‘Saldırı varsa özsavunma haktır!’
Kadın Savunma ağı, nefsi müdafaayı saldırı karşısında bir hak ve özsavunma olarak tanımlıyor. Kadınların özsavunmasını gerçekleştiren kadınlara da amasız fakatsız sahip çıkması gerektiğini vurguluyor.
Kadın Savunma ağı, nefsi müdafaayı saldırı karşısında bir hak ve özsavunma olarak tanımlıyor. Kadınların özsavunmasını gerçekleştiren kadınlara da amasız fakatsız sahip çıkması gerektiğini vurguluyor.
Türkiye’de kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin artmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi cezasızlık. Yargı ve iktidarın erkek egemen politikaları çerçevesinde oluşan bu cezasızlık politikası kendi yaşam hakkını koruyan ve nefsi müdafaa ya da bir diğer adıyla özsavunmasını gerçekleştiren kadınlar söz konusu olduğunda değişiyor. Antalya’da kendisine işkence eden eşini öldüren ve zaten işkence izleri, medyaya yansıyan fotoğraflarında da görülen Melek İpek hakkında savcılık “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis istedi. Benzeri birçok dava görüldü, bazı kadınlar kamuoyunun da baskısıyla serbest kalırken örneğin Çilem Doğan gibi; Melek İpek gibi ceza alanlar da var. Nevin Yıldırım gibi ya da son olarak 3 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen fakat 10 yıl ceza alan Name Öztürk (karar temyize götürüldü) gibi.
284 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ, 792 ŞİDDET VAKASI
Peki kadınların özsavunmalarına ceza yağarken kadın cinayetleri ve şiddeti ne durumda: 2020 Kadına yönelik şiddete dair bir rapor hazırlayan HDP Milletvekili Ömer Öcalan’ın verilerinde rakamlar şöyle yer alıyor: “1 Ocak 2020- 31 Aralık 2020 döneminde Türkiye'deki yerel, ulusal ve internet basınına yansıyan haberlerden derlenen güncel verilere göre, erkeklerin, 2020'de en az 284 kadını öldürdüğü anlaşılmaktadır. Geçmiş yıllarda işlenen ancak basına 2020’de yansıyan cinayetler de eklendiğinde erkeklerin öldürdüğü kadın sayısı 305’e ulaşmaktadır. Yine aynı dönemde (1 Ocak 2020- 31 Aralık 2020) erkeklerin 26 çocuğu öldürdüğü, 96 kadına tecavüz ettiği, 818 kadını seks işçiliğine zorladığı, 147 kadını taciz ettiği ve 265 çocuğu istismar ettiği anlaşılmaktadır. Aynı verilere göre erkeklerin 2020'de en az 792 kadına da şiddet uyguladığı ve 2020'de aralarında transların da olduğu en az 255 kadının ölümünün basına “şüpheli” olarak yansıdığı anlaşılmaktadır.”
OCAK AYINDA DA CİNAYETLER HIZ KESMEDİ
2021’in ilk ayında ise durum farklı değil. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2021 Ocak ayında erkekler tarafından 23 kadın öldürüldü, 14 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Platformun verilerine göre kadınlar en çok eşleri, eski eşleri ya da birlikte oldukları erkekler tarafından öldürüldü. Pandeminin de etkisiyle kadınlar çoğunlukla evlerinde katledildi.
İKTİDAR KADINLARI SAVUNMASIZ BIRAKIYOR
Peki kadınlar, özsavunma veya nefsi müdafaa hakkında ne düşünüyor? Nasıl ele alıyor ve tartışıyor? Kadın Savunma ağından Tuğçe Özçelik’e özsavunmayı ya da bir diğer adıyla meşru müdafaa hakkının kadınlar için ne anlama geldiğini soruyoruz öncelikle. Özçelik bu konuda gayet net olduklarının altını çiziyor ve bunu özsavunma olarak tanımladıklarını söylüyor: “Biz bunu doğrudan özsavunma olarak tanımlıyoruz örneğin Melek (İpek) özsavunmasını kullandı. Fakat iktidar politikalarıyla yukarıdan aşağı uyguladığı sistematik şiddetle; yasalara, kadınların bedenlerine, yaşamlarına, haklarına saldırarak toplumsal olarak kadınları savunmasız bırakacak bir şekilde siyaset yürütüyor. Kadınların ölmemek için nefsi müdafaa haklarını kullanması tam olarak bu siyasetin karşılığıdır yani özsavunmadır. Biz Kadın Savunması olarak çok uzun zamandır özsavunma üzerine tartışıyoruz. Özsavunmanın sadece fiziksel şiddet karşısında değil, çok daha geniş bir kapsamda kullanılması için.”
