Moskova'daki "DAİŞ'e karşı mücadele" konferansı sona erdi

Moskova'da düzenlenen "DAİŞ'e karşı kadınların mücadelesi" konulu konferans sona erdi. Konferansta, Kürt kadınlarının direnişine dikkat çekilirken, Kuzey Kürdistan'daki katliamlara da değinildi.

Rusya Federasyonu'nun başkenti Moskova’da bulunan Kürt Kadın Delegasyonu, ‘‘DAİŞ terörüne karşı kadınların mücadelesi ve kendi halkı için verdikleri mücadele’’ konulu basın konferansı düzenliyor.

Bir dizi görüşme ve konferansa katılmak amacıyla Moskova’da bulunan Kürt Kadın Delegasyonu, ilk olarak Rus haber ajansı Ria Novosti'nin konferans salonunda bir basın konferansı düzenliyor. Konferans, Rusya Kürt Kadın Hareketi ve Adil Rusya Partisi'nden bazı milletvekilleri ile ortak düzenleniyor. Konferansa konuşmacı olarak HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir, Rojava Kadın Kongeresi üyesi Maike Nack, DAIŞ elinden kurtulmayı başaran Êzidî kadın Ekhlas Bajoo, KJK Yürütme Konseyi Üyesi Çinar Tolhıldan, Rusya Kürt Kadın Hareketi Eşbaşkanı Khatun İsoyan ve Adil Rusya Partisi Milletvekili Dmitri Zakharov katıldı. Konferansa aydınlar da katıldı.

ZAKHAROV: KÜRDİSTAN'DA SİVİL HALKA SAVAŞ AÇILDI

Konferansın ilk konuşmasını Adil Rusya Milletvekili Dmitri Zakharov yaptı. Zakharov konuşmasında Kürdistan’da yaşananların toplumdan gizlenmemesi gerektiğine dikkati çekerek, ‘‘Türkiye’nin DAİŞ çetelerine nasıl yardım ettiği atık tüm dünya kamuoyu tarafından kabul edilen bir gerçektir. Türkiye’nin halklar üzerindeki baskısına dikkat çekmek amacıyla bugün bir araya gelmiş bulunuyoruz. Özellikle son aylarda Kuzey Kürdistan’da Türk devletinin uyguladığı savaş politikası ile ilgili yanlış bilgiler var. Kürt kentlerinde sivil halka karşı uygulanan hukuksuzluğun tüm dünya tarafından bilinmesi gerek’’ dedi.

TAŞDEMİR: ÇOK SAYIDA ÇOCUK KATLEDİLDİ

HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir ise şu değerlendirmelerde bulundu:

“Şu an Kuzey Kürdistan’da çok önemli bir süreç yanıyor. Orada yaşananları görmek gerek. Kürtler her zaman barıştan yana olmuştur. Fakat Türkiye’de AKP politikalarını eleştiren herkesin ya tutuklanması yada toplum içinde teşhir olduğu bir süreçten geçiyoruz. Şu an Türkiye’de çok sayıda gazeteci, akademisyen, belediye başkanı ve parti çalışanımız tutukludur. Türkiye’de her şey rejimin dediği gibi oluyor. Yani rejim bir baskı aracı olarak kullanılıyor. Kürtler diktatör bir rejimden daha çok demokratik bir Türkiye ve tüm halkların eşit olduğu bir ortam istiyor. Şu an Kuzey Kürdistan’da çok sayıda kent abluka altındadır. Her ne kadar Türk devleti bu illerde 'Kürt sorunu yok' dese de yaşananlar bunu yalanlıyor.

Tank ve toplarla sivil yerleşim alanları vuruluyor. Kuzey Kürdistan’da yaşananlar Kobanê’deki süreci akıllara getiriyor. Dün Silopi’de tank atışları sonucu bir evde bir kadın ve çocuklar katledildi. Bu süreçte Türk devleti tarafından yaklaşık 600 sivil katledildi. Bunlardan 97’si çocuk ve 96’sı ise kadındır. Çok sayıda sivilin cenazesi yakıldığı için de kimlikleri belirlenmiyor.

Cizre’nin yüzde 97’si yıkılmış durumda. Demokratik özerkliğin ilan edilmediği mahalleler de yıkılan evler var. Ama demokratik özerkliğin ilan edilmediği mahallelerde de çok büyük yıkımlar var. Bu da bize Türk devletinin bilinçli olarak Kürt yerleşim alanlarını hedef aldığını gösteriyor.

'KÜRTLER MÜCADELESİNİ GELİŞTİRİYOR'

Bu sorunun köklü çözümü için Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği diyalog ve müzakere sürecini AKP boşa çıkarmıştır. Bu süreçte AKP çözüm sürecinin gelişmemesi için elinden geleni yapmıştır. Partimiz HDP de bu sürecin sağlıklı yürümesi için elinden geleni yapmıştır. 7 Haziran’da halkta partimizin bu tavrını benimsemiş ve destek vermiştir. Bunun için de partimiz de her defasında hedef alınmıştır. Çok sayıda parti yöneticimiz halen tutukludur. Tüm milletvekillerimiz hakkında TBMM’de fezlekeler var. Dışarıda Kürtlerin tanınmasını istemiyor, içeride de Kürtlerin statü sahibi olmasını istemiyorlar. Türk devletinin uyguladığı bu politikalar 40 yıldır çözüm olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Bu sorunun çözümü diyaloğun ve müzakerenin gelişmesindedir. Kabul etseler de etmeseler de Kürtler her geçen gün daha da örgütlenip mücadelelerini genişletiyorlar.

