KJK Koordinasyon Üyesi Rewşen Mêrdîn, tüm kadınları faşizmi tamamen ortadan kaldırmak için kadın konfederalizm sistemini oluşturmaya çağırdı.
Rewşen Mêrdîn'in Sterk TV’de yayınlanan değerlendirmeleri şöyle:
Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü bağlamında kadınlar özgürlük paradigmasını nasıl inşa edebilir ve örgütlülüklerini daha ileriye taşıyabilir?
Bir süre önce bir kadın konferansı düzenlendi. Bu kongreye 41 ülkeden gelen kadınlar katıldı. Bir çok kadın örgütü ve kuruluş da kongreye katıldı. Bu paradigmayı benimseyen kadınların, örgütlenmelerini güçlendirmesi ve bir cephe oluşturması gerekiyor. Kürt, Arap, Fars ve tüm kadınların ayrı ayrı yerlerde durmaması gerekiyor. Çünkü kadın olarak sorunlarımız ortaktır, çünkü ataerkil sistemde kadın hakları yok sayılıyor. Kadınlar için belirlenen bir çerçeve var. Bu çerçeve de kadınları ataerkil sisteme hizmete yöneltiyor. Bu yüzden kadınların kendi konfederal sistemlerini oluşturmaları gerekiyor.
Şu anda başlatılan kampanyada da gördüğümüz gibi kadınlar kendi özgürlüklerini Önder Apo’nun özgürlüğünde görüyor. Kürt olmasalar da kendilerini yabancı gibi görmüyorlar. Kendi kurtuluşlarını bu paradigma içinde görüyorlar.
Herkes kendi ülkesinde tüm kadınlarla diyalog kurabilir, ittifaklarını ileriye taşıyabilir, eylem planları oluşturabilir. Bu sistemin gelişmesi için işbirliği gerekir. Başlatılan kampanya da kadın konfederalizminin ilerlemesi için yeterli değildir. Esas rol ve öncülük kadınların elindedir. Bu kampanya Kürt dostları tarafından başlatıldı ancak biz, özgürlük hareketleri ve Kürt halkı olarak bunu daha ileriye taşıyabiliriz. Tecridi kırabilir, faşizmi yıkabilir ve Önder Apo'yu da halkımızı da özgürlüğüne kavuşturabiliriz. Kadın konfederalizmini ileriye taşıyabilirsek bugün zayıflamış olan faşizmi tamamen ortadan kaldırabiliriz. Çünkü bu sistem insan ve toplum için bir cehenneme dönüşmüştür.
Türkiye'de Kürtlere, Önder Apo'ya ve kadınlara karşı yasalar yapılıyor. En son istatistikler de AKP iktidara geldiğinden beri kadınlara karşı şiddetin arttığını gösteriyor. Kadın katliamları arttı. Bu şiddet ve baskı nasıl bir etki yaratıyor?
Şiddete karşı mücadele önemli ama kadınlar için her gün mücadele günü olmalıdır. Çünkü kadınlara karşı çok büyük bir saldırı var; psikolojik savaş, fiziksel şiddet, katliam, kadınlara yaşam hakkı tanımama gibi. Bu saldırılara karşılık mücadele de yükseltilmeli.
Hapishanelerde, toplumda ve dağlardaki gerillalar arasında büyük bir mücadele var, büyük bedeller ödeniyor. Bu yolda bedel ödeyen kadınlar için biz, kadın hareketi olarak onlara layık olmaya çalışıyoruz. Kadın hareketi olarak ahlaki, politik ve demokratik bir toplum oluşturana kadar mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Toplum açık hava hapishanesine dönüştü. Gemlik’e doğru başlatılan Özgürlük Yürüyüşünü çok anlamlı buluyoruz. Bu mücadeleyi destekliyoruz. Halkın katılımı daha da büyüyecektir. Her yerin bir direniş alanına çevrilmesi ve her yerde “Önder Apo’ya özgürlük” sloganının yankılanması çok anlamlıydı. Daha örgütlü bir şekilde mücadelemizi sürdürmeliyiz. Bulunduğumuz her alan direniş alanı olmalı ve faşizme yol vermemeliyiz. Şirnex’te hiç kimse rahatlıkla "Ben AKP’li ya da MHP'liyim" diyememeli. Kurdistan'da bu tür insanlar için yer olmamalı. Çünkü onlar Kürtlerin ve özgürlükçü kadınların katilleridir. Bu insanlar yargılanmalı ve onlardan hesap sorulmalıdır. Halkımızın ve kadınlarımızın böyle bir gücü vardır. Bir etkinlikte yüzlerce insan yerine binlerce insan sokaklara çıkarsa, düşman halkımızı engelleyemez. On binlerce insan sokaklara dökülürse, polis halkı kuşatamaz veya hapishanelere atamaz.
