Nurheq: Şengal özerk statüde olmalı

PAJK Koordinasyon üyesi Berfin Nurheq, Şengal halkının Şengal'in özerkliği için örgütlülüğünü geliştirmesi ve özerk statü için mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

PAJK Koordinasyon Üyesi Nurheq, Şengal'deki soykırımın HPG- YJA Star gerillaları tarafından boşa çıkarıldığına dikkat çekerken, Êzidî halkının öz savunmasını oluşturmaya başladığını ve bunun giderek daha da güçleneceğine inandıklarını belirtti. Nurheq, "Şengal halkı, YBŞ, YJŞ’yi büyütmeli ve  güçlendirmelidir. Bununla birlikte toplumsal alanda her türlü örgütlülüğünü geliştirerek  Şengal’in özerk statüsü için mücadele etmelidir" diye konuştu.

PAJK Koordinasyon Üyesi Berfin Nurheq, Şengal fermanının yıl dönümünde ANF'nin sorularını yanıtladı.

Fermanın üzerinden 3 yıl geçti. Hedeflenen neydi? Fermana karşı nasıl mücadele geliştirildi?

3 yıldır yoğun bir şekilde başta askeri alan olmak üzere toplumsal yaşamın her alanında özgürlük mücadelesi yürütülmektedir. Bu üç yıl içerisinde özellikle fermanın gerçekleştiği yıl ve ertesi yıllarda yürütülen savaşta kahramanca savaşıp DAİŞ çetelerine darbe vuran onlarca arkadaşımızın şehadeti yaşandı. İki yüzü aşkın şehadet yaşanmıştır. 3. yıl dönümü vesilesiyle Armanc, Roni, Givara Süleymaniye, Vinar, Argeş, Dılgeş, Berxwedan Tolhıldan, Canpolat Kubani, Berivan Şengal, Evrim, Viyan, Berivan, Zilan, Agır Urfa, Newrez, Pirdoğan, Canfeda, Nujiyan yoldaşlar şahsında şehit düşen tüm yoldaşları saygıyla anıyor, anılarına bağlı kalacağımızın sözünü bir kez daha veriyoruz.

Şengal’de katliamı gerçekleştiren hem DAİŞ çeteleri, hem de katlima zemin sunan, Şengal’i pazarlık konusu yapan başta KDP, AKP olmak üzere emperyalist işgalci, sömürgeci güçler katliamla hedefledikleri sonucu alamamışlardır. Katliamın ilk gerçekleştiği günlerde, HPG-YJA Star gerillalarının öncülüğünde gerçekleştirilen özgürlük hamlesi ile soykırımcı uygulamalar boşa çıkarılmaya başlanmıştır. Geldiğimiz aşamada denilebilir ki gelişen mücadele ile Şengal eski Şengal değildir, ferman öncesi olan Şengal değildir. Değişimler oldukça önemli ve ciddidir. Ama hemen şunu belirtelim ki gelinen aşamada ortaya çıkan gelişmeler kesinlikle yeterli görülmemelidir. Ferman gerçekliğini ve buna karşı verilmesi gereken mücadele amaçlarını dikkate aldığımızda kesinlikle ciddi yetersizlikler ve geliştirilmesi gereken hususlar söz konusudur. Şengal’de özgürlük mücadelesi yürüten güçlerin HPG-YJA Star, YBŞ-YJŞ, Şengal Meclisi, Kadın Meclisi ve diğer örgütlerin daha derin bir duyarlılıkla öz eleştirel yaklaşması gereklidir. Her ne kadar geliştirilen mücadele ile fermanı gerçekleştiren soykırımcı güçler boşa çıkarılsa da gelinen aşama kesinlikle yeterli değildir. Yıl dönümü vesilesiyle bu gerçekliği bir kez daha görmemiz gerekmektedir.