Türkiye’de özellikle aktivist kadınlar hedef alınıyor. Silopi’de üç kadın arkadaşımız hunharca katledildi. Katledilen kadınların bedenleriyle oynanıyor. Bununla topluma ve kadınlara cevap vermek istiyor. Toplumun tüm kesimlerinde kadının direniş ruhunu bastırmak istiyorlar. KJA örgütlenmesi Kuzey Kürdistan’da da çok aktiftir. Bunun için sürekli baskı altındadır. Tüm baskılara rağmen kadınlar hiç bir zaman mücadelelerinden vazgeçmeyecekler."

DAİŞ'İN ELİNDE KALAN KADIN ANLATTI

Uzun bir süre DAİŞ çetelerinin elinde olan ve gözleri önünde babası ve erkek akrabalarının boğazı kesilerek katledilen Êzidî kadın Ekhlas Bajoo ise yaşadıklarını şöyle anlattı: "‘‘Êzidî kadınların yaşadığı dramı sizlerle paylaşmak için buraya geldim. DAİŞ çeteleri Şengal ve köylerine girdi ve erkelerin hepsini öldürdü. Yapacak hiçbir şeyimiz yoktu. Yapabileceğimiz kaçmaktı ve biz de Tılkasıb köyünden çıktık, daha sonra DAİŞ çeteleri bizim çevremizi sardılar. Erkekleri ayrı bir yere topladılar, onlara ‘dininizden vazgeçin’ dediler. Onlar da bunu kabul etmediği için hepsini tarayarak öldürdüler. Babam ve akrabalarım da aralarında vardı. Biz kadın ve çocukları da başka bir yere götürdü. Orada da yaşlı kadınları bizden ayırdılar. Çocukları insanları öldürmek için eğitiyorlardı. Daha sonra genç kızları da götürdüler. Bazılarını Suriye’ye bazılarını Musul’a bazılarını da başka yerlere götürdüler ve orada onlara çok kötü muamele ediyorlardı. Bunları anlatmak bile bana zor geliyor. O kadar kötü şeyler yaşadık ki anlatılması çok zor. Genç kızlara gelinlik giydirip 'artık bizim kadınımızsınız' diyorlardı. Erkekleri öldürdüler. Kadınları sattılar. Çocukları da insanları öldürmek için eğitiyorlar. Daha küçücük çocuk bundan ne anlar... Benim gözümün önünde babamın boğazını kestiler. Sesimi duyan herkesi Êzidîleri sahip çıkmaya çağırıyorum.”

NACK: KRİZİ DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÇÖZER

Rojava Kadın Kongresi Üyesi Maike Nack ise ‘‘Ben aslen Almanım, bir yıldan fazla bir süre Rojava’da kaldım. Şuan da Rojava Kadın Kongresi üyesiyim. Kadınlara karşı uygulanan bu katliamvari yaklaşımları hiçbir zaman kabul etmedik ve bu uğurda mücadele ederek şehit düşen tüm arkadaşlarımızı da saygıyla anıyorum. Rojava Kadın Kongresi olarak Ortadoğu’nun krizinin çözümünün demokratik konfederalizm olduğuna inanıyoruz. Bu sistemde toplumun her alanından insanlar ve tüm halklar barış içinde demokratik normlar çerçevesinde yaşayabili" dedi.

"Rojava’da kadınlar toplumun her alanında mücadelenin içindedir" diyen Nack, "Bu açıdan Rojava’da çok büyük şahsiyetler de çıktı. Bunlardan biri Arin Mirkan’dır. Arin arkadaşımız DAİŞ çetelerinin saldırılarına karşı onurluca bir direnişin sembolü olmuştur" diye ekledi.

TORHILDAN: KÜRTLER KUZEY KÜRDİSTAN'DA DA KAZANACAK

KJK Yürütme Konseyi Üyesi Çinar Tolhıldan ise şunları belirtti:

"Son yıllarda Ortadoğu’da yaşananlar insanlık tarihine kara yıllar olarak girecektir. Özellikle DAİŞ çetelerinin bölgede uyguladığı terörün tüm insanlık tarafından görülüp teşhir edilmesi gerek. Bölgede DAİŞ çetelerine karşı en büyük mücadeleyi veren Kürt halkıdır. Özellikle Kürt kadınların toplumun her alanında kendini örgütleme iradesi göstermesi ve bunda başarılı olmaları onları daha güçlü kılmıştır.

Kürt Özgürlük Mücadelesi içinde toplumun her alanında kendini örgütleme şansı buluan kadınlar bugün bölgede yaşamın yeniden inşası için mücadele ediyor. Kadınların bu yaşam mücadelesi sadece kendilerini değil; tüm bölgeyi özgürleştirecektir. Kadın bilinci ve kadın duyarlılığıyla gelişen Kürt kadın hareketi tüm dünya kadınlarına ilham oluyor. Toplumun daha özgür daha ilerici ve demokratikleşmesi için kadınların içinde bulunduğu konum çok önemlidir. Bu bakımdan Kürt kadınların DAİŞ çetelerine karşı verdikleri mücadeleyi çok iyi anlamak gerek. Bu direniş sadece bir kara toprağını korumak için değil; aynı zamanda bir ideolojiyi ve yaşam felsefesini özgür kılmak içindi de. Rojava, Şengal, Kerkük ve şu an da Kuzey Kürdistan’da kadınlar aktif mücadele içinde oldular.

Kuzey Kürdistan’da Türk devletinin katliamcı politikalarına karşı Kürt halkının geliştirdiği mücadele bizim için çok önemlidir. AKP ve Erdoğan Kürtleri bitirmek için DAİŞ çeteleriyle işbirliği içinde. Fakat Kürtler nasıl ki Kobanê''de DAİŞ çetelerini bozguna uğrattıysa Kuzey Kürdistan’da da aynısını yapacaktır."

...