Dört parçadaki Kürt kadınların durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk faşist devleti, özgür kadınlara saldırıyor. Özgür kadınlara tahammül edemiyor. Bakur, Başûr, Rojava, Rojhilat ve Avrupa'da birçok öncü kadın hedef alındı. Evîn Goyî, Türk faşizmine ve son olarak DAİŞ'e karşı büyük bir mücadele verdi. heval Evîn, Kürt kadınları için büyük bir rol ve misyon üstlendi. Botan'da, Türk faşist devletine karşı mücadele yükseltilirken heval Evîn savaşın komutanıydı. Biz onlarca savaşçı olarak onun komutası altında savaştık ve direnişi yükselttik. DAİŞ Rojava’ya saldırdığında heval Evîn Rojava'ya doğru yola çıktı. Uzun süre DAİŞ'e karşı savaştı. Uzun bir süre boyunca da kadın konfederal sistemindeki yerini aldı.
Fransa hükümeti de bu katliamdan sorumludur. Daha önce de üç devrimci kadın öldürüldü. Aynı yer, aynı hükümet. Ancak bu katliam da hala açığa çıkarılmadı. Bu arkadaşların katili hapishanede öldü deniyor. Buna inanmıyoruz. Heval Evîn’in arkadaşları olarak bunun takipçisi olacağız.
Tetiği çeken kişi yakalandı ama onun arkasındakiler açığa çıkarılmalı. Avrupa'da özgürlük olduğu söyleniyor ama her şey çok sınırlı. Eğer dillerini konuşmazsanız, kültürlerini yaşamazsanız size yaşam hakkı verilmez. Sisteme uymazsanız size yaşam hakkı verilmez.
Biz de Evîn'in yoldaşları olarak O’nun izinden gitmeye söz veriyoruz. Özgür kadınlara yaşam hakkı vermeyen bu zihniyete karşı mücadeleyi yükseltiyoruz. Kadınlar ve insanlık için ahlaki ve politik bir yaşam yaratıyoruz. Bütün kadınlara ve halkımıza bu sözü veriyoruz. Sadece heval Evîn’in şehadet yıl dönümünde değil, her gün mücadele etmeliyiz. Çünkü bu katliamı açığa çıkarmaz ve katillerden hesap sormazsak, daha büyük bir katliamla karşı karşıya kalabiliriz.
Başûr'da kadın politikası Barzani ailesinin gölgesinde. Geleneksel bir kadın duvarların dışına çıkamaz, aile ve aşiretinin hizmetinde olur. Yüzlerce kadının kendini yaktığı ya da yakıldığı söyleniyor. Orada onlarca kadın örgütü var ancak kadınlara yönelik eğitim ve kendini geliştirme, örgütleme konusunda çok zayıflar. Kadınların özgürlüğü çok sınırlı. Böyle bir duruma karşı binlerce kadının sokaklara çıkması gerekiyor. Hem öldürüyorlar hem de açığa çıkmaması için üstünü örtüyorlar. Şengal'de binlerce kadın öldürüldü, binlerce kadın kaçırıldı ve hala yüzlerce kadının akıbeti bilinmiyor. Başûr’da gelen ve kamplarda kalan kadınlar, Barzani ailesi tarafından Avrupa'ya fuhuş ağlarına satıldı, tecavüze uğradı. Şengal'de kalan kadınlar ise mücadelelerini büyüttü, kendilerini eğitip bilinçlendirdi. Bu, Başûrê Kurdistan’da da böyle gelişmeli.