'ŞENGAL'DE HER ALANDA YOĞUN BİR MÜCADELE YÜRÜTÜLMEKTEDİR'

Şengal’de iki temelde mücadele yürütülmektedir. Birincisi; ilk yıllarda 2014, 2015, 2016 yıllarında DAİŞ’e karşı askeri alanda verilen mücadele. İkincisi; Şengal’in soykırımında çıkar siyaseti yürüten başta KDP, AKP hükûmeti olmak üzere diğer emperyalist güçlere karşı verilen ideolojik, siyasi  mücadeledir. Bu anlamıyla Şengal’de her bakımdan yoğun bir savaş ve mücadele yürütülmektedir. Biraz daha açımlarsak, 2014 yılında DAİŞ çetelerine karşı verilen savaşla Şengal dağının, dağın etrafındaki kırsal köylerin kurtarılmasıyla, yani Şengal’de güvenlikli alanlar oluşturulduktan sonra soykırıma zemin sunan ve Şengal’i pazarlık konusu yapan başta KDP,  bu kazanılan imkanlardan çıkar siyaseti yürütmeye başlamıştır. KDP’nin ferman günlerinde gerçeği bilinmektedir. Soykırıma zemin sunup pazarlık konusu yaptığı için halkı DAİŞ çeteleri karşısında savunmayıp, Şengal’i bırakıp kaçmıştır. KDP’nin Şengal halkına sürekli bir öz eleştiri vermesi gerekirken öz eleştiri vermeden özgürlük hamlemizle oluşturulan imkanlar üzerinden çıkar siyaseti ile tekrar eski politikalarına halkı bastırma, gençleri korkutma, halkı parçalama, maddiyatla kendisine bağlama ve benzeri kirli politikalarına devam etmiştir. KDP’nin bu yaklaşımı hiçbir siyaset kuralında, aklında yoktur, olamaz da.

İşte Şengal’de verilen mücadelemizin böyle bir yanı vardır. Adım adım mücadele geliştirilmekte, kazanımlar ortaya çıkmakta, hemen ardından bu kazanımlar, imkanlar üzerinde işbirlikçi siyaset kendisini hızla örgütlemek istemektedir. Bu anlamda kazanımlarımıza karşı gerçekleştirilen işbirlikçi müdahalenin boşa çıkarılması kesinlikle gereklidir. Bu temelde halkı bilinçlendirip örgütleme çalışmalarının daha da yoğunlaştırılmasına ihtiyaç vardır. Yukarıda belirttiğimiz öz eleştiri hususu bu temeldedir. Askeri alanda şehit yoldaşlarımızın oluşturduğu direniş ve yaşam çizgisi bunu emretmektedir. İlk yıllarda askeri alanda yoğun verdiğimiz mücadelenin kazanımlarını halk örgütlülüğüne dönüştürmeli, işbirlikçi siyaseti boşa çıkarmalıyız.

Şengal’deki özgürlük mücadelemizin 3. yılında fermanla amaçlanan neydi, neden Şengal’de böylesi bir soykırım planlandı, bunları tekrar tekrar yorumlamamız gerekmektedir. Çünkü bu sorulara verilen cevapla katliamın boşa çıktığını görmüş olacağız, hem de daha yapılması gerekenleri bir kez daha görmemizi sağlayacaktır.  

'ŞENGAL HALKI KENDİNE UYGUN YAŞAM ARAYIŞI İÇİNDE'

