'Kadın soykırımını durduracağız' kampanyası başladı

Kadınlar, Batman'dan "Kadın Soykırımını Durduracağız, Yaşamı Özgürleştireceğiz” kampanyasının startını verdi.

Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde 3 Ağustos Şengal Katliamı'nın yıl dönümünde Batman’da bir araya gelen kadınlar, “Kadın soykırımını durduracağız, yaşamı özgürleştireceğiz” sloganıyla 25 Kasım’a kadar sürecek olan kampanyanın startını verdi. HDP Batman İl Örgütü binasının önünde yapılan açıklamaya Batman, Siirt, Amed HDP-DBP il örgütleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, TJA bileşenleri, DTK Eş Başkanı Leyla Güven, HDP Amed Milletvekili Feleknas Uca, Batman Milletvekili Saadet Becerikli, Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, kapatılan KJA Sözcüsü Ayla Akat Ata’nın yanı sıra çok sayıda kadın ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

“Kadın soykırımını durduracağız yaşamı özgürleştireceğiz” pankartının açıldığı eylemde, “Susma sokakta tecavüz var”, “Susma suça ortak olma”, “Kadın soykırımını durduracağız” ve “Kadın yaşam özgürlük” dövizleri taşındı. Eylemde sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Jin jiyan azadi”, “Êzidî kadınlar yalnız değildir” ve “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa” sloganları atıldı. Açıklamayı Batman TJA Sözcüsü Songül Korkmaz okudu.

'HER KADIN CİNAYETİ POLİTİKTİR'

Kadınların açıklaması şöyle:

"Kadın soykırımı, tarihin en eski savaş biçimidir. Kadın katliamı tarihin en özel savaş uygulamasıdır. Toplumu köleleştirmek için önce kadının köleleştirilmesi gerekir. Kadın cinayetleri, kadına yönelik saldırı, tecavüz ve fuhuş egemen güçler ve egemen erkeğin kadına, topluma karşı ittifak halinde verdiği iktidar savaşıdır. Sömürgeleştirme önce kadın bedeni ve ruhu üzerinde sağlanır daha sonra tüm toplum sömürgeleştirilir. Kadın katliamının en özel ve en eski savaş biçimi olmasının nedeni budur. Her kadın cinayeti ve kadın katliamı politiktir ve siyasi bir uygulama olarak hayata geçirilir.

3 AĞUSTOS KATLİAMI

DAİŞ vahşetinin insanlık tarihinde kara bir utanç olarak hatırlanacağı 3 Ağustos 2015 Şengal katliamının 3. yıl dönümünü karşılamaktayız. Bölge faşist ittifakının vurucu gücü olan DAİŞ binlerce Kürt Êzidî kadını kaçırmış, pazarlarda köle olarak satmış ve cariyeleştirme yolu ile köleleştirme dayatılmıştır. Şengal Katliamı ve Êzidî kadınlarının kaçırılması bir bütün Kürt halkına ve Kürt kadınlarına nasıl bir kader ve yaşam dayatılacağının somut örneği olarak uygulanmıştır. Ancak tarihe yeni bir kadın uygarlığının doğuşu sıfatı ile geçen muazzam bir kadın direnişi ile Kürt kadınlarına dayatılan bu plan boşa çıkarılmıştır. Kendini savunan ve direnen kadın gerçekliğidir bu. Ancak kadın düşmanlığı durmadan, yeni plan ve saldırılarla kadını köleleştirme amacını dayatmaktadır.

KADIN VE KIZ ÇOCUKLARIMA KIRIM

OHAL sürecinde, kadınların örgütlü direnişleri siyasi iktidarın hedefindeydi. Son bir yılda OHAL, Kayyum ve KHK yolu ile hükümet Kürdistan’ da kadınların kazanımlarını hedef aldı. Kadın kurumları, dernekleri, kooperatif, işletme ve basın araçlarını kapattı. Kadınların kamusal yaşamda uğradığı saldırılar, kadın cinayetlerinde ortaya çıkan ciddi artış, organize tecavüz çetelerinin devreye girmesi gibi uygulamalar buna eşlik etti. Ülkemizde Kadın düşmanlığına dayalı sürekli bir darbe süreci gündelik hayatın bir parçası haline getirildi.