Kadını tanımayan, iradesiz bırakan, duvarların içine hapseden, gelenekselliğe iten politikalar kadının kaderi değildir.
Başûr’da kadınların erkeklerin adaletine terk edildiği söylenebilir. Kadın kurumları erkeklerin sorumluluğunda...
Erkekler kadın haklarını nasıl koruyabilir? Başûr’da öldürülen kadınların mezarlıkları bile ayrı. RJAK, Başûr’da bu sistemi değiştirmede rol oynayabilir. Örneğin Rojava direnişin sembolü haline dönüştü. Bugün dünyanın her yerinden insanlar, kadın devrimini görmek için geliyor.
Dört parça Kurdistan ve dünya, Rojava devriminin kendi devrimi olarak görüyor. Rojava'da kurulan sistem, Bakur, Başûr ve Rojhilat’ta da kurulabilir.
Rojhilat’ta ise “Jin Jiyan Azadî” eylemleri çok güçlüydü. Yüzlerce kadın tutuklandı, işkence gördü. Eğer bir devlet, kadınların saçına dahi tahammül edemiyorsa, bu devletin zayıflığının ve acizliğinin bir göstergesidir. Gazeteciler, hukukçular, kadın öncüler tutuklandı. Rojhilat ve İran, güçlü bir halk mozaiğidir. İran devleti bu kadar güçlü değil. Bu yüzden kadınlardan, halklardan korkuyor, idam sehpaları kuruyor. Halbuki demokratik bir sistem kurabilir ve herkes bu sistemde yerini bulabilir, ifade edebilir. Demokratik bir sistemi ancak kadınlar getirebilir, demokratik bir İran'ı yaratabilir. Buna öncülük edebiliriz. Bizler de hareket olarak özgürlükçü kadınların yanındayız. Daha büyük bir dayanışmaya ihtiyacımız var.
PKK'nin 45. yıl dönümü yaklaşıyor. YJA Star'dan tutun toplum içindeki kadınlara kadar PKK nasıl bir etki yarattı?
Başta Önder Apo'nun, şehitlerimizin ve kendini PKK'li gören ve PKK'yi sahiplenen herkesin bu gününü kutluyoruz.
Kürtler PKK ile bir nefes aldı. Önder Apo, PKK'den önce Kurdistan'da ağaç yapraklarının bile hareket etmediğini söylüyor. PKK ile Kürt toplumu dirildi. Çünkü PKK, Kürt halkının ve onu sahiplenen milyonlarca Kürt dostunun özgürlüğü partisidir. Önderlik, PKK'nin hem şehitlerin hem de kadınların partisi olduğunu ifade ediyor. PKK, kadınların varlığını ifade ediyor. PKK, Kürtler ve kadınlar için bir umut kaynağı oldu. YJA Star ve HPG omuz omuza düşmanla savaşıyor ve Türk devletinin ilerlemesini engelliyorsa, bu PKK'nin yarattığı ruh sayesindedir. Axîn, Leyla Amed, Hêjar, Evîn arkadaş ve binlerce şehit bu ruhu yarattı.
Son olarak bu ruh Erdal ve Rojhat arkadaşlar şahsında doruğa ulaştı. Bu ruh olmasaydı, bu arkadaşlar, devletin en iyi korunan bir kurumunda, düşmanın kalbinde böyle eylemler yapamazdı. Bu arkadaşlar, son sözlerini kadınlarla doğru yoldaşlık üzerine söyledi. Kadın arkadaşlarımızdan özür diliyoruz, dediler. Bu nedenle kadın hareketi olarak mücadeleyi yükseltmek görevimizdir. Bu mücadeleyi zaferle taçlandıracağız. Önderliğimiz kadın hareketine büyük sorumluluklar yükledi, biz de bu sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. PKK ideolojisi ve felsefesiyle donanmış özgür bir toplum ve kişilikler inşa edeceğiz. 46. yılda şehitlerimizi sahipleneceğiz. Kadın hareketliliğinin olduğu her yerde bu anlayış temelinde mücadele edeceğiz."