Bilindiği gibi Şengal, Êzidî halkı açısından kutsal ve tarihi bir yer. Şengal coğrafyası, Êzidîlik inancı, Ezdiyati kültürü Kürdistan ve Ortadoğu açısından tarihi bir öneme haizdir. Kürtlük kimliğinin ve yaşam tarzının kaynağıdır. Kürtlüğün özüdür.  İnanç ve kültürel yönleri ile stratejik önemi vardır. Bölge içerisinde Şengal üzerine hakimiyet kuran Irak, KDP ve bunların dayandığı emperyalist güçler bu özün Şengal’de, Êzidî halkı içerisinde canlanmaması için her türlü çıkar temelinde siyaset uygulamışlardır. Fakat baktılar ki, 40 yıldır Kürdistan’da verilen özgürlük mücadelesinin kazanımları Reber Apo’nun yeni paradigması olan demokratik-ekolojik-kadın özgürlükçü paradigması doğrultusunda halkları özellikle Kürdistan’da, Ortadoğu’da yaşayan halkları etkilemektedir, halklar yaşadıkları sorunlara bu temelde çözüm aramaktadır. İşte Rojava devriminin etkisiyle Şengal’deki Kürtlüğün özü canlanmaya başlamıştı. Çünkü özdür bu. Öz, su gibidir, kendi kaynağından gelen akıntıyı fark eder, birlikte akıntıya kapılıp akar gider ve nehir olur. Şengal halkı da yavaş yavaş özüne göre yaşama arayışı gelişmişti. İşte bu yüzden sömürgeci güçler Kürtlüğün özünün canlanmasını engelleyerek  gelişmeleri kaynağından kurutmak istedi. Soykırımcı güçlerin hedefi giderek Kürdistan’da, Ortadoğu’da gelişen özgür Kürt kimliği ve Demokratik Konfederal yaşam tarzının yayılmaması için köke, öze darbe yapmak istedi. Çünkü gelişmeler özle, kaynakla buluşursa daha da büyük gelişmelere yol açacaktı, bu biliniyordu ve bu yüzden soykırımla bu engellenmek istendi.

Şengal coğrafyası ve halkı açısından değerlendirebileceğimiz diğer bir husus; bilindiği gibi Êzidîlik inancı ve kültürü tarihte egemenlere, iktidar güçlerine, devlet ve imparatorluklara karşı direnmiştir. İnançlarını korumak, geliştirmek adına ve egemen kültüre, dine teslim olmamak için direnmiştir, bu yüzden onlarca kez katliamlara maruz kalmıştır. Direnerek kendisini var kılmıştır, günümüze kadar gelmiştir. Fakat yakın tarih açısından ele aldığımızda 20. yüzyılın ortalarından sonra özellikle 1970’lerde Saddam hükûmeti bu direnen potansiyeli kırıp kendi çıkarları temelinde yönlendirmek için kapsamlı politikalar uygulamıştır. Mesela Êzidîleri Şengal dağlarından koparıp deştteki yaşam tarzına çekmiştir. Êzidîler kendi dağlarını, dağdaki direnen, emek veren yaşam tarzını bırakarak Saddam’ın ovalarda kasabalara benzeyen toplu yerleşim merkezleri kurarak hakimiyet altına alınmak istenmiştir. Dağlarda yaşayan halklar hiçbir zaman devlet sistemlerinin denetimine geçmemiştir. Bu yüzden dağlara sırtlarını vererek direnmişlerdir. Fakat ovaya çekilen Şengal Êzidî halkı Saddam’ın oluşturduğu yerleşim sistemi ve yaşam tarzı ile denetime girmişlerdir. Kendi öz emeğinden koparılmıştır. Öz emeğine dayanıp yaşamak değil de Irak’ın şehir merkezlerinde ucuz işgücü olarak kullanılmıştır. Devlet sistemlerinin oluşturduğu şehir yaşamı ile tanışılmıştır. Böylesi bir şehir yaşam tarzı toplumda parçalanmaya yol açmıştır. Yine Saddam toplu yerleşim merkezlerinde birkaç aşireti bir araya getirerek kasaba oluşturmuştur, bu politika toplum arasında parçalanmayı meydana getirmiştir. Hele bir de devlet sistemleri gereği bazı aşiretler yada bazı yerleşim merkezleri daha çok öne çıkarılıp daha çok ucuz kullanım haline gelmiştir. İşte bu ve benzeri politikalarla toplumda önemli bir düzeyde parçalanma olmuştur. Bir halkın direniş gücünü ve örgütlülüğünü kırmanın temel yolu; parçalayıp bölmek ve öyle üzerinde hakimiyet kurmaktır. 