ÖZERKLİĞİNİ ELİNE ALMASI İLE GERÇEKLEŞİR
Tuğçe Özçelik, özsavunmanın kadının maruz kaldığı tüm şiddet biçimleri karşısında geliştirilmesi gerektiğini anlatırken sebeplerini ise şöyle sıralıyor: “Çünkü kadınlar şiddetin her türlüsüyle sözlü, duygusal, ekonomik ve fiziksel olarak karşılaştıklarında kendi özsavunmalarını geliştirmelerine ihtiyaçları var. Özsavunma bir kadın için özbilinç, özsaygı çerçevesinde özerkliğini tamamen kendi eline alması ile gerçekleşebilen bir şeydir. Bizler Kadın Savunma ağı olarak kadınları özsavunmalarını kullanmaya teşvik ediyoruz. Her kadının tek başına ya da topluluk halinde apartmanında komşusuyla arkadaşıyla işyerindeki arkadaşları ile bir şekilde kendi ağlarını kurmalarını sağlamaya çalışıyoruz. O ağları da özsavunma ekseninde kurmalarını istiyoruz. Diyelim ki İstanbul Sözleşmesi bir pazarlık kozu olarak masaya yatırıldığında, daha açık söylemek gerekiyorsa kadınların yaşamının seçim pazarlığına mevzubahis edilmesine, kadınların toplu bir ses çıkarması öz savunmadır.
Bir kadın sokakta şiddete uğruyorsa, otobüste taciz ediliyorsa kadınların bir arada buna ses etmesi özsavunmadır. Flört ilişkisi içerisinde sınırlarınızın aşıldığı, kabul etmediğiniz şeyler yapıldığında bunu istemiyorum demek de özsavunmadır. Melek İpek de hayatta kalabilmek için kendisine şiddet uygulayan kocasını öldürmek zorunda kaldı bu da bir öz avunmadır. Çünkü kadınlar korunmuyor, yasalar uygulanmıyor, kadının şiddet gördüğü evden çıkmasının olanakları sağlanmıyor. Bunlar da toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gün geçtikçe daha da büyütüyor. İktidar buradan kendine bir zemin yaratmaya çalışıyor. Toplumun bütün kesimlerini kendisi gibi olmaya zorluyor farklı olan kesimler ise hedef haline getiriyor. Saldırı varsa özsavunma haktır. Özellikle pandemi koşullarında kadınların evde şiddetin hedefi haline gelip savunmasız olduğu bu koşullarda, dayanışmayı ve direnişi kadınlar arasında teşvik etmeye çalışıyoruz.”
ÖZSAVUNMA ATÖLYELERİ YAPIYORUZ
Özçelik, kadın Savunma ağı olarak özsavunma atölyeleri gerçekleştirdiklerini bu çerçevede şiddetin kökeninden fiziki savunmaya kadar geniş birçok alanda konuyu ele aldıklarını ifade ediyor: “Kadın Savunması olarak 4 haftalık özsavunma atölyeleri gerçekleştiriyoruz. Ama bu atölyelerin ilk ayakları şiddetin fiziksel olarak gelmeden önceki durumuna bakan ve özsavunmanın ne olduğuna dair bir süreç. Kadınların bu şiddet gelmeden önce kendi sınırlarını çizebilmesini, hayır diyebildikleri ve şiddetin kökenini tartıştıkları, bunu nasıl ortadan kaldıracaklarını dair çeşitli oyunlarla devam eden 4 haftalık bir atölye. Bu atölyenin sonuna bir de fiziksel savunmayı koyacağız. Mevcut olan atölyelerimiz içerisine şöyle şeyler de var; kadınlar mesela kendi üzerlerindeki nesneleri ya da sokaktaki hangi şeyleri kendine kalkan ya da savunma aracı olarak kullanabilir, bunu öğreten oyunlar var. Buna ek olarak da dediğim gibi fiziki şiddete karşı savunma yöntemlerinin de olacağı bir bölüm olacak. Defans atölyesi başlatmayı düşünüyoruz fakat yüz yüze görüşmeler başladığında. Pandemiden kaynaklı şu anda tamamen online üzerinden gidiyor çalışmalarımız.”
BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKMAK ZORUNDAYIZ
Özçelik son olarak yargı ve iktidarın cezasızlık uygulamasına dikkat çekerek kadınların özsavunma yapan kadınlara sahip çıkmasını vurguluyor: “Melek (İpek) müebbet hapisle yargılanırken kadın katilleri sokakta dolaşabiliyor. Aynı şekilde bunu teşvik eden iktidar koltuğunda oturabiliyor ama Melek müebbetle yargılanıyor. Kadın katilleri bir cezasızlıkla karşı karşıya iken özsavunmasını yapan kadınlara ceza yağıyor. Amasız fakatsız özsavunmasını gerçekleştiren bütün kadınların yanında olmamız gerekli. Melek’e de Name'ye de sahip çıkmak, Çilem’e hapisten çıktıktan sonra kendi ayakları üzerinde durabilecek koşullar konusunda destek olmak zorundayız. Çünkü karşımızda yargısı ile medyası ile yasaları ile örgütlü bir güç var.”