Rakkalı kadınlar özgürlük için hazırlanıyorlar

Demokratik Suriye Meclisi Eşbaşkanı İlham Ehmed'in Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi'ne yazdığı makale...

Rakka kadınları son beş yılda büyük acılar çektiler. Bu acılar sadece DAİŞ zulmünden kaynaklı değildi. Zaten DAİŞ’te devletçi sermaye sisteminin neden olduğu barbarlık zihniyetinden ortaya çıktı. O erkek ki her şeyi eline alıp kendisini yaşamın merkezine koydu ve böylesi vahşi örgütlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Her gün kadınlara saldırarak onları meta haline getirdi, alıp sattı. DAİŞ’ten önce de merkezi devlet aynı mantıkla kadına yaklaştı ve öyle bir siyaset izledi. Kadın anlamsızlaştırıldı. Siyah rengi zorla kadına giydiriyorlar ve kadına sadece bu renk sana göredir, bundan ötesi senin hakkın değil diyorlar.

DAİŞ’in gelişinden ve kadının hedef haline getirilmesine yine kadınların katledilmesinden kadının meta haline getirilmesine kadar tüm bu siyaset, özgürlük değerlerinin ayaklar altına alınmasıdır. Savaşta da DAİŞ’lilerin kadın eliyle öldürülmekten korktuğu söyleniyor. Güya cennete gitmeyeceklermiş. İlginç olan böyle acayip bir fikrin 21. YY’da çıkmasıdır. özgürlük, demokrasi ve insan haklarından söz edilen bir dönemde bu DAİŞ’vari kültür toplumsal değerler karşısında bir tepkidir. İnsanlığı binlerce yıl geriye götürdüler. Birçok Minbic, Tabka ve Rakkalı kadının başı kesildi. Sadece birkaç saç teli görünüyor diye kadınların başları kesildi. Evlerini de kadınları iradesiz kılma yeri haline getirdiler.

Biz Rakka’da kadınların çok acı çektiğini tahmin ediyorduk fakat biz özgürleştirme hamlesini başlatınca kadınların Demokratik Suriye Güçlerini karşılamasından anladık ki herbirinin yüreği dopdoluydu. Hatırlıyalım Rakkalı bir kadın ”niye geç kaldınız, çoktandır bizi kurtarmanızı bekliyorduk, Rakka halkı heyecanla sizi bekliyordu ama siz geç kaldınız” diyordu. Gözleri sevinçten dolmuştu ve yüreği özgürlük aşkı ile çarpıyordu. Ben bu görüntüyü TV’den izledim. 2 ay sonra bir toplantıda bu kadını gördüm. Şimdi birkaç köyün meclis eşbaşkanı olmuş ve halkı örgütlüyor. Kadınlar köylerinin özgürleştirilmesinden sonra ”biz ne yapacağımızı bilmiyorduk, dışarı çıkalım mı çıkmayalım mı diye düşündük, dışarı çıkınca kimse bize birşey demiyordu” dediler. Kadınlar donmuş gibiydi. Baskıdan kaynaklı olarak çok korkmuşlardı.

Nasıl ki Minbic’te kadınlar bir toplumsal devrim gerçekleştirdiler. Rakka’da da kadınlar yeni bir toplumsal devrim gerçekleştiriyorlar. İnsanı şaşırtıyor. En önemlisi de kadın içtenlikle özgürlüğe aşık ve istiyor ki öne çıksın ve kendi zincirlerinden kurtulsun. Yardım etmek isteyenler varsa öncelikle kadınların bu taleplerini görmelidir. Çünkü toplum kadın özgürlüğü ile özgürleşiyor. Kurtuluş hamlesi ile kadınlar kendini örgütlemeye başladılar. Tabka’da meclislerini ve kendi merkezlerini kurdular. Bazı yerlerde kadın evleri açtılar. Bu kurumlar önceden beri önemli ve kadınların sorunlarını çözüyorlar. Bu merkezlerde kadınlar kendilerini eğitiyorlar. İradeleri güçleniyor. Yaşama kendilerini daha iyi hazırlıyorlar.

Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki rejim nasıl ki kadınları kendi çıkarları için kullandı. Muhalefet de aynı şekilde kadınları çıkarı için kullandı. Bir kaç kadın vardı onlarla çalışan onları da hesaplarına gelmeyince çalışmalara katmadılar ve onları rezil ettiler. Herkes kadını susturmak istiyor. Kadının irade olmasını istemiyorlar. Bunun için kadına sürekli ezebilecekleri ‘ev kadını’ gözüyle bakmaktadırlar. Rejimi değiştirme iddiasıyla ortaya çıkan muhalefetin durumu budur.

Kuzey Suriye’de ortaya çıkan tecrübe ispat etti ki kadınlara dönük tek projesi olan ve kadınları bir araya getiren, özgürleştiren budur. Bu örnek dünyada azdır. Deniliyor ki “Arap kadınlarının kurtuluşu çok zahmetlidir.” Doğrudur hiç bir şey bedelsiz değildir. Hem fedakarlık ister hem de bilmek gerekir. Biz inanıyoruz ki kadınlar doğru yoldadır ve öne doğru ilerliyorlar. Bu devam edecek. Rakka’da bir kadın vardı. Tek başına direnen kadınlar- ki böyle örnekler var – ona diyorlarki ”QSD domuzdur” o da dönüp cevap veriyor “siz domuzsunuz” diye. Bunlar gerçek örnekler. Onların isimleri mutlaka tarih sayfalarında yerini almalı.