her zaman aynı paralellikde oldu. Fakat baskılar hiçbir zaman üstün gelmemiş, bir diğerini yenememiştir.”

RAHATSIZ ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Çuvaldızın sembolik olarak medyanın eril diline karşı bir özsavunmayı temsil ettiğinin altını çizen Ceren Karlıdağ, Gazete Şûjin’in habercilik anlayışını ise şu şekilde özetledi: “Haberciliğimiz de özsavunma aracı haline getirdiğimiz dilimiz de bundan sonra birilerini rahatsız etmeye devam edecek elbette. Çünkü çuvaldız artık haberlerimizi okuyan ve bizi takip eden tüm kadınların elinde.”

Medyadaki cinsiyetçi yaklaşımın, devletin baskı mekanizmasıyla benzeşmesine de dikkat çeken Karlıdağ bu erilleşmenin medyadaki ayağını şöyle ifade etti: “Medya sektörü de ne yazık ki haber odalarından tutalım editöryal işleyişine kadar aynı hiyerarşiyle kendini var ediyor. Devlet erkeği mülkleştirdikçe erkek de kadını müllkeştiriyor. Devletin baskıcı tarzını erkek evde kadına uyguluyor. Erkek devlet aklı, kadını hedef aldıkça medya da buna bağlı olarak daha fazla cinsiyetçileşiyor.”

Karlıdağ, kadın odaklı habercilik algısının muhalif medyanın da yeni yeni benimsemeye çalıştığı bir alan olduğunu dile getirirken “Hemen her muhalif medya kıyısından köşesinden mevcut öğretilmiş dile karşı yeniyi yaratmaya çalşıyor. Bunu yaparken niyetten bağımsız olarak tam tutturulamamış bir dil de oluşuyor kimi zaman. Fakat ben bu konuda umutluyum. Elbette bu tür kazanımlar, muhalif medyada kadın haberciliğinin geişmesi noktasında atılan adımlar o kurumlarda çalışan kadın gazetecilerin verdiği büyük emekler, kavgalar ve tartışmalar sonucu oluştu” dedi.

ŞÛJIN KADIN ODAKLI BAKAN BİR YERDİ

Bianet muhabiri Elif Akgül de gazetecilik mesleğinin çok eskiden beri bir ‘erkekler kulübü’ olarak işlediğini ifade ederek “Zaten erkek odaklı kurulmuş bir hayatı, bu erkekler kulübü kayda geçirdiği için kadınlar bu resmin hep dışında kaldı. Oysa ekonominin, savaşın, kültürün ve yaşama dair her unsurun bir parçası da kadınlar” şeklinde konuştu. Kadın odaklı haberciliğin tam da hayatın bu kısmına odaklandığını  ve bu nedenle ihtiyaç olduğunu dile getiren Akgül şunları söyledi: “Erkeklerle doldurulmuş haber merkezlerinden öznelerin kadın olduğu haberler çıkmıyor, haber değeri görülmüyor. Bu neden en başta gerçek gazetecilik için kadın odaklı bakabilen gazeteciler gerekiyor. Gazete Şûjin de bu şekilde. Çünkü yayın hayatı boyunca her hikâyedenin kadın kısmının olduğunu kanıtlayarak, göstere göstere çalıştı. Bu bağlamda çok değerli olduğunu düşünüyorum.”

CİNSİYETÇİLİK SAVAŞ DİLİYLE PARALEL

Medyanın cinsiyetçi dilinin, savaş diliyle benzeştiğini kaydeden Akgül, “Medyayı hak odaklı olmaktan çıkardığınız anda militarist, cinsiyetçi ve saldırgan dile kayar. ‘Seks savaş satar’ sığlığı nedeniyle bu böyle. Bu nedenle barış süreçlerinde insan fotoğrafları hikâyeleri okurken, savaş başladığında erekte olmuş uçaklar görürüz. Çünkü -yaygın- medya ‘savaşta erkekliğini kanıtlama’ peşine düşer. Bu nedenle bu ikisi her zaman paraleldir” diye konuştu. Akgül de muhalif medyanın cinsiyetçi kodlara açık olduğunu ise şu şekilde değerlendirdi: “Patriyarkal sistemin içine doğmuş kişiler olarak her birimiz cinsiyetçilikten nasibimizi aldık. Bundan kurtulmak, ders alıp aynı hatayı yapmadan onararak yürümek değerli. Bu cinsiyetçilikten muhalifler de bağımsız değil. Önemli olan bu konuda uyarılar üzerine, dil üzerine tartışarak ilerlemek.”

ŞÛJIN BU İNANÇLA YAYIN YAPMAYA DEVAM EDECEKTİR

“Medyanın diline, haberlerine, bakış açısına yansıyan bu erkek egemenliğine karşı kadın gazeteciliği ve kadın odaklı haberciliği önemsiyoruz, önemsemek durumundayız. Her gün kadınların öldürüldüğü, şiddete, tacize, tecavüze, mobbinge ve ayrımcılığa uğradığı bir toplumda kadın bakış açısını, kadın dayanışmasını ilerletmek; kadının ezilmişliğini ortaya koymak için kadın gazeteciliğine ihtiyacımız var” diyen Ekmek ve Gül editörü Elif Ekin Saltık hem Kürdistan'daki kadınların yaşam zorluklarını, mücadelelerini ve kazanımlarını ilk elden öğrenmemiz hem de kadın gazeteciliğinin ilerlemesi açısından Gazete Şûjin'e de ihtiyaç olduğunu dile getirdi. 'Medyanın diline çuvaldız niyetine' sloganıyla yola çıkan Şûjin’in eril dille karşı mücadelede önemli bir çabayı ortaya koyduğunu belirten Saltık “Şûjin'den önce yine bir KHK ile kapatılan dünyanın ilk kadın haber ajansı Jinha, Ekmek ve Gül yayın hayatını başka yollar bularak sürdürmeye devam ediyor. Gazete Şûjin'in de yayın hayatı bir KHK ile son buldu. Ancak Gazete Şûjin de inançla ve inatla yayın yapmaya, kadın haberciliğini sürdürmeye, çuvaldızı erkek egemenliğine batırmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.

GAZETECİ İSTİHDAMININ ARTMASI GEREK

Gazeteci Burcu Karakaş da medyada kadın bakış açısının eksik olduğu için kadın gazeteceliğine olan ihtiyacın çok fazla olduğunu vurguladı ve kapatılan Şûjin için şunları söyledi: “Kadın bakış açısı ne demek? Cinsiyetçilikten nasibini almamış makaleleler, haber metinleri demek. Bu nedenle Şûjin, Türkiye medyasında önemli bir yere sahip. Geçmiş zaman kullanmak istemiyorum çünkü her daim çabalarını sürdüreceklerine inanıyorum.”

Cinsiyetçiliğin milliyetçilikle el ele giden bir kavram olduğunu dile getiren Karakaş bu durumun, dünyanın her yerinde böyle olduğunu ifade edip “Dolayısıyla savaşın, çatışmanın olduğu yerde cinsiyetçiliğin artış göstermesi sürpriz değil. Siyasi atmosfer haber diline de yansıyor. Medyada kadın dostu söylem oluşturmak bugünden yarına olacak bir şey değil. Atılan her adımın önemi var. Bir kelimenin, bir cümlenin değişmesi bile kıymetli. Bu kapsamda cinsiyetçi kalıpları kullanmayan gazetecilerin çoğalması pek tabii önemli. Keza kadın gazeteci istihdamının artması da” şeklinde konuştu.