KNK: Kadın öncülüğünde demokratik özerklik kazanılacak

KNK, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla açıklama yaptı.

Yazılı açıklama yapan KNK Kadın Komisyonu, "Kürt kadınları olarak bu yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle bir kez daha 100 yıl boyunca Kürdistan’da yaşadıklarımızın dününü ve bugününü gözden geçiriyoruz. Çünkü 2016 yılı aynı zamanda Kürdistan ve Kürt toplumu, özelde de Kürt kadınları üzerinde ağır bir soykırım politikasının adı olan Sykes-Picot Antlaşması’nın da 100. yıl dönümüdür" dedi.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "16 Mayıs 1916’da imzalanan Sykes-Picot Antlaşması salt imzalanan bir belge değildi. İktidar zihniyetinin stratejilerle pratikleştirilen bir Ortadoğu modeliydi. Lozan’la bu pratikleştirilerek, yasallaştırıldı. Aynı zihniyet daha sonra Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak bölgemize dayatıldı. Bu İktidar zihniyetinin temel yöntemi ise böl-yönet politikalarıyla toprakları, halkları, inançları, kadın ve erkekleri parçalayarak teslim almaktı. Hedef ise her farklılığı diğerine düşman yapmaktı. Bakur, Rojhilat, Başur ve Rojava Kürdistan’ı geçen 100 yıl içerisinde büyük trajedilere, talan, sömürü, soykırım, Enfal ve istilalara maruz kaldı. Soykırımları tümden başarmak için Kürt kadınlarına özgün kadın kırım politikası dayatıldı. Binlerce kadınımıza cinsel şiddet uyguladılar; kadınlarımızı savaş ganimetleri olarak ordularına hediye ettiler, binlerce kadınımızı farklı farklı ülkelere sattılar. Kürt ve kadın oldukları için aşağılandılar. Kürdistan statüsüzlük, kimliksizlik ve hukuksuzluk alanı haline getirildi. Kürt kadını açısından da durum aynıydı. Kadınlar statüsüz, kimliksiz ve hukuksuzluğa kurban edildi. Dış güçlerin bu sömürgeci politikaları yanı sıra içte de Kürt kadınlarına aile, aşiret, din, örf-adet-gelenek adı altında erkek egemen sistem kadın kırımı uyguladı."

Yüz yıl boyunca yaşadıkları bu çifte zulme rağmen, Kürt kadınlarının özgürlük umudunun kırılmadığının belirtildiği açıklamada, "Çünkü Kürdistan, Mezopotamya tarihinde en uzun soluklu kadın eksenli toplumsal medeniyetin beşiği olmuştur. Özgürlük hep kadında saklı kalmıştır. Ezidi Meyan Xan, Dersimli Bese, Koçgirili Zarife, Leyla Qasım, Sakine Cansız, Beritan, Zilan, Viyan Soran, Şilan Kobani, Şirin Elemhuli öncülüğünde sayısız kadın kahraman sayesinde Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi hiç durmadı" denildi.

'ÖCALAN VE ONU YOLDAŞI GÖREN KADINLARLA BAŞLADI'

"Kadın özgürlük vakti Kürdistan’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ve onu yoldaşı olarak gören yiğit kadınlarla başladı. Saklı kalan özgürlük canlanmaya başladı" vurgusunda bulunulan açıklamada, şöyle devam edildi: "Abdullah Öcalan 8 Mart 1987’de ‘köle kadınla devrim olmaz’ diyerek, özgür Kürdistan’ın ancak özgür kadınlarla mümkün olacağının farkına vardı. Dünya çapında çok sayıda ulusal kurtuluş mücadelesi verilmesine ve yeni sistemlerin kurulmasına rağmen kadın özgürlüğü sağlanamamıştır. Bunu en son somut olarak Arap Baharı denilen Ortadoğu ayaklanmasında da gördük. Bu nedenle Kürdistan devrimi içinde Kürt kadın devrimi iç içe sürdürülerek 'Özgür kadınla özgür Kürdistan’a' gerçeği Kürdistan’a kazandırılmıştır."

'KENDİ KADERİMİZİ TAYİN EDİYORUZ'

Kendi kaderini tayin etmede ilerleyen Kürdistan içerisinde Kürt kadınlarının da kendi kaderini tayin etmek için tüm gerekli örgütlü alt yapıya ulaştıklarına değinilen açıklamada "Halk olarak bugün yüzbinlere varan savunma güçlerimiz, politik partilerimiz, STÖ’lerimiz, meclislerimiz, belediyelerimiz, ekonomik modellerimiz, diplomasimiz vardır. Ancak Kürt kadınları olarak da dört parça Kürdistan’da kadın ordularımız, kadın STÖ’ler, ekonomik örgütlemeler, diplomasisi, siyasi partisi, meclisleri, belediyeleri, tüm siyasal alanlarda eşbaşkanlık sistemi üzerinde yaşamın her alanında varız. Bunun getirdiği özgüvenle yiğit kadınlarımız DAİŞ gibi halk ve kadın düşmanı güçleri yenilgilere uğratmaktadırlar. Türk devleti gibi Kürt ve kadın düşmanı bir gücü Bakur’da inşa edilen demokratik özerklik kavgasında Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar gibi kadınlar en önde savaşarak inkarcı ve katliamcı devleti aşmaktadırlar. Bakur’da da tıpkı Rojava gibi  kadın öncülüğünde demokratik özerklik kazanacağı kesindir" diye kaydedildi.

Açıklamada, Rojava’da özgür toplum yaşamını sistemleştirerek dünyada emsal haline getiren kadınların, özgürlük deneyimlerini diğer tüm bileşen halkların kadınlarıyla paylaşarak, onları da özgürlüğe teşvik ettikleri ifade edilirken, "Rojhilat’ta kadınlar İran rejiminin tüm baskılarına rağmen ulusal birlik ruhuyla diğer Kürdistan parçalarının direnişinde savaşmaktadırlar. Zindanlarda Kürt kadının özgürlük mirasını işkencelere rağmen sürdürmektedirler" denildi.

'BAŞUR'DA DA KADININ ÖZGÜRLÜK VAKTİ GELDİ'

KNK Kadın Komisyonu'nun 8 Mart açıklamasının devamında ise şunlar belirtildi:

"Başur’da başta kadın olmak üzere toplumu siyaset dışında tutan, ülkeyi sınırsız talan ve sömürü haline getiren erkek egemen sisteme karşı adım adım kadınlar seslerini yükseltmektedirler. Başur’un bir kadın devrimine ihtiyacı olduğu her geçen gün daha da belirginleşmektedir. Çünkü Başur’da siyasi ve ekonomik krizle çöken esasında miadını doldurmuş geri erkek egemen sistemidir. Bu nedenle ülkeyi korumak ve özgürleştirmek için Başur’da da artık kadın özgürlük vakti gelmiştir. 

Kürt kadınları olarak ulaştığımız bugünkü düzeyi, 8 Mart 1857’de hakları uğruna New York’ta direndikleri için diri diri yakılan 129 dokuma işçisi kadınların feryadını unutmadığımız için yakaladık. Direnerek şehit düşen tüm dünya emekçi kadınların acılarını acılarımız, başarılarını başarılarımız olarak gördük. Clara Zetkin başta olmak üzere yiğit kadınların kız kardeşleri olarak 21. yüzyılın özgür kadınlar çağı olması için sözümüzü yineliyoruz. 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü dolaysıyla bir kez daha başta Kürdistan olmak üzere dünya çapında özgürlük uğruna şehit düşen tüm kadınları minnetle anıyoruz."