2000’lere gelindiğinde Irak krizi ve Saddam hükûmetinin çöküşü de Şengal’i etkilemiştir. Ardından KDP’nin Şengal’de otoriter olması ile toplumda yaşanan bu parçalanma daha da derinleşmiştir. KDP de kendi çıkarları temelinde devam etmiştir. KDP öyle bir hale getirmiştir ki Êzidî halkının gücünden yararlanmış, savunmasız bir halde bu toplumu yönlendirmiştir. KDP Şengal’de yaşayan Êzidî toplumunu çağın gelişmelerinden tecrit etmiştir. Tecrit ederek güncel gelişmelerden, çağın gelişmelerinden geri bıraktırmıştır. Böyle olunca Şengal’de yaşayan Êzidî halkının ciddi sorunları açığa çıkmıştır. Toplumun ihtiyacını karşılayan ekonomik, sağlık, eğitim kurumlarını geliştirmemiştir, halk bu temeldeki ihtiyaçlarını daha çok KDP’nin hakim olduğu şehirlerde karşılamıştır. Yani böylelikle KDP’nin politikası toplumu toplum olmaktan çıkarmadır. Halkın toplum halinde örgütlenmesi için toplumsal alanın her boyutunda ekonomi, sağlık, eğitim, zihniyet, savunma ve benzeri tüm boyutlarda kendisini örgütlemesi gerekmektedir. Ferman öncesi Şengal’de toplum yaşamı böyledir. Toplum kendi ihtiyaçlarına göre kendisini örgütlemezse son derece savunmasız kalmaktadır. Savunmasız kalmış halk gerçekliği her türlü soykırım uygulamaları için hazır bir zemindir. Her türlü kirli, çirkin, işbirlikçi siyasetin çıkar zemini olmaktadır.

'ROJAVA DEVRİMİ'NDEN TÜM HALKLAR ETKİLENİYOR'

Katliama zemin sunan, hatta Şengal’i ve Êzidî halkını pazarlık konusu yapan KDP siyaseti, bununla birlikte AKP hükûmeti hakkında neler söylersiniz?

Bilindiği gibi Rojava Devrimi hem Kürdistan’da, hem Ortadoğu’da tarihi gelişmeler ortaya çıkarmıştır. Rojava Devrimi Ortadoğu ve dünyadaki birçok demokratik eğilimi olan halk kesimlerini etkilemiştir. Tabii bunun karşısında başta AKP hükûmeti ve KDP olmak üzere, Rojava Devrim'ini boğmak istemektedir. Ya da Rojava Devrimi kazanımları üzerinden yapabilirlerse kendi çıkar siyasetini yürütmek istemektedir. Bunun için Şengal de Rojava’nın yanıbaşındadır. Rojava’nın Tılkoçer, Gırkelege, Derik kasaba ve şehirleri Şengal Dağı’nın kuzeyine düşmektedir, oldukça yakındır. Yine Şengal Dağı'nın batısı, güneybatısında Rojava’nın Hol, Haseki, Şeddade şehirleri bulunmaktadır. Yani Rojava’nın bu şehirleri oldukça yakındır. Rojava üzerinde etkili olmak isteyen güç Şengal’de hakimiyeti sağlarsa oldukça işini kolaylaştırmış olacaktır. T.C. devleti, AKP hükûmeti ve KDP böyle hesaplamıştır. Önce DAİŞ’in soykırımı ile bunu hesaplamış, tabii bu hesap ve soykırım HPG- YJA star gerillaları tarafından boşa çıkarılınca kirli-çirkin ve komplo temelinde siyaset arayışlarına girmiştir. Bu da nedir, Şengal’de güvenlikli alanlar oluşturulunca KDP üzerinden kazanımları kendi çıkarlarına göre örgütleme, bundan hareketle halkı, gençleri, kadınları bastırma gibi politikalar yürütmüştür. Yani soykırımda temel bir hedef da Rojava Devrimi'ni boğmaktı. Fakat 3 yıl içerisinde verilen mücadele bunu boşa çıkarmıştır, günümüzde bu temelde mücadele devam etmektedir.

