‘Kuşlara ekmek verdi diye şiddet gören kadın var’
2020’de özellikle salgında kadına şiddetin arttığını söyleyen Adile Doğan, 2021’e gireli kısa süre olsa da bezer bahanelerle erkeklerin şiddet uyguladığını anlatıyor.
2020’de özellikle salgında kadına şiddetin arttığını söyleyen Adile Doğan, 2021’e gireli kısa süre olsa da bezer bahanelerle erkeklerin şiddet uyguladığını anlatıyor.
Kadına yönelik şiddet sonucunda 2020’de 300’ü aşkın kadın, erkekler tarafından katledildi. Öte yandan kadınların salgın ile daha da derinleşen cinsiyet eşitsizliğine karşı verdikleri mücadele de vardı. 2021’in ilk aynın henüz ortasına gelmişken kadına yönelik şiddet hız kesmedi. Ekonomik olarak da durum iç açıcı değil. Zira çoğu asgari ücrete dahi çalışmayan kadınlar salgın çerçevesindeki ödeneklerden dahi yararlanamıyor. Yine pandemi ile devam eden karantina süreci yüzünden yargıya şiddet sebeple boşanma başvuru süreleri uzuyor. Kadınlar 2021’de gelen zamlarla daha da yoksullaşıyor.
9 AYDA 520 ŞİDDET VAKASI
İstanbul’un işçi ağırlıklı bir bölgesi olan Esenyalı’daki Esenyalı kadın Derneği Başkanı Adile Doğan, kadınlar için 2021’de de durumun çok değişmediğini anlatıyor. Sadece 15 gün içerisinde 20’ye yakın şiddet başvurusu aldıklarını anlatan Doğan, öncelikle 2020’de sadece kendi bölgelerinde yaptıkları raporu şöyle özetliyor: “Dernek olarak bize başvuran vakaların bir raporunu tutuyorduk fakat pandemi başlayınca bu biraz daha pandemi raporuna dönüştü. Sadece 17 Mart 2020 ile 30 Aralık 2020 arasında 520 cinsel, fiziksel, ekonomik şiddet vakası bize başvuruda bulundu. Bu dönem içerisinde çarpıcı şeyler de kaydettik. Örneğin kuşlara ekmek kırıntısı attı diye dayak yiyen ya da evde müzik dinlediği için şiddet gören kadınlar bize başvurular arasında. Pandemi sürecinde bir infaz yasası açıklandı. İnfaz yasası sonrası erkeklerin hemen bırakılır bırakılmaz ertesi günü kadınların başına bela olduğunu tespit ettik. Bize gelen 5 vaka var. Gerekçeler de ‘ben yokken ne yaptın’ ya da özür dilemek bahanesiyle gelip yeniden şiddet uygulamak. Pandemi öncesi kahveler açıktı ya da mesailer uzundu; ama artık kahveler kapandı, mesailer kısaldı erkekler daha çok evde vakit geçirdiği için çeşitli bahanelerle kadınlara şiddet uyguluyor.”
EV İÇİ İSTİSMAR ARTTI
Adile Doğan, rapor içerisinde çocuk istismarı vakaları olduğunu da anlatırken özellikle çocukların yakınları tarafından sistematik şekilde işlenen olaylara dikkat çekiyor ve salgının bunu artırdığını belirtiyor: “Çocuk istismarı bakımından 8 vakamız vardı, baba ve amca tarafından yapılan. Evde vakit geçirildikçe kadınların dikkatine takılıyor bu istismar ve böyle başvurular aldık bu konuda. Bu meselelerde uzaktan cemaatler eliyle susturan aileler var. Örneğin olay adli makamlara intikal ettiğinde mutlaka bir aile üyesinin mensup olduğu cemaatin yönlendirmesiyle ‘Şeytana uyuldu, bunun cezasını ancak Allah verir, şikayetinizi geri çekin’ gibi şeylerle de karşılaştık. Bir de tacize uğrayan genç kadınlar var. Ama şöyle bir mesele var kadınlar sokakta ya da tanımadıkları kişiler tarafından tacize uğradıklarında bunu daha net ifade edebiliyor, yargıya başvurabilir veya yardım isteyebiliyor; ama evde uğradıkları taciz bambaşka bir boyut kazanıyor. Bu pandemide arttı çünkü 20 yaşın altı evde ve korkunç şeyler yaşıyorlar.”
15 GÜNDE 19 ŞİDDET VAKASI BAŞVURUSU
Şiddetin tek yönlü olmadığını ifade eden Doğan, ekonomik olarak etkileri de şöyle anlatıyor: “Örneğin okullar kapanınca çocuklara bakmak için yine kadınlar işlerinden feragat ediyor ya da zaten güvencesiz yerlerde çalışıyor bu kadınlar, asgari ücretin de altında merdiven silmek, temizlik yapmak gibi. Hal böyle olunca kısa dönem ödeneğinden de yararlanamayan, hiçbir geliri olmayan kadınlar yansıdı rapora. Bu kadınlar da yine zaten şiddet mağduru ya boşanmış ya kazandığın nafaka hakkını bile alamıyor. Bu bölgede özellikle çok fazla var yevmiyeci kadınlar, tekstilde, atölyelerde ya da taşeronlarda çalışan. Bu kadınların hayatına baktığımızda ya boşanmışlar ya cinsel, ekonomik şiddete uğrayıp çocuklarıyla ortada kalmışlar, bu bölgede çok yaygın bu durum. 2020 yılını böyle kapattık. Yine ülkede de biz bu rapor açıkladığımız zaman bir günde 3 kadın katledildi, şiddet vakaları hiç de azalmadı. Bugün ayın 15'i ve yeni yılın ilk 15 gününde bize 19 şiddet başvurusu geldi, gelmeye de devam ediyor. Bunların çoğu boşanma talepli. Bizlere boşanacağım nereye başvurayım, şiddet görüyorum diyen birçok kadın geliyor. Corona yine adli süreci büyük oranda yavaşlattı. Adli makamların karantinaya alınması kadınların hayatını son derece zorlaştırıyor. Çünkü randevu alamıyorlar. En erken randevu 1 aydan önce gelmiyor haliyle de kadın boşanmak istediği ve şiddet gördüğü eve geri dönmek zorunda kalıyor ya da ciddi anlamda yardıma muhtaç hale geliyor.”