Aynı paralelde özel savaş uygulamaları olan kentlerin yıkımı ile göçertme politikası devreye sokularak, yurtsuzlaştırma ve yoksullaştırma amaçlandı. Tecavüz, fuhuş çeteleri ile Kürt kadınları onursuzlaştırılmak istenmiştir. Ancak, faşist ve sömürgeci zihniyete karşı kadınların onurlu duruşları erkek-devleti kokutmaktadır. Buna karşı, KJA, HDP ve DBP’ li temsilci ve binlerce kadın aktivisti gözaltı ve tutuklamalarla susturmaya çalışılarak, kadın ruhu, bedeni tümden talan edilmek istenmektedir. Kadınları yalnızlaştırma, kimsesizleştirme ve devlet-erkek şiddeti ile yeniden köleleştirme açık bir devlet politikası olarak uygulanmaktadır.

OHAL ile 500 kadın katledildi, 365 kız çocuğu cinsel istismara uğradı, yurtlar ve okullar cinsel istismar olaylarının yüzde 59 oranında yaşandığı yerler oldu. Tecavüzcüsü ile evlendirme yasası çıkarılmak istendi, kadın cinayetleri davalarında ‘iyi hal’ ve ‘haksız tahrik’ indirimleri uygulandı; cezaevlerinde kadına yönelik cinsel saldırı-işkence temel bir uygulama oldu. Organize tecavüz çeteleri her yerde örgütlendi ve kefalet yoluyla tecavüzü satın alma hukuku devreye sokuldu. OHAL’ DE bu uygulamalara karşı direnen, örgütlü kadınlar cezalandırılmak istendi. 26 bin kadın kamudan ihraç edildi, yüzlerce kadın kurumu kapatıldı, binlerce kadın aktivist tutuklandı.

NELER YAPILACAK?

Bu nedenle her kadın cinayetine karşı yükseltilecek mücadele aynı zamanda sömürgeciliğe karşı bir mücadeledir. Gasp edilen, talan edilen her kadın hak ve hukuku için verilecek mücadele faşizme karşı bir direniş olacaktır. Kadın özgürlük savunması bu nedenle özgür yaşam savunması olmaktadır. Kadın soykırımını, tecavüzü ve fuhuşu durdurmak, yaşamı savunmak ve özgürlüğü sağlamaktır. Yaşamın her alanında kadına yönelik saldırılara karşı mücadeleyi yükseltelim erkek-devlet faşizmini durduralım diyor “Kadın Soykırımını Durduracağız, Yaşamı Özgürleştireceğiz” şiarı ile 3 aylık mücadele kampanyamızın startını veriyoruz.

Halk toplantılarını bir kadın seferberliği içinde kampanya süresince gerçekleştireceğiz. Seminer ve paneller, kadın buluşmaları, 6 noktada ‘karanlığı Aydınlatacağız’ gece nöbetleri düzenlenecek, 25 Kasım da kampanyanın finali büyük kadın mitingi ile yapılacaktır.

'HAREKETE GEÇİLMELİ'

Tüm kadınları ‘Kadın Soykırımını Durduracağız Yaşamı Özgürleştireceğiz’ kampanyasına katılmaya, özgürlüğünü savunmaya ve erkek-devlet faşizmini durdurmaya davet ediyoruz. Bu temelde 3 Ağustos Kadın Kırımı Ve Soykırıma Karşı Uluslararası Eylem Günü İlan Edilsin’ talebimizi burada bir daha yineliyor ve uluslararası kamuoyunu bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için harekete geçmeye davet ediyoruz.

Jin Jiyan Azadi

Kölelik Kaybedecek Özgürlük Kazanacak

Ya Özgürlük Ya Özgürlük.”