Önümüzdeki dönem için neyi öngörüyorsunuz ve mücadeleyi nasıl sürdüreceksiniz?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Şengal’in coğrafi konumu oldukça stratejiktir. Irak, Suriye, Başurê Kurdistan, Rojava Kurdistan’ın ortasında yer almaktadır. Şengal bu ülkelere ve Kürdistan’ın parçalarına sınırdır. Bu anlamıyla buradaki gelişmeler Şengal’i etkilemektedir. Şengal’deki gelişmeler de bu ülkeleri ve Kürdistan’ı etkilemektedir.

3. yıl dönümü vesilesiyle Şengal’in özgürlük mücadelesi nasıl gelişti, hangi aşamalardan geçti, bir kez daha değerlendirip önümüzdeki dönem mücadelemize güç ve dayanak olacaktır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Şengal’deki mücadele aşama aşama gelişmiştir. Her aşamada koşullar değişmiş buna göre askeri ve siyasi alanda mücadele yürütülmüştür. Her aşamada da AKP hükûmeti ve yine KDP işbirlikçi siyaset ve uygulamalarıyla kazanımları kendi çıkarına dönüştürme çabası içerisinde olmuştur.

Mücadelenin aşamalarını ele alıp değerlendirdiğimizde bilindiği gibi katliamın gerçekleştiği ilk günden itibaren halkı güvenlikli alanlara çekme, halk için güvenlikli alanlar oluşturma, Şengal dağını özgürleştirme amaçlı yoğun askeri eylemlilikler gerçekleşti. Bu eylemliliklerle DAİŞ çetelerine ağır darbeler vurulmuştur. Êzidî halkı bundan çok moral alıp özgürlük arayışını geliştirmiştir. Bu kazanım ve imkanlar üzerinden toplumsal alanda örgütlenmelere gidildi. Şengal Meclisi, kadın meclisi ve toplumun ihtiyaçlarına göre örgütlenmeler gelişti.

Bu dönemde mücadelemizin ilk dönemlerinde özellikle askeri alanda verilen mücadele ile ortaya çıkan kazanımlar karşısında KDP bu imkanları görmüş, kendi çıkarına kullanma arayışına gitmiştir. Oysa ki KDP her gün Şengal halkına öz eleştiri vermesi gerekirken bunun yerine hiçbir siyaset, ahlak, kural ve ilkelerinde olmayan tutum ve yaklaşımlarla tekrar alanda eski hakimiyetini sağlama arayışına girmiştir. AKP hükûmeti buna en büyük desteği vermiştir. KDP bu temelde halka baskı uygulama, gençleri korkutma temelinde, YBŞ- YJŞ’nin büyümesini engelleme temelinde siyasete gitmiştir. Şuna dikkat çekmek istiyoruz ki mücadelenin ilk dönemlerinde HPG- YJA Star gerillalarının çıkması temelinde herhangi bir söylemde bulunmuyordu, aslında niyetinde olsa da bunu söylemenin daha zemini oluşmamıştı. Neden, çünkü o zamanlar, yani mücadelenin ilk dönemi, 2014 yılında, 2015 yılının bir dönemine kadar DAİŞ daha Şengal şehrindeydi. DAİŞ’e karşı savaşmak gerekiyordu. Savaşan güç HPG, YJA Star gerillalarıydı. KDP savaşmıyordu, zaten katliamın ilk günlerinde tüm peşmergelerini çekmişti. Alandan kaçıp gitmiştir. Bu yüzden gerillaların çıkması temelinde bir şey belirtmiyordu. Onun yerine ilerlememizi engelleyen, her türlü sabote edici yaklaşım ve tutumlara gidiyordu.

