Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH), gündemde öne çıkan konulara ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, emperyalist-kapitalist sisteminin ekonomik, siyasi kriz ve de salgını fırsata çeviren politikaları sonucunda, dünya genelinde kadınlara ve ezilen cinsel kimliklere yönelik saldırılarını arttırdığına dikkat çekti.
“Adliye binasını ateşe veren, yıllardır uygulanan kürtaj yasasını kitlesel barikat mücadelesiyle iptal ettiren Arjantinli kadınların isyanı yol gösteriyor” denilen açıklamada, kadın hareketi, hak alma mücadelesinde daha militan bir hatta evrildiğini, yeni kazanımlar elde ettiğini dile getirildi.
‘KARARLI EYLEMSELLİKLER SİSTEMİ ZORLUYOR’
Açıklamanın devamında ise şunlara vurgu yapıldı: “Türkiye ve Kürdistan’da faşizmi yıkma ve özgürlüğü kazanma iddiası ve coşkusu, her geçen gün daha fazla büyüyor. Genç kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin de içinde etkin olduğu, farklı kentlere yayılan, kayyum rektörü istifaya çağıran Boğaziçi Üniversitesi direnişi, faşist politikalara güçlü bir yanıttır. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecride karşı zindanlarda süren açlık grevi direnişi, kadına yönelik şiddete karşı süreklileşen eylemler, kentlerdeki fiili meşru mücadele, milis eylemleri ve gerilla alanlarındaki kararlı eylem hattı, Birleşik Devrim Hareketinin devrimci seferberlik hamlesi yönetme krizi içindeki sistemi zorluyor.
‘TÜRK DEVLETİ TOPYEKÜN DİRENİŞİMİZ KARŞISINDA YENİLMEYE MAHKUMDUR’
Rejim krizi ve de AKP-MHP faşist iktidarı içerisindeki çatlaklar derinleşiyor. Faşizm ve şovenizm dışında iktidarını koruma seçeneği kalmayan faşist Türk devletinin, Güney Kürdistan’da işgal saldırılarını derinleştirme, Rojava Devrimi’nin kazanımlarını yok etme, gerillaya yönelik imha operasyonları ve de gözaltı, zindan, işkence, kaybetme politikalarıyla antifaşist mücadeleyi ve devrimci hareketi darbeleme stratejisi yürürlüktedir. Son Bağdat-Hewler görüşmeleri ve MGK toplantısı da 2015’den itibaren geliştirdikleri konsepti, daha ileriye taşımaya dönüktür ve saldırıda yeni bir aşamaya geçmişlerdir. Bunun son örneği, Gare’ye yönelik başlatılan işgal saldırısıdır. Kürdistanı sömürgeleştirme siyasetinin hizmetindeki NATO üyesi Türk ordusu ve sahadaki işbirlikçisi KDP, mücadelenin her cephesinde geliştireceğimiz topyekûn direnişimiz karşısında yenilmeye mahkumdur. Gare’de, Kürdistan gerillası, Birleşik Devrim güçleri ve gerillada sembolleşen özgür kadın çizgisi kazanacaktır.
Cins ve sermaye sömürüsü politikalarını, öz savunma ve meşru saldırı perspektifiyle boşa çıkaracağız. İşsizlik, yoksulluk, ucuz işgücü, ev içi emek ve beden sömürüsünü, politik özgürlük mücadelemiz üzerindeki saldırıları güçlü bir savaşımla yanıtlayacağız. Kadın özgürlük mücadelemizin önemli tarihi günü olan 8 Mart, faşizme ve erkek egemenliğine büyük bir barikat olacaktır. Fiili meşru alanda, polis barikatını şiddet araçlarıyla dağıtma, devlet kurumlarını işgal etme ve de kadın kitle gücüyle ateşe verme gibi kitle şiddeti biçimlerini geliştirme taktikleri ile süreklileşmiş kadın milis eylemleri çizgisi, mücadelemizi daha ileri seviyelere çıkaracaktır. Dünya ve bölgemizde kadın isyanları, grevleri ve barikat mücadelelerinin gelişmesinin verili koşullarının daha fazla olgunlaşacağı yeni süreç, kadın özgürlük mücadelemiz açısından yeni kazanımlara yol açacaktır. Yeni dönemde emperyalizme, kapitalizme, faşizme, erkek egemenliğine karşı mücadeleyi daha ileriye taşıyacağız."