MÜLTECİ KADINLAR DIŞARIDAN YARDIM İSTEYEMİYOR
Adile Doğan artık sayıları bir hali fazla olan ve toplumda nefret saldırılarının hedefi haline gelen mülteci kadınların durumlarına da dikkat çekiyor: “Bir de mülteci kadınların durumu var sokakta çocuğu ile kalmak zorunda kalan bir kadını sığınma evine gönderdik. Yine başka bir mülteci kadın, güpegündüz komşusu olduğunu bildiğimiz bir insan tarafından tacize uğrayınca buna müdahale ettik. Zaten bu kadını tanımaya başlayınca onun hayatında da ev içi şiddet olduğunu öğrendik. Şöyle bir durum var, mülteci kadınların zaten eşleri tarafından şiddete maruz kalıyor ama dışarıda da baskı gördükleri için dışarıdan yardım istemiyor. Mülteci kadınların o yüzden böyle bir istisnai durumu var. Örneğin kadın şiddete uğrarken bir üyemiz polis çağırmış, mülteci kadına destek olmuştur diye o kadın ikinci kez bize yardım için gelebiliyor. Yoksa insanlardan yardım alabileceğini düşünmüyorlar. Bu elbette hep vardı ama bana göre mülteci düşmanlığı biraz daha artmış durumda. Özellikle yardımlar üzerinden. Çünkü yardım isteyen insanların sayısı arttı. Bu kadar insanın yardım talebi kabul edilmeyince de oklar mültecilere dönüyor, niye onlara yardım ediyorsunuz meselesine geliyor.”
KOMŞULARDAN TANE İLE BİBER ÖDÜNÇ ALIYORUZ
Doğan, özellikle işçi yerleşimi olan Esenyalı’da asgari ücretin de hayatlarına çok bir şey katmadığından söz ediyor. Bu defa kendisinden de örnekler veriyor. Yapılan zam çarşı pazarda eriyip gitti diyor: “Asgari ücrete 500 lira zam yapıldı ama zamların çarşıya pazara yansıması, o 500 liranın nasıl eridiğin de gösteriyor. Çünkü bizler kendi hayatlarımızdan da biliyoruz, pazara giden insanlarız, pazardaki her şeye %100 bir zam geldi neredeyse. Ben kendi deneyimlerimle söyleyebilirim. İnsanlar kırmız et yediremiyordu çocuklarına artık beyaz et de lüks oldu. 4 kişilik bir ailenin yiyebileceği, küçücük bir tavuk bile 28 lira olmuş! Bu yüzden insanlar sebzeye yükleniyor ama örneğin pazara çıktığında ıspanak, pırasa gibi şeyler alamıyoruz, tercih yapmak zorunda kalıyoruz, bunlar mı yoksa daha doyurucu şeyler mi diye. Yemeği biraz renklendirmek, tatlandırmak için kullandığımız biberden vazgeçtik, alamıyoruz. Bu bizim kadınlarla günlük sohbetlerimizin konusu. Oturduğum apartmanda misal komşularla birbirimizin kapılarını çalıyoruz, birer tane biber ödünç alabilmek için. Tamam pazarda da gramla alıyoruz ama gramla alacak para bile kalmıyor. Biber alacağıma yemek soğansız olmaz deyip soğan alıyorum.”
ŞİDDET DE YOKSULLAŞMA DA DEVAM EDİYOR
Zamların kadın yoksulluğunu daha da artırdığını söyleyen Doğan: “Burada zaten gündüzleri pazar çok kalabalık olmaz özellikle vardiya çıkışı işçiler gidip ihtiyaçları olursa alır; ama ağırlıklı olarak akşam pazarı çok yoğun olur. Artık şöyle bir şey var pazar toplandıktan sonra kalanları toplayanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bunu da genelde ağırlıklı kadınlar yapıyor. Yani çöp olmuş diyebileceğimiz sebzeleri topluyor. Atık kâğıt ve plastik toplayanlarda da kadın sayısı çok fazla arttı bu bölgede. Bir de bunu zaten hep yapan, çöpten plastik toplayan kadınların değil bunlar. Artık insanlar seçenek bulamadığı için bunu büyük çoğunluk yapmaya başladı. Örneğin yıl sonuna doğru bize bir başvuru gelmişti, memur emeklisi bir kadın, 50 yaşından sonra eşinden şiddet görüyor ve çok fazla borcu var. Kızıyla birlikte yaşam mücadelesini sadece bin lira ile vermeye çalışıyor ve o da atık topluyor çöplerden. Günlük sadece bir tencereyi kaynatmak için sabahtan gece yarılarına kadar çok büyük bir bölgeyi plastik atıkları tarayarak geçiriyor ve çoğu gece de aç yattığını söylüyor. Sadece bu da değil bize başvuran iki çocuk annesi, zor durumda bir kadın vardı ve sokağa çıkma kısıtlamasında 2 gün evde soğukta ve elektriksiz kalıp sadece ekmekle karınlarını doyurmaya çalıştılar. Bunların hiçbiri münferit değil. 2021’de şiddet de kadınların yoksullaşması da devam ediyor” şeklinde konuluyor.