'DİRENİŞ, ŞENGAL'İN ÖZGÜRLÜĞÜNDE ÖNEMLİ BİR ADIM'

Hem askeri alanda hem toplumsal alanda verilen mücadele ile Şengal şehir merkezinin kurtarılmasının zemini ve koşulları oluştu. HPG-YJA Star ve YBŞ-YJŞ öncülüğünde şehir merkezinin önlerine kadar gidildi. 2014 yılı Aralık ayı.  Burada yoğun çatışmalar yaşandı. Şehir merkezine giriş Şengal’in özgürlük mücadelesinde önemli bir hamleydi. Fakat bu süreçte KDP bu yoğun savaşta hem savaşmadı, savaşmadığı gibi ilerlememizi engelledi. Hamlemizi sabote etmek istedi. Bu yüzden Şengal şehir merkezinin kurtarılması süreci 11 ay sürdü. 20 Aralık 2014’te giriş yapıldı, 12 Kasım 2015 tarihine kadar devam etti. Tam bir yıl. Güçlerimiz şehir merkezinin girişini, Şengal dağlarını savundu. Bu bir yıllık süreç Şengal’in özgürlük mücadelesi sürecinde tarihi bir süreçtir. Gün gün incelenmesi ve üzerine yazılması gerekiyor. Tam bir irade ve sabır savaşıydı. Bu dönemde onlarca arkadaşın şehadeti yaşandı.

Mücadelenin gelişip koşulların oluşması ile Şengal şehir merkezinin kurtarılması gerçekleşmiştir. Şengal şehir merkezinin kurtarılması ile büyük kazanımlar ortaya çıktı. Ardından Şengal dağının Gely Şılo ve etrafındaki hattında DAİŞ çetelerine yönelik hamleler gerçekleştirilmiştir. Hamleler başarıyla sonuçlanmıştır. Bu kazanımlar üzerinden toplumsal alanda mücadele daha da güçlendirildi. İşte bu dönemde KDP, AKP hükûmetinin de büyük destek ve planlarıyla HPG-YJA Star gerillalarının Şengal’den çıkması gerektiği temelinde yoğun baskı ve politikalar uygulamıştır. Çünkü şehir merkezi artık kurtarılmıştı, köyler ve kasabalar kurtarılmıştı. Şengal’de güvenlikli alanlar hem çoğalmış, hem güçlü örgütlenmişti. İşte KDP tüm bu imkan ve kazanımları kendi çıkarına göre nasıl kullanacaktı? KDP’ye göre artık HPG-YJA Star gerillalarına gerek yoktu. Çünkü DAİŞ artık kalmamıştı. KDP bu temeldeki siyasetini 2015 yılı Şengal şehir merkezinin kurtarılmasından sonra daha da yoğunlaştırarak günümüze kadar da devam ettirmektedir.

3 Mart 2017 Xanesor‘da KDP’nin gerçekleştirdiği saldırılar, 25 Nisan Şengal’deki mevziilerimize T.C. Devleti ve AKP hükûmetinin uçaklarla hava saldırısı gerçekleştirmesinin nedeni HPG-YJA Star gerillalarının alandan çıkartılması ve YBŞ-YJŞ güçlerinin büyümesini engellemek içindir. Yine toplumsal alanda Êzidî kadınları, halkı önemli bir düzeyde örgütlenmelerini oluşturmuş, Şengal’in özerkliği için mücadele etmektedir. İşte KDP ve AKP’nin gerçekleştirdiği saldırılar halkı korkutmak, bastırmak içindir. Gelişen iradeyi kırmak içindir. Fakat bu saldırılar karşısında başta kadınlar, şehit anaları olmak üzere halk gerçekleştirdiği eylemlerle bu saldırıları kırmıştır. Bu temelde mücadele devam etmektedir.

