Paris katliamının yıldönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Kürt kadınlarının öncülüğünde 2021 yılında tüm dünya kadınları her türlü erkek egemenlikli gericiliğe, faşizme, iktidarcı devletçi sömürücü sisteme karşı mücadelesini yükseltecektir. Kadınlar, özgülük ruhu ve tutkularıyla insanlığı her yerde özgür ve demokratik yaşama yakınlaştıracaklardır. 2021 yılı, kadın özgürlük çizgisinde tüm insanlığın özgülük ve demokrasi yılı haline gelecektir” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında şunları belirtti: “9 Ocak 2013’te katledilen Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşları saygıyla anıyor, onların özlemleri olan kadın özgürlük çizgisinde Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye ve Demokratik Ortadoğu’yu gerçekleştireceğimiz sözümüzü yineliyoruz. Ocak ayında soykırımcı sömürgeci Türk devleti tarafından özyönetim direnişleri sürecinde Silopi’de katledilen Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar yoldaşları da saygıyla ve minnetle anıyoruz. Bu şehadetlerle Ocak ayı ‘Kadın Şehitler Ayı’ haline gelmiştir. Onların özlemi olan Özgür ve Özerk Kürdistan mutlaka gerçekleştirilecektir.
KURŞUN SARA YOLDAŞ ŞAHSINDA DÜNYA KADINLARINA SIKILMIŞTIR
Paris’in merkezinde gerçekleştirilen bu cinayetler Tayyip Erdoğan’a bağlı MİT tarafından planlanmış ve örgütlendirilmiştir. Bu saldırının emrini veren de dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’dır. Türk devleti Avrupa Birliği’nin bir ülkesinde açıkça suç işlemiştir. Katledilen 3 devrimci Paris’te legal ve yasalar çerçevesinde siyasal faaliyet yürütmekteydiler. Fidan Doğan (Rojbin) çalıştığı Kürt Enformasyon bürosunda katledilmiştir. Rojbin yoldaş, bu büro üzerinden Fransa’nın bakanları, milletvekilleri, siyasetçileri ve sivil toplum örgütleriyle defalarca görüşmeler yapmıştır. Dolayısıyla 3 devrimci kadın Fransa hükümetinin güvenliğinden sorumlu olduğu Paris’te katledilmişlerdir. Bu açıdan Fransa’nın Türk devletini bu konuda yargılaması gerekmektedir. Fransa hukuk devleti olduğunu iddia ediyorsa, bunu gerçekleştirmek zorundadır. Çünkü Fransa hükümeti de yargı sistemi de tüm Fransız kamuoyu da bu cinayetlerin Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin talimatlarıyla gerçekleştirildiğini bilmektedir. Kürt halkı bu yargılama tüm boyutlarıyla gerçekleştirilip gerçekler açığa çıkana kadar Fransa hükümetinin yakasını bırakmayacaktır.
Paris’te katledilen Sakine Cansız (Sara) yoldaş PKK’nin kurucularındandır. PKK’nin kadın partisi haline gelmesinde çok önemli rolü olmuştur. Bu açıdan Kürt halk Önderi Rêber Apo, ‘Sakine’ye sıkılan kurşun bana sıkılmıştır’ demiştir. Bu kurşun aynı zamanda Sara yoldaş şahsında tüm dünya kadınlarına sıkılmıştır. Çünkü Sara yoldaş sadece bir kadın özgürlük hareketi önderi değildi; aynı zamanda dünya kadınlarının da önderiydi. Bu açıdan kadın etkisinin güçlü yaşandığı Paris, yani Fransa hükümetinin bu cinayetin hesabını sorma sorumluluğu vardır. Yoksa başta Paris’in kadınları olmak üzere, tüm dünya kadınları Fransız hükümetlerinden hesap sormaya devam edeceklerdir.
Cinayeti gerçekleştiren MİT elemanının ölümü de kuşkuludur. Ya Fransız istihbarat örgütünün ya da MİT’in bu ölümde parmağı bulunmaktadır. Normal bir ölüm olduğunu düşünmek naif bir yaklaşım olur. 3 devrimci kadının katledilmesi nedeniyle Fransa ile Türkiye’nin karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdı. Belki de Fransa böyle bir adımı atma iradesi gösteremediğinden bu katilin öldürülmesine göz yummuştur. Bu biçimde bu cinayetin üstünün örtülmesi Fransa’yı suç ortağı yapar. Bu cinayet aydınlanmadan, Türk devleti bu cinayetten dolayı yargılanmadan Fransa devleti böyle bir töhmet altında kalmaya devam edecektir.
3 devrimci kadının Paris’te katledilmesinin hesabını sormak, en başta da Kürdistan, Ortadoğu, Avrupa ve tüm dünyada kadın özgürlük mücadelesini geliştirmekle olur. Sara, Rojbin ve Ronahi’nin özgür kadın ruhuyla kadın özgürlük devrimini geliştirmek, erkek egemenlikli tüm gericiliklerden hesap sormaktır. Türk devleti gibi gerici faşist iktidarların sonunu getirmektir. Bu açıdan her 9 Ocak, Paris merkezli dünya kadın özgürlük mücadelesinin yükseltildiği gün olmalıdır. Sadece Kürt kadınlarının değil, Parisli, Fransalı, Avrupalı ve tüm dünya kadınlarının da böyle bir sorumluluğu yüklenmesi gerekir. Her 9 Ocak’ta Paris’te kadın özgürlük ruhunun isyanı gerçekleşmelidir.
Sara katledilmiş olsa da onun özgürlük ruhu tüm dünya kadınlarının isyan ruhu haline gelmiştir. Sara’nın özgürlük ruhu neolitik toplumu yaratan kadın ruhunun bugün yeni koşullarda tüm dünya kadınlarının ruhu haline gelmesidir. Nasıl ki ilk toplumsallıkta kadın belirleyici rol oynadıysa, günümüzde de Saraların özgürlük ruhu ve tutkusuyla kadınlar tüm insanlığı demokratik toplumcu uygarlığa da kavuşturacaktır.
2020 yılında kadınlar Saraların estirdiği özgürlük tutkusuyla tüm dünyayı sarstılar. 2021 yılında da Rêber Apo’nun kadın özgürlük ideolojisiyle tüm dünyaya örnek ve öncülük rolünde olan Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi yeni boyutlar kazanacaktır. Kürt kadınlarının öncülüğünde 2021 yılında tüm dünya kadınları her türlü erkek egemenlikli gericiliğe, faşizme, iktidarcı devletçi sömürücü sisteme karşı mücadelesini yükseltecektir. Kadınlar, özgülük ruhu ve tutkularıyla insanlığı her yerde özgür ve demokratik yaşama yakınlaştıracaklardır. 2021 yılı, kadın özgürlük çizgisinde tüm insanlığın özgülük ve demokrasi yılı haline gelecektir.”