Kısacası Şengal’de HPG-YJA star öncülüğünde yürüttüğümüz mücadele siyasi, askeri vs. toplumu oluşturan tüm boyutlarda tarihi gelişmeler ortaya çıkardı. Bu gelişmelerin niteliği tüm dünya ve kamuoyunda tartışılmaktadır. Bu anlamda ortaya çıkan gelişmeler, özellikle zihniyet boyutundaki gelişmeler tarihi ve olağanüstü niteliktedir. Şengal’de yaşanan fermandan sonra ölümlerin, esaretlerin, açlığın, susuzluğun, yurtsuzluğun vb. yaşama dair hiçbir izin kalmadığı bir atmosferi, yani 3 yıl önce gerçekleşen katliamda yaşanılanları düşündüğümüzde bugün Şengal’de Êzidî halkında yaşanan ise özgürlük arayışı, irade arayışı ve bu temelde geliştirdiği mücadeledir. Önemli olan zaten zihniyet alanında Ezidi halkına ve kadınlarına dayatılan ferman, ölüm yerine mücadele, yaşam arayışı ve zihniyetini oluşturmaktır. Zihniyet alanında yaşanan bu gelişme birçok diğer alandaki değişim ve gelişimlere zemin sunacaktır. Fakat sürekli mücadele ve örgütlenme şartı ve kaydıyla. Mücadele sürekli gelişmezse işbirlikçi, çıkar siyaseti yürüten güç ve devletlere zemin sunacaktır.

Özcesi , fermana karşı mücadeleyi  daha da başarıya ulaştırmak için mücadeleyi ve örgütlenmeleri daha da güçlendirme, halk içerisindeki örgütlenmeleri daha da kapsamlılaştırmaya ihtiyaç vardır.

Şunu da hemen söyleyelim ki, Êzidî halkının, kültürünün tarihsel özgürlük kimliğini ve yine tarihten bu yana yaşanan ferman gerçekliğini düşündüğümüzde bugün yaşanan gelişmeler elbette çok yetersiz gelmektedir. Zihniyet alanında başlayan gelişmeyi devam ettirmek kesinlikle gereklidir. Tarihte, bin yıllar önce Êzidîlik kültürü özgürlük kimliğini temsil etmiştir. Bu  özgürlük niteliğini  bugüne taşırarak onlarca yaşanan fermanın intikamını alırcasına çok inançlı, çok iddialı, çok kararlı bir şekilde mücadeleye ihtiyaç vardır. Bunun için her şeyden önce başta Êzidî halkı olmak üzere, Êzidî halkının özgürlüğüne duyarlı olan halklar, özgürlük hareketleri tarihteki Êzidîlik kültürünün özgürlüksel değer ve niteliğinin bilinciyle güncelde yaşanan Ezidilik gerçeğini ele alıp değerlendirmeli ve eleştirisel yaklaşmalıdır. Tarihten beri onlarca fermana neden olan esas dış etkenleri de görerek, Ezidi toplumu içerisinde yaşanan zayıflıkları eleştirerek, Şengal’de başlayan zihniyet alanındaki gelişmeyi daha da süreklileştirerek mücadele güçlendirilmelidir. Özcesi , fermana karşı mücadeleyi  daha da başarıya ulaştırmak için mücadeleyi ve örgütlenmeleri daha da güçlendirme, halk içerisindeki örgütlenmeleri daha da kapsamlılaştırmaya ihtiyaç vardır.

Bu üç yıllık mücadele içerisinde kahramanca savaşıp direnen şehit olan yoldaşlarımız Şengal’de gerçekleşen fermana karşı yaşam, direniş ve mücadele çizgisini yaratmışlardır. Bu çizgi doğrultusunda gelişecek irade mücadeleyi geliştirecektir. Bu temelde önümüzdeki dönem, Êzidî halkı bu direniş ve mücadele çizgisi temelinde  fermanı bir an bile olsa unutmamalı. Tarihte yaşadığı 73 fermanı araştırmalı, buna göre tarih bilincini güçlendirerek fermana karşı mücadelesini güçlendirmeli ve kapsamlılaştırmalıdır. YBŞ, YJŞ’yi büyütmeli ve  güçlendirmelidir. Bununla birlikte toplumsal alanda her türlü örgütlülüğünü geliştirerek  Şengal’in özerk statüsü için mücadele etmelidir.